Yeni Büyükşehir Yasası’nın çıkmasıyla konu hakkında bilgisi olanda olmayanda bağırdı! Ben bu bağıranların çoğunun yasayı bile okumadıklarına inanıyorum. Sadece ‘karşıyım abi karşıyım’ zihniyetiyle bağırıyorlar.
“Büyükşehirler Yasası’yla mahalleye dönüştürülen köylerde hayvancılık ve tarım bitecek. Köyler mahalle olduklarından dolayı, artık köylüler ahırlarında hayvan beslemeyecek. Çünkü mahalle aralarında büyük ve küçükbaş hayvan beslemek yasak. Verimli tarım arazilerine imar izni verilecek, yıllarca ekip biçilen tarlaların üzerine evler kondurulacak” gibi söylemlerle köylerde yaşayan insanlar yanıltmaya çalışılıyor.
Sadece şehirde yaşayanlar, bu Büyükşehir Yasası’na muhalefet olanların söylediklerini duysa, ‘canım nasıl olsa onlar şehirde yaşıyor. Köyle bir bağlantıları yok’ dersiniz.
Ama madalyonun diğer yüzüne baktığımızda öyle değil işte. Şehirde yaşayan insanların en az üçte birinin köyle bağlantısı var. Kimilerinin annesi, babası, kardeşleri, amca-dayıları hala köylerde yaşıyor.
Bu çıkan yasaya muhalefet olmak için söylenen sözler şehirde yaşayanlar tarafından köyde yaşayanlara da taşınıyor. Taşınmasa bile en azından Eskişehir’de yayımlanan yerel gazeteler köylere de gidiyor. Gazetelerde okuyorlar. Bu söylemlerden sonra köyde yaşayanlara şimdi bir telaş hatta korku sarmış.
‘Gerçektende ahırlarımız yıkılacak mı? Artık hayvancılık yapamayacak mıyız? Tarlalarımız ellerimizden alınıp üzerlerine çok katlı binalar mı yapılacak?’ diye araştırmasına başlamışlar.
Önceki gün akşam annemin köyü olan Gündüzler’e gittim. Nüfusu hemen hemen 2 bini aşmış büyükçe bir köy. Yıllarca köye gitmiyordum. Çünkü çok yakın akrabalar kalmamıştı. Aynı köyden olan bir arkadaşım, köyde yaşayan anne, babasına erzak götürecekmiş. Bana da, ‘gelir misin?’ diye sorunca işim de yok.
‘Akşam evde oturmaktansa, bahane ile annemin köyünü de ziyaret etmiş olurum’ diyerek arkadaşım teklifini kabul ettim. Merkeze bağlı bir köy. Yarım saatlik yolculuktan sonra köye vardık.
Arkadaşımın anne-babasının kaldığı eve gittik. Emanetleri verdik. Çayımızı, ayranımızı içtik. Hazır gelmişken birde köy kahvesine gidip, orada da eş-dosta ‘merhaba’ diyelim istedik. Benim tanıdıklarım pek kalmamış. Arkadaşım, kahvede oturanlara beni tanıttı.
‘Sadi’nin annesi bu köyün tanınmış ailelerinden. Kendisi Anadolu Gazetesi yazarı-ES TV’de de program yapıyor’ deyince;
‘Gazeteci gelmişken birde ona soralım’ diyerek peş peşe endişelendikleri konular hakkında bilgi almak istediler.
‘2014 yılında yapılacak olan yerel seçimlerden sonra köylerimizdeki ahırlarımız (hayvan besledikleri kapalı alanlar) kalkacak mı? Biz hayvanlarımızı nereye götüreceğiz? Satmak zorunda mı kalacağız? Veya diyorlar ki köyün dışına yerleşim alanın en az 20-25 kilometre uzağına besihaneler yaparak hayvanlarımızı burada besleyecekmişiz. Bu doğrumu?’.
Bende kahvedeki köylülere şu örneği verdim:
“Bakın Eskişehir’e bağlı birçok köy de geçmişte mahalle oldu. Buralara artık bağlı oldukları belediyeler hizmet götürmeye başladı. Çöplerini alıyor, kaldırımlarını, asfaltını yapıyor. Bu hizmetleri getirirken ahırlarınızı kapatın. Artık siz mahalle oldunuz. Mahallenin ortasında hayvan beslenmez diyerek bu mahallelerdeki ahırları kapattılar mı? Hayır. O ahırlar hala duruyor. İnsanlar hayvan besiciliği yapmaya devam ediyor. Tarlaları da ellerinden alınarak üzerlerine evler yapılmadı. Tarla sahipleri tarlalarını ekip biçiyor. O söylenenler siyaseten söylenmiş söz. Haklı olarak sizlerinde kafalarınızı karıştırıyor. Diken üstünde bekliyorsunuz. Yok, öyle bir şey. Mahalle olduktan sonra da yine ahırlarınızda hayvanlarınızı beslemeye devam edeceksiniz. Tarlalarınız sizin tapulu arazileriniz. Kimse de onları üzerine ev yapmak için ellerinizden alamaz. Bakın zaten 5216 sayılı yasanın 7. maddesine ilave edilen önemli bir husus var, bu maddede 'büyükşehir ve ilçe belediyeleri tarım ve hayvancılığı desteklemek amacıyla her türlü faaliyet ve hizmette bulunabilirler' diyor.”
Bu anlattıklarımdan dolayı rahatladılar. Asık yüzler yeniden gülmeye başladı.
‘Hükümeti eleştireceğiz’ diyerek asılsız beyanlarla köylerde yaşayanları diken üstünde oturtmaya kimsenin hakkı yok. Bu şekilde köylünün oyunu alamazsınız. Daha gerçekçi sözler söylerseniz, onları bu söylediklerinize inandırabilirseniz belki o zaman o köylü vatandaşların oylarını alabilirsiniz.
*-*******
FIKRA:
TECAVÜZ
Genç rahibelerden biri koşarak gelir ve baş rahibenin önünde diz çökerek;
- "Değerli hemşire, sormayın başıma neler geldi ..."
- "Neler geldi kızım?"
- "Arka bahçede çiçek topluyordum, nerden geldi bahçıvanın oğlu ortaya çıktı ve maalesef bana…."
- "Tecavüz mü etti?"
- "Evet..."
- "Hımmmm, peki kızım sen şimdi git, mutfaktan bir limon al, kes ve suyunu iç.."
- "Aaa, limon hamileliği önler mi?"
- "Hamileliği önlemez de, en azından sırıtmanı engeller..."
(Bize mesaj ve ihbarda bulunmak için, sitenin üst ve alt kısmında bulunan mesaj gönder bölümünü kullanabilirsiniz.
Herhangi bir haber ya da köşeye yorum yapmak için ise haberin altında bulunan mesaj bölümünü doldurmanız yeterli olacaktır)
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...