Saadet Partisi’ne Eskişehir’den milletvekili aday adaylığı için 42 kişi müracaat etmiş. Bu rakam 7 Haziran 2015’de yapılacak olan milletvekili seçimleri öncesinde TBMM’de grubu bulunan AK Parti, CHP ve MHP’ye müracaat eden aday adaylarının en fazlası…
AK Parti’ye 38, CHP’ye 23, MHP’ye ise 22 kişi milletvekilliği aday adaylığı talebinde bulunmuş. Saadet Partisi’ne de 42 kişinin milletvekili aday adaylığı için müracaat etmesi, bu parti içerisinden iki parti çıkmasına rağmen dimdik ayakta olduğunu gösteriyor…
Dün Hamam yolunda Saadet Partisi’nin İl Başkanı, GİK Üyesi ve milletvekili aday adayı Fesih Bingöl ile karşılaştık. Partiye gidiyormuş. Çay içmeye davet etti. Davetini kabul etmezsek,’bizi küçük parti olarak görüyorsunuz herhalde o nedenle davetimizi kabul etmiyorsunuz’ şeklinde sitem edecekti. Memnuniyetle kabul ettik bu ince daveti. Fesih Bingöl aynı zamanda Saadet Partisi GİK üyesi ve Eskişehir Milletvekili aday adayı. Yani 42 kişinin içerisinde kendisi de var.
Partide çayımızı yudumlarken,’maşallah aday adayı bolluğu var. İktidar partisinde bile aday adayı sayısı 42 değil. Her ne kadar birileri Saadet Partisi’nin siyasal ömrünü tamamladı diye göstermeye çalışsa da bunun doğru olmadığı aday adayı sayısından belli. Ancak sizin AK Parti var olduğu sürece tabanınızın da o tarafa kayması dolayısıyla beklentilerinize ulaşmanız zor gibi görünüyor’ dedim. Fesih Bey, bu sözlerime katılmadığını söyleyerek Saadet Partisi’ne oy vermek isteyenlerin sayısının hayli fazla olduğunu, ancak bu seçmenlerin ‘barajı geçemezseniz verdiğimiz oylar ziyan olur’ dediklerini hatırlattı.
Bu düşünce elbette ki doğru değil. Bir partiyi iktidara getirenlerde, iktidardan indirenlerde oy veren seçmenlerdir.
13 yıl önce AK Parti TBMM’de var mıydı?
Girdiği ilk seçimde seçmenlerin göstermiş oldukları büyük teveccüh ile tek başına iktidar oldu. 12 Eylül 1980 sonrasında da aynen öyle oldu. Anavatan Partisi diye bir parti var mıydı siyasal yaşamamızda? Rahmetli Turgut Özal ve arkadaşlarının kurduğu ANAP girdiği ilk seçimde tek başına iktidar olmuştu.
Demek ki, ‘oy vereceğim ama barajı aşamazsa oylarımıza yazık olur’ düşüncesi doğru değil.
Eğer Saadet Partisi’ni ülkenin yönetimine layık görüyorsanız, iktidar olduğunda ülkenin ve bu ülkede yaşayan insanların hak ve menfaatlerini en şekilde koruyacağına inanıyorsanız verin oylarınızı.
‘BİZİ DENEYİN, BİR DAHA BIRAKMAZSANIZ’
Fesih Bingöl, rahmetli Necmettin Erbakan ile Tansu Çiller’in ortak oldukları ve kısa süre yaşayan hükümet döneminde yaptıkları hizmetleri anlattı.
“Bizim dönemimizde havuz sistemi kurulmuştu. Devletin bütün gelirleri buraya aktarılıyordu. Bu havuzdan da hangi bakanlıkların ne kadar ihtiyaçları var ise aktarılıyordu. Hizmet adil gidiyordu. Devletin kaynakları har vurulup harman savrulmuyordu. Bugünkü hükümet çalışanlara ve emeklilere yüzde 2-3’lük zammı layık görüyor. Oysaki Erbakan hükümeti döneminde çalışanlara-emeklilere yüzde 50-60 civarında zam verildi. O zaman muhalefet bütçenin sarsılacağını iddia etmişti. Ancak savurganlık ve gereksiz harcamalar durdurulunca havuz çökmedi. İnsanların alım gücü bugünkünden çok daha iyi idi. Açlık, sefalet yaşanmıyordu. Kimse çöp tenekelerinden ekmek, ezik, çürük meyve sebze toplamıyordu. Seçmen bir kez daha bizi iktidara getirse görecekler ki Erbakan Hocamızın zamanında neler yapmışsak, bugünde gelişen çağa göre adımlarımızı atarak insanlarımızı yine açlıktan, sefaletten kurtarırız.”
‘BİZ PARLAMENTODA OLURUZ’
Fesih Bingöl sohbetimizin bir bölümünde dikkatimi çeken şu sözleri de kaydetti:
‘Sadi Bey eğer seçmen Eskişehir’de bize bir milletvekili çıkaracak kadar oy versin. Biz TBMM’ye gireriz. Nasıl mı? Bugünkü yüzde 10’luk baraj sistemi adil değil, hukuka uygun da değil. Eskişehir’de bir milletvekili çıkarmak için diyelim 70 bin oya ihtiyaç var. Saadet Partisi de 70 bin oy aldı. Biz Anayasa Mahkemesine başvurarak hakkımızı ararız. Anayasa Mahkemesi’nden lehimize karar çıkmazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne müracaat ederiz. İnanıyoruz ki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bugünkü yüzde 10’luk barajının hukuka uygun olmadığına karar verir. Yüzde 10 barajı kalktığında Eskişehir barajını aşmış milletvekili adayımız Yüksek Seçim Kurulu’na müracaat ederek mazbatasını alıp milletvekili olarak TBMM çatısı altına girer. Bizim adayımızın yerine kim milletvekili seçilmişse o kişinin milletvekilliği iptal olur.’
Saadet Partisi GİK Üyesi ve milletvekili aday adayı Fesih Bingöl’ün de ifade ettiği gibi gerçekten yüzde 10’luk seçim barajı Türkiye’ye yakışmıyor. Hem Avrupa ülkelerini kendimize örnek alıyoruz, AB’ye girmek için yasalarımızı değiştiriyoruz. Hem de yüzde 10’luk barajın düşmesi gündeme geldiğinde kılımızı kıpırdatmıyoruz.
Bu ne perhiz bu ne turşu…
Demirel, Atıcı ve Tetik
Tüm muhalefet partileri AK Parti’yi ‘demokratik değil’ diye eleştiriyorlar. Hangisi daha demokratik, hangisi değil bunu seçmen çok iyi gözlemliyor. Ne kadar eleştirsek eleştirelim, nihai kararı seçmen sandıkta veriyor.
Demokratik değil diye eleştirilen AK Parti, milletvekili aday belirleme de uyguladığı yöntem bana göre diğer partilerin yöntemlerinden daha demokratik.
‘Temayül Yoklaması’ yaparak aday adaylarını önce teşkilat mensuplarına soruyor. Sonra aday adaylarını genel merkeze çağırıp mülakat yapıyor. Daha sonra anketörler vasıtasıyla illerde aday adaylarını halka sorduruyor. İl ve İlçe Başkanlarının görüşleri alınıyor. Pazartesi günü de SKM’ye sandık koyarak tüm sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerine aday olarak kimleri görmek istediklerini sordular.
Bugüne kadar aday adayları toplam 5 sınavdan geçti! Başka ne gibi yöntem var bilmiyorum. Ancak gerçekten yapılan 5 aşama sonunda çıkan isimler milletvekili adayı yapılacak olunur ise diğer siyasi partilerin aday belirleme yöntemlerinden daha demokratik olmaz mı?
Söz AK Parti’den aday adaylarından açılmışken ES TV’de program yaptığım İbrahim Atıcı, Ali Demirel ve Yetkin Tetik dikkatimi çeken isimler.
Yetkin Tetik ile uzun süre aynı partide siyaset yaptık. Siyaseti en iyi bilenlerden ve dava adamı... İnandığı dava uğruna sonunda ölüm de olsa asla vazgeçmez. Milletvekili adayı olurda seçilirse de TBMM çatısı altında Eskişehir’i başarıyla temsil eder.
İbrahim Atıcı da öyle… Milli Gençlik Vakfı’nda yetişti. Aktif siyasete Fazilet Partisi il başkanı olarak adım attı. Daha sonra Saadet Partisi İl Başkanlığı yaptı. İl Başkanı iken Saadet Partisi’nden istifa etti. Kendisi gibi SP’den istifa eden Numan Kurtulmuş’un kurduğu Halkın Sesi Partisi’nin (HAS Parti) Eskişehir Kurucu İl Başkanlığını yaptı. Numan Kurtulmuş’un partisini kapatarak AK Parti’ye iltihak etmesiyle Atıcı ve arkadaşları da AK Parti’ye üye oldular.
Tıpkı Yetkin Tetik gibi İbrahim Atıcı da dava adamı… İnandığı davaya sonuna kadar hizmet eden bir siyasetçi modeli. Lideri Numan Kurtulmuş’u HAS Parti’yi kurarken de, AK Parti’ye geçtikten sonra yalnız bırakmadı. Atıcı’da seçilecek bir sırada olurda milletvekili seçilir ise bugüne kadar siyasette edindiği bilgi ve tecrübesini Eskişehir için sonuna kadar harcar.. Yetkin Tetik ile İbrahim Atıcı’yı çok uzun yıllardır tanırım. Dostluğumuz, arkadaşlığımız her iki isim ile de çok farklı. Ama ikisini de bir birinden ayırmam.
Gelelim Ali Demirel’e.
Ali Demirel’i AK Parti’de tanıdım. AK Parti İl Yönetiminde idi. 2002 yılından beri gazeteci olarak AK Parti’ye gidip geldiğimde samimi olduk kendisiyle.
Yetkin Tetik ve İbrahim Atıcı gibi oturup uzun uzadıya sohbetlerimiz olmadı. Aday adayı olduktan sonra kendisini daha yakın tanıma fırsatı buldum.
Kibar, saygılı, büyüğüne-küçüğüne de sevgi ve hürmet gösteren bir kişi.
Uzun yıllar polis memuru olarak devlete hizmet etti. Güvenlik görevlisi olduğu illerde milletin malını, canını, namusunu korumak için yeri geldiğinde kendisini siper etmiş bir isim. 1987 yılında Eskişehir’e geldi. Bu kentin insanlarınca sevilince polislik mesleğinden istifa ederek Eskişehir’e yerleşti. 18 yıldan beri de Eskişehir’de yaşıyor.
Ali Demirel ile sohbet ederken şu ifadeleri dikkatimi çekti:
“Lise yıllarımdan bu yana ülke siyaseti ile yakından ilgileniyorum. O yıllardan beri siyasetin içinde yer almak ve milletvekili olmak idealimdi. Eleştirmek kolay, önemli olan taşın altına elimizi koymak. Bu dönemin de benim için en uygun zaman olduğunu düşündüm. 46 yaşındayım. Heyecanımız varken, memleketimize ve yaşadığımız şehre hizmet etmek için aday adayı oldum.”
Ali Demirel içinde milletvekili seçildiği taktirde doğup büyümüş bir Eskişehirli kadar Eskişehir’e hizmet edeceğine, bu şehrin gelişmesi, kalkınması adına ne yapılması gerekiyorsa yapacağına inanıyorum.