ES TV’de yeni bir uygulama başladı. Artık her gün şehrimizin merkezi köprübaşından veya en ücra köşesi neresi ise oradan günde bir veya iki kez canlı bağlantılar yapılacak. Yangın, sel felaketi veya deprem, büyük trafik kazaları gibi olaylar da zaten hemen olay yerlerinden çok kısa süre içerisinde canlı bağlantılar yapılıyor. Canlı yayınlar bunların dışında. Bu bağlantılarda birer konuk olacak. Gerek şehrimizin gerekse ülke gündeminin nabzı tutulacak. Bu canlı yayınının sunuculuğunu Anadolu Gazetesi Köşe Yazarları ile muhabir arkadaşlar yapacak.
İLKİNİ BEN YAPTIM
Bu fikrin sahibi patronumuz Özgür Fetih Demirdaş. “Yeni yayın döneminde ne yapabiliriz. Halkla ES TV’yi ve Anadolu Gazetesi’ni daha çok nasıl buluştururuz” düşüncesini masaya yatırdık. Bu toplantıdan güzel fikirler çıktı. Hepsi zaman içerisinde uygulanacak.
Temmuz ayında yürürlüğe giren Yeni Türk Ticaret Kanunu'na göre, kredi alabilmek için eş rızası aranması şartı, özellikle esnaf ve sanatkarlar kooperatiflerinden alınan kredilerde düşüşe sebep olduğunu duymuştum. İlk canlı yayınımı Esnaf Kredi ve Kefalet Kooperatifi ve Şoförler ve Otomobilciler Odası Başkanı Suat Er ile yaptım.
Suat Er’e bu önemli konuyu sordum.
Suat Er, kendi makamındaki bu canlı yayın söyleşisinde Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği günden bu yana kredi kullamasında yüzde 20 düşüş yaşandığı belirtti. Er, eş rızası sebebiyle esnafın kredi kullanmakta zorlandığını belirterek, eski şartlara dönülmesinin tek çıkar yol olduğunu söyledi.
ESNAF KEFALET KOOPERATİFİNİ
İLK DEFA BOŞ GÖRDÜM, ŞAŞIRDIM
Kanun çıkalı hemen hemen iki ay oldu. Demek ki iki aydır Esnaf Kefalet Kooperatifine gitmemişim. Dün gittiğimde kooperatif binasında kimse yok. Sanki in cin top oynuyor. Memurların iş yapmamaktan dolayı canı sıkılıyor! Bir tek bile kredi başvurusunda bulunan esnaf görmedim. Şaşırdım.
Er, canlı yayında bunu şöyle anlattı: “Eskiden biz vatandaşa 3 kefille 100 bin TL'ye kadar kredi veriyorduk. Şimdi, eşlerin de gelip kefiller için imza atması zorunluluğu sebebiyle kefil sayısı bire düştü. Şimdi kefil sayısı bire düşünce, kefil de eşi ile birlikte geleceği için 'Ben kefil olurum eşimi ikna edemem' düşüncesiyle hareket ediyor. Çok yakın aile dostlarında bile eşler imza atmıyor. Bu da kredi kullanımında düşüşe yol açtı” dedi.
ÇARE EŞLERİN RIZASINI ALMAYI KALDIRMADA
Kefil sayısı 4'ten bire düşmesine rağmen esnaflar, kooperatif ortakları kredi alamaz duruma düşmüş. Bu yüzden bu uygulama kalkmazsa, esnaf ve sanatkarın istediği kredi alması güçleşecek. Yaşanan bu sorunun tek çözümünün, eş rızası aranmaması.
Bir birimize tahammülümüz kalmadı?
Toplum olarak el birliğiyle sözleşmiş gibi birbirimize tahammül edemez hale geldik. Ne hikmettir bilmiyorum ama şundan çok eminim ki böyle devam edecek olursa toplumdaki değer yargılarımız ciddi zarar görecek.
Konuyu toplumdan aileye ve yakın çevreye indirgeyecek olursak annenin evladına sabrı yok. Çok şahit oluyorum. Çocuk annesine soru soruyor öğrenmek için gayet masumca. Anne bağırarak cevap veriyor. Neden? Karı koca birbirlerine tahammül gösterememişler küçücük mesele sabırsızlıkla olmuş kocaman devlet meselesi. Akabinde çocuğa yansıyan olumsuz anne portresi. Anneden bu davranışı görüp öğrenen çocuk; arkadaşlarına, çevresine, hatta gün gelip büyüdüğü zaman anne ve babasına karşı bu davranışları gösterir. Bir zincirin halkası gibi ondan ona tahammülsüzlük sirayet ederek bir sonraki nesillere miras kalacak düzeye gelir.
Bu yazıyı neden yazdım veya nereden esinlendim?
Önceki gün akşamüstü tramvay durağında tramvay bekliyorum. Üzerinde okul üniforması bir çocuk, yanında annesi.
Çocuk, öğretmenin vermiş olduğu ihtiyaç listesini annesine anlatıyor. Bunların önümüzdeki haftaki derse gitmesinin şart olduğunu söylüyor. Anne ise,”Oğlum aybaşı geçti. Bugün ayın kaçı olduğunu bilmiyor musun? Acelesi neymiş öğretmenin. Alırız” diye çocuğunu azarlarcasına cevap verdi.
Anne bunu elbette isteyerek yapmadı. Belli ki devlet memuru veya dar gelirli bir aile. Anne çocuğunun masumane davranışı bile tahammül edemeyecek duruma gelmiş.
Nedendir bilmiyorum! Giderek insanların psikolojileri de bozulmaya başladı. Bunu bir psikoloji uzmanı ile paylaştım ve nedenini sordum:
“Ekonomik sıkıntı. İnsanlar aldıkları maaşlarla geçinemez duruma geldiler. Geçim sıkıntısı insanların psikolojilerini de bozdu. Nasıl düzeleceğini hepimiz biliyoruz. Bir tek bizi idare edenler bilmiyor!” dedi.
Düşündüm. Haklı. Bunun üzerine bir kelime bile eklenmez artık.
FIKRA
Kuş sanmış!
Saf köylü, kente iş için gelmiş. Bir evin penceresinde gördüğü papağanın renk renk tüylerine hayran olmuş.
- Allah’ım... Ne güzel yaratıkların var...
Tam o sırada papağan konuşmaya başlıyor:
- Ne bakıyorsun?
-Köylü, neye uğradığını şaşırıyor:
- Kusura bakma hemşerim. Seni kuş sandım da...