Açık Öğretim Fakültesi'ne sahip çıkalım

Türk yükseköğretim sisteminde 30’uncu yılını tamamlayan Anadolu Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Sistemi, yaklaşık 1milyon 700 bin öğrencisi ve bir buçuk milyon mezununa uzaktan eğitim yoluyla yüksek öğrenim sağlamanın yanı sıra özel projeler yardımıyla Türkiye’nin eğitim sorunlarının aşılmasında vazgeçilmez bir rol üstlenmektedir.
6 Kasım 1981 tarihinde yürürlüğe giren ve Türk Yükseköğretimi’ni yeniden düzenleyen 2547 sayılı kanunun 5 ve 12. maddeleri, Türk üniversitelerine sürekli ve Açıköğretim yapmak hakkını tanımıştı. Daha sonra bu görev bilimsel birikim, akademik deneyim, nitelikli insan kaynağı ve uluslararası standartlarda teknik/teknolojik altyapıya sahip olan Anadolu Üniversitesi’ne 20 Temmuz 1982’de çıkartılan 41 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile verildi. Mevcut İletişim Bilimleri Fakültesi bünyesinden doğan Uzaktan Eğitim Sistemi böylece ülke düzeyinde uzaktan öğretim hizmeti ile görevlendirildi.  
Bugün Türkiye’de üniversitelerde öğrenim gören öğrencilerin yaklaşık yüzde 40’ı Anadolu Üniversitesi öğrencisi ve Açıköğretimli.
Bunların bir kısmı; koşulları gereği örgün eğitime devam etme olanağı bulunmayan öğrenciler. Uzaktan Eğitim, bu yönüyle, fiziksel, işitme ve görme engeline sahip vatandaşlar yanında cezaevlerinde hükmünü tamamlamaya çalışan vatandaşlarını da göz ardı etmeden eğitimde fırsat eşitliğini her koşulda sağlıyor olmanın ayrıcalıklı ve haklı gururunu yaşıyor.

Açıköğretim Fakültesi’nin açılması ile birlikte Eskişehir ekonomisinde de önemli bir canlılık yaşandı. Bu fakültede eğitim-öğretim görmek için Eskişehir’e gelen binlerce öğrenci barınma, yiyecek-içecek ve giyim ihtiyaçlarını Eskişehir’den karşılıyorlar. Bugünlerde şehirde Anadolu Üniversitesi’nin bünyesinde bulunan Açıköğretim Fakültesi’nin başka bir üniversiteye kaydırılacağı dedikoduları aldı başını gidiyor.

Bu dedikoduların ne derece doğruluk payı var bilemiyorum.

Birileri son günlerde Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Davut Aydın’a kızıp da böyle bir dedikodu üretiyorsa onu bilemem.

Ama şu unutulmamalı. Rektör Davut Aydın iki yıl daha o koltukta var. Daha sonra belki de bir başkası gelecek.

Eğer gerçekten bu bir dedikodu ise Eskişehir’e zarar verir.

Hani bir söz var.

“Pireye kızıp yorganı yakmak”

Açıklaması: “Önemsiz bir durum karşısında kızarak kendisine daha büyük zarar verecek davranışta bulunmak.”

Rektöre, öğretim görevlilerine, üniversite yönetimine kızabilirsiniz. Ama lütfen üzümünü yediğimiz bağa zarar vermeyelim.

Sonra ne yiyecek ne de bu üzümleri satıp para kazanacağımız bağ bulamayız.

Yani şehrimizi önemli bir gelirden mahrum ederiz.

Zaten son yıllarda başta Atatürk Üniversitesi olmak üzere bazı üniversitelerde Açıköğretim Fakültesi kurmak için girişimlerde bulundular. Hatta Atatürk Üniversitesine ‘Açıköğretim Fakültesi’ kurması yetkisi verildi. Bu sayı giderek çoğalır veya Anadolu Üniversitesi’nin elindeki Açıköğretim Fakültesi alınır ise o zaman oturup ağlarız. Ancak son pişmanlık fayda etmez.