"Kürtaj yaptıran 5 deve bağışlayacak..."
Yıllar önce biri yakışıklı, diğeri güzel bir kız girdiler odamıza...
Delikanlı, "Herhalde anlamışsındır, kız arkadaşım abi" diye başladı söze:
"Ama hamile, derdimize bir çare?"
Hemen bir devlet doktorunu aramış ve durumu anlatmıştık.
Gittiler, sorun çözüldü ve doktor da bizi aradı :
"Kendilerine ne dedim biliyor musun?" dedi:
"İki üniversiteli bir işi beceremediniz mi!.."
…….
Bir anı da "Işıl Özgentürk"ün yazısından :
- Adı "Sevgül"dü... Güzel bir kadın ve kapıcıydı...
6 çocuğu vardı, sürekli kendi kendine
"Bu kadar yeter" derdi. Gebe kalmamak için çeşitli yöntemler denerdi. Ama oldu işte… Sevgül yine gebe kaldı. İlk aklıma gelen çocuğu aldırmaktı. Kocası itiraz edince günlerce ağladı. Kürtaj yapan bir yerin adresini öğrendi ve gitti.
"Kefenlik" diye kenara koyduğu paralarla evin kapısını çaldı. Doktor muayeneden sonra "Alamam üç aylık" dedi. Kadın ısrar edince de hemşiresi bir iğne vurdu ve çocuk alındı.
Ama kanaması dinmiyordu...
Eve güçlükle geldi, bayılınca hastaneye ben götürdüm. Doktorlardan azar işittim.
"Bu kürtajı kim yaptı?" diye sordular...
"Cinayet" dediler...
Ve de Sevgül aşırı kanamadan öldü...
…….
Işıl Hanım’ın başından geçeni düşündükçe bizimki aklımıza gelmişti...
"Ya o gün kürtaj yasak olsaydı!"
Ya da doktor ehli olmasaydı?
"Neler olurdu acaba?"
Kimbilir daha böyle gizli-saklı ne anıları olan kadınlarımız vardır içimizde...
“5 deve borçları olan!..”
***
Foto: Kahraman Özlü (ekte
Foto: Kazım Kurt
Hoca "zor", Kazım "olur" dedi
Orta yaşın üzerindekiler iyi tanır "Kahraman Özlü"yü...
Eskişehir'imizin yetiştirdiği çok özel ses, özel insan, TRT Türk Sanat Müziği sanatçılarından biriydi...
Değerli dost "M. Erdinç Düzarat"ın dediği gibi,
"Gençlik yıllarımızın dostuydu..."
Eskişehir'deki yıllarında, "Gel" dedi Büyükerşen:
"Üniversite'de hocalık yapacaksın..."
Gitti Kahraman...
Hoca'nın dediğini yaptı...
Daha sonra Niğde Üniversitesi'ne gitti...
Orda da aynı görevde bulunurken, TRT'ye devam etti...
Bir bayan sanatçı ile sabah programları yaptılar..
Ve de kalbine yenildi Kahraman...
Ankara'da toprağa verildi...
"Jale Nur Süllü"nün abisi çiçekçi "Ahmet Yıldırım Gülen"in cenazesinde, Yılmaz Hoca'nın yanına yaklaşmış Erdinç Düzarat:
"Bir yere adını verelim Kahraman'ın..."
Hoca, "Bugün için zor" demiş...
Sonra "Kazım Kurt"a yönelmiş...
0 da "Neden olmasın?" yanıtını vermiş...
Bu insanlar unutulmaz...
"Halkalı Şeker" derken nasıl keyif alıyoruz...
Peki, nerede bir "Satılmış Kılıç?"
Saz kursları verirdi Eskişehir'de...
Bu insanları yaşatmak için ne gerekiyorsa yapalım...
Kazım Kurt'un yanıtı gibi:
"Neden olmasın?"
***
Senin sıkıntın ne olabilir?
Enflasyonun bugünkün gibi dans ettiği günlerde zamanın Başbakan’ı "Süleyman Demirel"e sormuşlar :
"Ne olacak bu memleketin hali?"
Bir fıkra ile yanıt vermiş Demirel :
"Hazreti Davut"a birçok hayvan şikayete gelmiş. İlk gelen hayvan da zürafa olmuş:
"Boyum iki buçuk metre. Hareket ederken sıkıntı çekiyorum. Ne yapabilirim?"
İkinci olarak gergedan gelmiş:
"Vücudum çok iri, her yere çarpıyorum."
Hayvanlar sırayla sıkıntılarını anlatırken sıra tavuğa gelmiş.
Hazreti Davut, "Senin ne sıkıntın olabilir?" diye sorunca, "Çektiklerimi ben bilirim" demiş tavuk:
"Her gün yumurtlarken ne acı çektiğimi ben bilirim. Ya bu deliği büyült, ya da yumurtayı küçült!"
***
0 balık aradı!
Adam sabah kahvesini yudumlarken, karısı yumuşak bir ses tonu ile "Aşkım" diye başlamış:
"Geçen Nisan'da bir hafta sonunda balığa gitmiştin ya..."
-Eeee?
"0 balık aradı seni, hamileymiş!"
***
Nazi İmparatorluğu
"William Shirer"in "Nazi İmparatorluğu" kitabından okuyoruz:
-Berlin'de çıkan gazetelerin yazı işleri müdürleri ile Almanya'nın başka yerlerinde çıkan gazetelerin temsilcileri, her sabah Propaganda Bakanlığı'nda toplanırdı. "Gobbels", kendilerine hangi haberlerin yayınlanacağını, nasıl yazacaklarını anlatırdı...
Ancak tek kalemden çıkan gazetelerin tirajları düşmeye başlayınca, Nazi yayıncıları fırsat bilip bu gazeteleri teker teker satın aldı.
1934 yılında "Amman" ile "Gobbels", bir ara partiye aşırı derecede dalkavukluk eden gazete yazarlarından daha az yazmalarını istediler. "Gruene Post" adlı bir yazar bu sözleri ciddiye almadı.
Dergi hemen kapatıldı ve yazar "Gobbels" tarafından işinden attırılıp toplama kampına gönderildi...
***
Gerçeğe aykırı olana
"Yalancı" inançsız sayılır. Tanrıya karşı isteyerek yalan söyleyen kişi, aldatması sonucu bir haksızlık yaptığı için inançsızdır.
İstemeyerek yalan söyleyen kişi de, evrensel doğayla uyumsuzluk içinde olduğu ve dünyanın doğasına karşı başkaldırarak düzeni bozduğu İçin yine inançsız sayılır.
Çünkü kendine karşı bile olsa “gerçeğe aykırı olana” yönelen kişi ona başkaldırmaktadır...
Marcus Aurelius
Günün Olayı
"Terör nereden çıktı?" diye soruluyor!
"Açılım süreciyle" sınırdan girdi, "çözüm süreciyle" örgütlendi, "barış süreciyle" silahlandı!
Günün Biberi
Diyanet cinsellik konusunda ahkâm kesmeye devam edecekse, kurumun başına bu konuda "Haydar Dümen" gibi uzman biri getirilsin!
Akif Kökçe
Kıssa-dan
"Her kör satıcının bir kör alıcısı vardır" demiş atalarımız. Sanatçı da insandır. Onların hepsinden "sen yanmasan ben yanmasam" diyen bir "Nâzım" tavrı beklemek yanlıştır...
Özdeyiş
Alçaklığın ve çirkinliğin bulunduğu yerde, güzellik barınamaz...
Hanri Benazus
Günün İncisi
Bütün canlıların düşmanı zamandır.
Günün Sözü
İnsan olduğunuzu hatırlayın. Geriye kalan her şeyi unutsanız da olur...
Einstein
Günün Balı
Adalet topaldır, ağır ağır yürür. Fakat gideceği yere er-geç varır.
H. G. Mirabeau
Cuk
Guatemala'da halk bir hırsızı linç etmiş "Hırsızları başına taç edenlere küpe olsun!"
Balthör
Günün Şiiri
Çarmıhta
Dagon'un güneşli tepeleri avuçiçi kadar sıcak
Eski bir çarmıhta geriliyor vücudum
Geçti geçiyor derken işte sonuna geldik
Ne kaldı geriye hevesle yaşanacak
Bir ufacık zaman parçası, o da tükenmede
Eriyor şamdanında mum
Çiviler avucumu acıtsa da alabildiğine
Doğrusu halimden memnunum
Sereserpe bir kendini koyuveriş bu
Son damla kanım akıyor toprağa sessiz
Her yanımda ürpertili bir mutluluk gezinmede
İnliyor göz kapaklarıma o tanrısal siz...
Siyami Özel (Varlık-1966)
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...