Eski Devlet Hastanesi binası ve arsası hakkında ortaya atılan şayiaların sonu gelmiyor
Eski Devlet Hastanesi binası ve arsası hakkında ortaya atılan şayiaların sonu gelmiyor. Bir fısıltı halinde dolaşan söylentilere göre burası, Şehir Hastanesi'ni kuran şirkete hediye edilmiş. Ancak bu iddialara İl Sağlık Müdürlüğü'nden yalanlama geldi. Arsa ile ilgili konuşan İl Sağlık Müdürü Uğur Bilge, "Binada hala cihazlarımız var. Buranın sağlık alanı olarak kullanılması konusunda Bakanlıkla görüşmelerimiz devam ediyor.
Şu anda verilen bir karar yok" ifadelerinde bulunmuş. Türkiye'de kararlar sıklıkla değiştirilir. Mesela "Şehir Hastanesi kurulacak, ama hiçbir hastane kapanmayacak" sözünü de hatırlıyoruz. İşte şimdi o 'Asla kapanmayacak' olan hastanenin arsasının durumunu inceliyoruz. Neyse ki yüreğimize su serpildi; zira 'Şu anda' bir
karar verilmemiş... Tabii 'Şu anda bir karar verilmemiş' olması, arsanın Şehir Hastanesi yönetimine hediye edildiği iddialarının 'Şu anda' doğru olmadığını gösterir. Aslına bakarsanız kent merkezinde bulunan ve çok kıymetli bir arazi olan bölgenin akıbetine ilişkin bir karar verilmemiş olması bile, başlı başına bir skandal sayıl
maz mı? Son derece kıymetli bir arazi. Karar vermek için neyi bekliyorsunuz? O araziyi yıkıp imara açsak, kim bilir ne kadar büyük paralar kazanırız. Şöyle 9'ar 10'ar katlı apartmanlar diksek ne güzel olur. Bir de – Alkol satılmayan elbette – AVM açsak tadından yenmez vallahi. Olmadı bölgeye bir de cami diker, eleştirenleri dinsizlik iddiasıyla sustururuz. Sonuçta bu işten herkes kazanır. Pekiyi yetkililer karar vermek için neyi bekliyor? 31 Mart'ı mı? Tabii 31 Mart'tan sonra yeni bir belediyenin olması, yeni bir heyecan yaratır. Orası muhakkak. Nitekim belli ki bazı müteahhitler de şimdiden 31 Mart'ı 'Heyecan'la beklemeye başlamışlar. Hakkımızda hayırlısı olsun...
Baştürk de santrali istemiyor
Saadet Partisi Büyükşehir Belediye Başkan adayı Levent Baştürk, ES TV'de yayınlanan 'Vaziyet' programına konuk oldu. Kendisiyle programdan önce tanıştım. Tahmin ettiğim gibi son derece bilgili ve dünya görüşü olan bir kişiyle karşılaştım. Sayın Baştürk seçimleri kazanır mı, 31 Mart'ta göreceğiz. Fakat Eskişehir'in kıymetli bir değeri olduğunu, seçimleri kaybetse bile kentimize ilerleyen yıllarda önemli hizmetlerde bulunacağını tahmin ediyorum. Arif Anbar'ın sunduğu ve Ali Baş ile benim de katıldığım
programda konuşan Saadet Partili Baştürk, kentin pek çok sorunundan bahsetti. "Herhangi bir projem yok, ama bir hayal gücüm gücüm var – Allah sizi inandırsın – şaşırıp kalırsınız" demeyen Baştürk, somut projelerle halkın karşısına çıktı. Trafik sıkışıklığından bahsetti. Toplu ulaşımda yaşanan bazı sıkıntılara değindi ve otopark sayısının artırılması gerektiğini savundu. Tramvayların belli yerlerde köprüyle yukarı kaldırılması gerektiğini savundu. Kent genelindeki 4 ana cadde ve 12 ayrı kavşakta yeni düzenlemeler yapılarak trafik sorununun hafifletileceğini ileri sürdü. Baştürk, rakibi olan Yılmaz Büyükerşen'in de uzun süredir dikkat çektiği su sorununa değindi. Türkiye'nin giderek su sıkıntısı çekmeye başladığını biliyoruz. Umarız hükumetimiz de günün birinde tatlı su sorunu yaşadığımızı idrak eder. Şimdilik bir sıkıntımız yok. Ancak böyle giderse 10 yıl içinde su kesintileriyle karşılaşabiliriz. Levent Baştürk Porsuk Çayı'nın devre dışı bırakılarak ve bazı yeraltı su kaynaklarını kullanarak su
sorunu başlamadan çözebileceklerini belirtti. Saadet Partili Baştürk'ün bir diğer 'Net' tutumu da kömürlü termik santral hakkındaydı. Sayın Baştürk "Eskişehir'in faydasına olmayan şeyleri istemeyiz" gibi her tarafa çekilebilecek açıklamalar yapmak yerine, Alpu Santraline kesin olarak karşı çıktı. Alpu ovasının son derece verimli bir bölge olduğunu belirten Baştürk, başka santrallerin üretim kapasitesini artırarak kentin enerji ihtiyacını – rahatlıkla – karşılayacağını savundu.
Denver'ın kenar mahalleleri
Baştürk'ün değindiği bir diğer nokta da, Eskişehir kent merkeziyle, kenar mahallelerinin arasında farklar olduğuydu. Sayın Baştürk uzun yıllar Amerika'nın Kolarado Eyaleti'nin Başkenti Denver kentinde yaşamış. Denver'daki kenar mahallelerin Eskişehir'dekinden çok daha iyi durumda olduğundan bahseden Sayın Baytürk'e inanırım. Yanlış anlamayın Amerika'ya gitmişliğimden değil. Ancak kişi başı 60 bin dolarlık geliri olan bir ülkenin kenar mahallelerinin, Türkiye'dekinden iyi olacağına inandığımdan. Amerika'nın en önemli sağlık sorunlarından biri obezite. Amerikalılar bir ellerine yarım tepsi büyüklüğünde hamburger alıp, diğer ellerindeki 2 litrelik kolayı içe içe dolaşıyor. Bizdeki gibi 2 kilo ıspanak almak için saatlerce kuyruk beklemiyorlar. Yine Cenova kentinde yaşayan İtalyanların makarna kuyruğuna girdiğini zannetmiyorum. Almanya'da kuru soğan krizi olduğuna ilişkin bir habere de rastlamadım. Eğer böyle bir sorunları varsa da, Almanya Şansölyesi Merkel'in muhalefetteki SDP'li rakibine "Bay Martin! Aloooo; Bay Martin!.. Bir kurşun kaç para haberin var mı senin?" diye kükrediğini hiç zannetmem. O tip olaylar geri kalmış memleketlerde olur çünkü... Eskişehir'in kenar semtlerini Hakkari'nin, İstanbul'un, Ankara'nın veya ne bileyim? Mesela Isparta'nın kenar mahalleleriyle kıyaslamanızı anlarım. Ancak "Denver'ın kenar mahalleleri..." diye söze başladınız mı gülüp geçerim. Kusura bakmayın...