Görüşler
28 Şubat unutulur mu?
Bir "28 Şubat" daha gelip geçti ama, görüyorsunuz, asla unutulmuyor...
Tıpkı öyküdeki gibi...
Gezgin satıcının biri eski Amerikalın uçsuz bucaksız çöllerinde demiryolu yolculuğu yapıyordu...
Tren bomboş bir istasyonda durdu. Bekleme salonunun önünde yaşı belirsiz bir Kızılderili yere oturmuş, delici gözleriyle boşluğa bakıyor, uzun çubuğunu tüttürüyordu...
Satıcı meraklandı:
“Kim bu?"
"O her şeyi bilir, hiçbir şeyi unutmaz, ne sorarsan sor yanıtını alırsın..."
Vagon penceresini açan satıcı, avaz avaz bağırarak adama sordu:
"Ben sabah kahvaltısında ne yedim?"
Kızılderili yanıtladı:
"Yumurta..."
Satıcı çarpıldı, adam nasıl da bilmişti!
Tren hareket etti ve gitti.
Aradan iki yıl geçti.
Satıcının yolu yine aynı istasyona düştü.
Kızılderili yine bekleme salonunun önünde yere oturmuş çubuğunu tüttürüyordu.
Satıcı vagonun penceresini açıp sordu:
"Nasıldı?"
Kızılderili yanıtladı:
"Rafadan..."
………
28 Şubat nedir?
"Dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan ile yardımcısı Tansu Çiller’in altında kapı gibi imzası olan Milli Güvenlik Kurulu kararları..."
Aradan yıllar geçti...
"28 Şubatçılar yargılanıyor!"
Yıllar sonra ne olabilir?
Sabah kahvaltıda ne yediğini bile unutan toplum...
"28 Şubatları asla unutamaz!.."
Günün Balı
Hırsızlıktan yakalanmamanın tek yolu var:
"Çalmayacaksın. ..”
Kasım Eren
Kıssa-dan
Cemaat-Tarikat kavgasında taraf olmaya gerek yok!
Bir taraf yasa dışı olarak dinlerken, diğer taraf yasa dışı olarak malı götürmüş...
Akif Kökçe
Gerilim
Tüm bu gelişmeleri değerlendirirsek, seçimlerin serbest ve şeffaf olmasına güvenebilir misiniz?
Türkiye büyük bir türbülansa giriyor, bakalım buradan nasıl çıkacak?
Emre Kongar
Günün Şiiri
Bitişin başlangıcı
Serçelerin kanat çırpışlarında
Girer pencereden ilk yazın kokusu
Dört duvar arasında paramparçadır geceler
Töreni sarar o büyük korku
Sonra garipsi bir ansıma başlar
Yaşama çabasına sırılırsın son gücünle
Silinir tüm karanlıklar ışır çevren
Umutlar birer birer gelir yepyeni günle
Ipılık kanat çırpışlarında gecelerin
Bir türkü çınlar kulaklarında
Göz kırpar hastane odasındaki çiçekler
Bitişin en güzel başlangıcında...
A. Nadir Caner (Türk Dili-1973)
İnadım kimsede yoktur!!.
Adam inatçı mı inatçıyım, "Benim inadım kimsede yoktur" demiş:
"Geçen gün dişçiye gittim, inadımdan ağrıyan dişimi göstermedim. Dişçi de hırsından hepsini çekti..."
"Aklına şaşayım!" demiş arkadaşı:
"Ben geçen gün eve geç gittim. Üç kere çaldım kapıyı, bizim karı açmadı. İnat ettim, kapıda yattım, bir daha çalmadım kapıyı…"
Onları dinleyen Karadenizli gülmüş:
"Ula, sizin ki de inat midur?" diye başlamış:
"Ben evlendim. O gece karı biraz naz ettu. Benim de inadum tutti. O gün, bu gündür yedi yıl geçti, karımın odasına girmedim!.."
Biri kahkahayı basmış ve "Çok attın emmi oğlu" demiş:
"Tam üç çocuğun var, onlar nasıl oldu?"
Karadenizli yine gölmüş:
"İnadumdan sormadım ki, kimdendur?"
Öküzün merakı
Köylü, iki öküzü ile tarlasını sürmek istiyormuş, ikisini de sabana sokmuş ama, biri rahatsızlığını bahane ederek çalışmamış. Ötekinin de akşama kadar canı çıkmış.
Tembel öküz, gece diğerine "Sahibimiz benim hakkımda bir şey söyledi mi?" diye sormuş...
"Hayır" demiş öteki, "Yalnız akşama kadar kasapla konuştu!..”
Günün Olayı
Ülkenin Başbakanı yargıda değil de sandıkta aklanmak istiyorsa, mahallenin hırsızından da bu hak esirgenmemeli.
Demokrasi bunu gerektirir.
Gözde Bedeloğlu
Günün Biberi
HSYK’da bin kişi görevden alındı. Yolsuzlukların üstünü örtmek adına HSYK’nın yeni adı YHSK yani "Yandaş Hakimler ve Savcılar Kurulu” oldu demektir.
Akif Kökçe
Yasa neden değiştirildi?
Sorunun yanıtı açık...
"Yolsuzluk soruşturmalarının yönünü iktidar mensupları lehine değiştirmek için..."
Cumhuriyetin ilk yıllarında temel yasaları İtalya, Almanya, İsviçre’den alan, AB’ye uyum yasaları çıkartan, yıllardır çağdaş bir hukuk düzeni kurmaya uğraşan Türkiye artık bu yolu terkediyor.
MİT ve internet yasalarının da desteğiyle...
"Hukuk devleti idealinden açık açık diktatörlüğe geçiliyor..."
Uzun evlilik
Rize’de "Uzun Evliliğin Sırrı" konulu seminerde konuşan 50 yıllık evli Temel diyor ki:
"Eşime hep iyi davrandım, memnun ettim. En önemlisi 25. yılımızda onu Amerika'ya götürdüm.”
Sormuşlar:
"Peki, 50 yıldönümünde eşin için ne yapacaksın?"
Hemen yanıtlamış Temel:
"Gidip onu geri getireceğim..."
Dağıtılan bildirinin öyküsü
Barbakan Erdoğan'ın Burdur1daki konuşmasında 27 Mayıs 1960’ta Eskişehir Örfi İdare Kumandanlığı tebliğini okuması hala gündemde...
Ne diyor o bildiride:
"Ankara’daki bütün hükümet erkanı ve Demokrat parti başkanları yabancı memlekete kaçarken yakalanmışlardır.
Beraberlerinde 12 uçak dolusu altın mücevherat ve parayı kaçırmakta iken yakalandılar.”
Büyükerşen, olayı kendi kitabında anlatıyor…
Nasıl evinden alınıp matbaaya getirildiğini ve çalınanları da evlerinden topladığını...
Sonrai bildiriler basılmış ve dağıtılmış...
Peki, ya sonra?
Sonrasını Büyükerşen’in yine "Zamanı Durduran Saat" adlı kitabında anlatıyor:
- Bizi Karargâh binasına götürdüler. Biraz sonra Tuğgeneral "Kireçtepe" de odaya girdi. Doğrudan, bizlere "Genç arkadaşlar, biliyorsunuz burası DP’nin kalesi, hükümet mensuplarını burada yakaladık. Ancak, halkın bu harekâta karşı çıkması ve kan dökülmesi ihtimali vardı. Ben de psikolojik savaş olarak, basıp dağıttığınız tebliği kaleme aldım. Ama Ankara bunu doğru bulmadı.
Bu olayı beş yıl sır olarak saklayalım” dedi.
……
Erdoğan da bu bildirinin yalan olduğunu belirterek, son olaylarla çakıştırmak istiyor… Şu son tahliyelerden sonra işi zor!.. Büyükerşen'in olayı kitabındaher yönü ile açık açık dile getirmesinin önemini vurgulamak istiyoruz…
“Ne montaj var. Ne de kumpas!..”