Sadi Seda yazdı
Antalya’da 4 Haziran tarihinde Göztepe ile oynadığımız TFF 1. Lig final maçında taraftarların sahaya attıkları yabancı maddeler nedeniyle, TFF Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu Eskişehirspor’a da Göztepe’ye de ceza yağdırdı…
Tarafsız gözle bakacak olursak her iki kulüpte bu cezaları sonuna kadar hak etti…
Kırılan koltuklar, sahaya atılan meşaleler yüzünden çim zemin büyük oranda zarar gördü…
Her iki takımın taraftarları da (hepsini aynı kefeye koymuyorum) efendi efendi maç izlemesini bilmiyor…
O koltukları niye kırıyorsunuz?
O küfürleri neden ediyorsunuz?
O meşaleleri neden atıyorsunuz?
Bu tür final maçlarında iki sonuç var…
Birisi yenmek, diğeri yenilmek…
Bükemediğin bileği öpeceksin…
Birileri hata yapacak, birileri de bu hatadan yararlanacak…
Eskişehirsporlu futbolcular hata yaptı…
Göztepeli futbolcularda bu hatadan yararlanmasını bildi…
Kaybedenin kazananı kutlaması gerekir…
Biz bunu hala öğrenemedik…
Bakın Avrupa’da bu tür olaylara rastlanıyor mu?
Kaybeden kazananı kutluyor, taraftarları da efendi efendi kimseye zarar vermeden stadyumdan ayrılıyor…
Sahaya ne meşale atıyor ne de oturdukları koltukları kırıyor…
Koltukları kırdık…
Sahaya meşale ve sis bombası attık…
Ne oldu, elimize ne geçti?
Zaten büyük mali sıkıntı içerisinde olan Eskişehirspor Kulübüne 82 bin 500 TL mali yük getirdik…
Bu sadece para cezası…
Birde iki maç seyircisiz oynama cezası verildi…
Final maçını kazanamadık, 50 Milyon TL’ye yakın oradan kaybettik…
Bunun üzerine birde 82 bin 500 TL ceza ödeyecek kulüp…
Süper Lig’den düştüğümüz sezon Atatürk Stadyumu’nu yaktık-yıktık 5 maç ceza aldık…
Demekki bundan hiç ders almamışız…
Antalya’da kırdığımız koltuklar ve sahaya attığımız meşale, ses bombası, çakmak, bozuk para, su şişeleri yüzünden yeni sezona Eskişehirspor yine evinde oynayacağı iki maça seyircisiz çıkacak…
İnşallah bu son olur…
Bundan sonra içeride veya deplasmanda oynayacağımız maçlarda sahaya yabancı maddeler atmadan izleyerek, tüm Türkiye’ye örnek oluruz…
***
Gelelim Futbol Federasyonu Merkez Disiplin Kurulu’nun vermiş olduğu cezalara…
Tamam, taraftar ekmek arasına “iftarlık” diyerek meşaleleri ve torpilleri koymuş…
Sahaya sokup atacak…
Kafasına koymuş…
Peki, bu taraftarları saha içine girerlerken aramayanlar görevlerini yapmış mı oluyor?
Eskişehir’de stadyuma giren taraftarların ceplerindeki bozuk para, çakmak alınıyor…
Çantaları, poşetleri ve üzeri aranıyor…
Ama Antalya’da bırakın meşaleyi, saha içerisine herhalde tabanca-tüfek de sokmak serbest!
Taraftar bu patlayıcı maddeleri sahaya sokmakla ne kadar suçlu ise, onları aramayan, bu patlayıcıları sokmalarına izin verenlerde o kadar suçlu…
Adaletin bu mu TFF Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu…
Verilen para cezaları ile saha kapatma kararı tekrar gözden geçirilmeli…
Sadece Eskişehirspor için değil, Göztepe için de geçerli bu yazdıklarım…
Her iki kulüpte mağdur edilmiş…
Eskişehirspor ve Göztepe Kulüp yöneticileri TFF Profesyonel Tahkim Kurulu’na gerekli itirazlarını yapmalı…
İtiraz gerekçesini inceleyen Tahkim Kurulu, cezaları aşağıya çeker düşüncesindeyim…
*-******
“Kelebek Çocuklara” destek
hepimizin boynunun borcu
Oyuncu ve ses sanatçısı Fulden Uras, “Epidermolysis Bullosa” hastalarının yaralarına merhem olmak için “Hayaller Gerçek Olsa Derneği”ni kurdu ve başkanlığını üstlendi…
Başkanlığın yanı sıra oyunculuk ve sahne hayatını da devam ettiriyor…
Kazandığı paraları da hastalıkla mücadele eden çocuklara harcıyor…
Tıp dilinde “Epidermolysis Bullosa” olan ülkemiz de ise “Kelebek hastalığı” olarak tanınan bu hastalığı çok fazla bilen yok…
İtiraf edeyim, bana bu hastalığı sevgili arkadaşım, kardeşim Emre Demir’in eşi Ebru Çekici Demir hanım anlatıncaya kadar benimde bilgim yoktu…
Kelebek hastalığı (tıp dilinde epidermolysis bullosa) ismi kadar sevimli bir hastalık değil. Çok ağır ve kalıtsal bir cilt hastalığı. Doğuştan olan ve genetik faktörlerin de rol aldığı bu hastalık kabaca üst deri ve alt derinin birbirine yapışma eksikliği. Bu çocukların ciltleri en ufak bir travmada ya su topluyor ya açık yara oluyor. Bakımları ve hayat şartları onlar için çok zor. Ciltleri kelebek kadar narin olduğu için bu isim ile anılıyorlar. Bir deri hastalığı olan Epidermolysis Bullosanın tedavi masrafları çok fazla. Her 100 bin kişiden 2 ila 4’ünde görülen bu hastalıkta deri çok hassas. Ufak bir sürtünme ile bile deri su topluyor. Hayaller Gerçek Olsa Derneği bu hastalığı olan çocuklara destek sağlamak amacıyla faaliyet gösteriyor. Bu çocukları ömürleri çok kısa ve derileri çok hassas olduğu için ‘Kelebek’ olarak adlandırılıyorlar.
Ebru Çekici Demir’de, internetten okuduğu bir haberin etkisi altında kalarak oyuncu ve ses sanatçısı Fulden Uras ile temasa geçerek, Epidermolysis Bullosa hastası çocuklara destek sağlamayı, bunun için neler yapabileceğini sormuş…
Uras, bu çocukların hastalıklarının tamamen iyileşmediğini, sürekli ilaç kullanmak zorunda kaldıklarını, bu nedenle tedavilerinin uzun sürmesinden dolayı ailelerin maddi külfetlerle karşı karşıya kaldığını anlatmış…
“Eskişehir’de bir yemek düzenleyebilirsiniz. Bu yemekten elde edeceğiniz geliri derneğimize bağışlarsanız, bizde bu parayla maddi durumu iyi olmayan çocuklara ilaçlarını alırız. Bu ilaçlar yurt dışından geliyor ve pahalı. Yemekte elde edeceğiniz gelir bir çocuğun tedavi masraflarını karşılamış olsa dahi bu bile bizim için çok önemli” demiş…
Şimdi Ebru Hanım, kapı kapı dolaşarak 14 Haziran akşamı Divan Otel’de düzenlediği iftar yemeğinin davetiyelerini satıyor…
Ebru Hanıma, iftar yemeğine umduğu kadar ilginin olup olmadığını sordum…
“Sadi Bey iftar yemeğinden elde edilecek gelirin niçin kullanılacağını anlattığımda bugüne kadar kimse beni geri çevirmedi. İlgi beklediğimde üzerinde, beni kırmayan, çocuklarımızın yaralarına merhem olmamda katkı veren herkese teşekkür ediyorum” dedi…
Bizde Ebru Hanım’a bu çocuklara el uzattığından dolayı teşekkür ediyoruz…
Sizin gibi duyarlı anneler inşallah çoğalır, bu çocukların sıkıntılarına bir nebze de olsa çare olur...