Konuyu iş, emek, siyaset penceresinden yakından bilen biri olarak değil, sade bir vatandaş gibi izlersek eğer 1 Mayıs ile ilgili ruhun ne kadar erozyona uğradığını çok net görürüz.
Malumunuz 1 Mayıs geçen sene olduğu gibi bu sene de 2 ayrı meydanda kutlanacak. Kimi adına İşçi Bayramı diyor, kimileri de emek ve mücadele günü.
“Türk İş ve ona bağlı sendikalar Sıhhiye Meydanı’nda olacak”
“KESK, DİSK, TMMOB’ bağlı olanlar ve bazı STK’lar da Odunpazarı’nda kutlayacaklar 1 Mayıs’ı”
Bu tabloya bakınca insan düşünmeden edemiyor.
1 Mayıs’ı kutlayacak olanların büyük bir kısmı mevcut iktidar’dan şikâyetçi. Özellikle böl parçala yönet ve sendikal hakları hiçe sayan uygulamalar nedeniyle eskisi kadar güçlü olamadıklarından, Hükümet ile toplu pazarlık masasında daha güçlü olmaları gerektiğine dem vuran tüzel kişilikler.
Ama söylemde örgütleşmeyi ağızlarından eksik etmeyenler maalesef aynı amaç uğrunda üstelik 1 Mayıs gibi anlamlı bir günde birleşemiyor, ters düşüyor ve 1 Mayıs ruhunu zarara uğratıyor.
Her iki tarafında kendince mazeretleri var. Bir yerde kürsü paylaşılmıyor, İstiklal marşı ve saygı duruşu olmalı, olmamalı gibi hiç tartışılmaması gereken konular yüzünden ayrılık çıkıyor.
Bu mazeretlerin çok olması sonucu değiştirmiyor. Sonuçta emekçi, üstelik aynı amaç için örgütlü mücadele yapan sendikalar, odalar, platformlar, stk’lar maalesef bir arada değil. Örgütlü değil, birleşmiş değil ve uzaktan bakan insanlar için emek temsilcilikleri bile biraz samimiyetsiz gözüküyor.
Hatta birçok insan 2 ayrı yerde 1 Mayıs için toplanan insanlar birbirilerine düşman sanacak. Karşıt fikirli, emeklerinin hakkını zedeleyenler diğer taraftakiler gibi zannedecek.
Velhasıl bu durumda kazanan 2 ayrı meydanda da toplanan insanlar değil. O insanların sözde çok karşı olduğu, muhalif olduğu İktidar olacak.
Sesler farklı yerlerde ama cılız, talepler çokça ama etkisiz ve birçok emekçi içinde buruk geçecek bir gün bekliyor olacak herkesi.
Sonra kimse grev yapıyoruz kimse iştirak etmiyor. İş bırakıyoruz ama işler tıkır tıkır yürüyor etkisi yok demesin. Hatta 5, 10 seneye kalmaz artık örgütleşmiş emek gücüde kalmaz ya bu gidişle. Biz yine de iyimser bakmaya çalışalım olaya.
Ama şunu net olarak belirteyim
“Ben bir medya emekçisi olarak, bir işçi olarak görev yapma sorumluluğum olmasaydı. Ne Sıhhiye, Ne Odunpazarı’na gitmez, en azından kendi duruşu ve amacımı çiğnemezdim.”
Artık geri dönüş olmaz biliyorum, taraflarda anlaşacak gibi değil ama unutmamak lazım. İleride bırakın 2 ayrı yeri, tek yerde toplanan insanlar olmazsa günahı bugün bu duruma seyirci kalan, imza atan insanlardır.