Önceki gün ve dünkü yerel gazetelerimizde okudunuz. Iraz E. adındaki kadın, boşandığı eşi tarafından kafasından vurulmuştu. Maalesef hayata tutunması için dua ettiğimiz kadından dün acı haber tez geldi. Boşandığı eski eşi Yalçın E. tarafından kafasından vurularak ağır yaralanan Iraz E., hastanedeki 10 günlük yaşam mücadelesini kaybetti.
Iraz E. boşanmış da olsa eşi tarafından öldürülen, katledilen ne ilk kadındı ne de son kadın olacak.
Bu maganda erkeklerin kafaları değişmediği, birilerinin ellerine üç kuruş para kazanacağım diye silah tutuşturduğu sürece bu cinayetler devam eder.
Önceki akşam ES TV’de yeni yayın döneminin programlarından birisi olan ‘Anadolu’dan Kent’e Bakış’ programında da bu konuyu sevgili Şinasi Kula ve Anadolu Gazetesi’nin yazarlarından Hasan Atak ile masaya yatırdık.
Anadolu’dan Kent’e Bakış’ programında da söylemiştim. Devlet, her ne kadar polisten koruma talebinde bulunsa da bu tür talepleri karşılamada sanıyorum var olan prosedürleri aşamadığı için gerekeni yapamıyor.
Öldürülme korkusu yaşayan bazı kadınlar ise kendi istekleriyle ‘Kadın Sığınma Evleri’nde korkusuzca yaşamlarını sürdürüyorlar. Ama nereye kadar?
DEVLETE YÜK OLMAKTAN RAHATSIZLIK DUYUYORLAR
Herhalde devlet ömürlerinin sonuna kadar bu kadınları burada koruyamaz? Veya korumaya çalışsa bile gelecek yıllarda magandaların sayısı daha da artacağından Kadın Sığınma Evleri’ne olan talep daha da artacak. O zaman hem o mekanlar yetersiz kalacak hem de devlete olan ekonomik yük daha da artacak. Sığınma evlerinde korkusuz olarak yaşamlarını sürdüren kadınlarımızda üretken olmadıklarından dolayı rahatsız olacaklar.
ÇALIŞIP, KAZANIP DEVLETE OLAN
BORÇLARINI ÖDEMEK İSTİYORLAR
Dün bir arkadaşımın bürosunda otururken TV’deki programımızı izleyen yeni tanıştığım bir beyefendi anlattı. Eşi Kadın Sığınma Evi’nde kalan kız kardeşinin ziyaretine gitmiş. Birçok güvenlik önlemlerinden geçtikten sonra kardeşi ile görüşmüş. Sığınma Evi’nde kalan kadınlar, devlete yük olmaktan kurtulup, destek olmak istiyorlarmış. Tıpkı benim ‘Anadolu’dan Kent’e Bakış’ programında gündeme getirdiğim gibi. Kadın Sığınma Evi’nde kalan kadınların ne düşündüklerini hissetmişim.
Koruma altında tutuldukları mekan içerisinde Halk Eğitim Merkezi veya Odunpazarı Belediyesi OMEK tarafından kurs açılmasını bekliyorlar. Hiç olmazsa bu kursları tamamlayıp, bir meslek öğrendiklerinde bundan para kazanarak, devlete katkıda bulunmayı talep ediyorlarmış.
Güzel bir düşünce. Boş oturmaktansa bir şeyler üretip satarak hem devlete küçükte olsa katkı sağlarlar, hem de ileride buralardan dışarıya çıkmak istediklerinde ceplerinde üç-beş kuruş birikmiş paraları olur. Bu talepleri gözden geçirilmeli.
‘Kadın Sığınma Evi’ ismi bana hiç hoş gelmiyor. Bunu dostlarımla paylaştığımda onlarda bana hak verdi. Bilmiyorum, belki de oralarda kalan kadınları da o isim rahatsız ediyordur. Kulağa daha hoş gelecek bir isim bulunup değiştirilir ise hatta bu isim, kadınlar arasında yapılacak olan anketle belirlenirse, toplumun tüm bireylerini de memnun edecektir diye düşünüyorum.
Veliler okullara bağış yapabilir
Hep okulların kayıt dönemlerinde gündeme gelirdi. Okul idaresi okula kayıt yaptığı öğrencinin velisinden kayıt parası isterdi. Hele bir kayıt bölgesinde olmayıp da, kılıfına uydurarak çocuğu okula kayıt yapan idareciler ise yüksek miktarda kayıt parası alırlardı.
Geçmiş yıllarda 500 TL ile 1500 TL arasında kayıt parası alan okul idarecileri vardı. Bunların bazıları basına yansıdı. Bazı özel nedenlerden dolayı veliler istenilen paralar üzerinde pazarlık yaparak vermeye razı oldular.
Son iki yıldan beri Milli Eğitim Bakanı; ‘Kayıt parası alan okul müdürüne soruşturma açarım. Gerekirse görevlerinden alırım’ demesiyle kayıt paraları durdu. Hala ‘kayıt parası’ isteyen okullar var ise İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine ihbar edilmeleri halinde gereken yapılacak.
Cuma akşamı İl Milli Eğitim Müdürü Erdoğan Ayata ile yaptığım TV programında canlı yayında
‘Kayıt parası mı bağış mı serbest’ diye sordum.
Ayata,’Kayıt parası kesinlikle yasak. Alan idareciler var ise veliler bana bildirsin. Ancak bağış gönüllüğe dayalı. Kimse ‘bağış parası ver’ diye de baskı yapamaz” dedi.
Ve arkasından şunu ekledi:
“Ancak veliler okullarımızın bazı ihtiyaçları oluyor. Bu ihtiyaçların karşılanması için aynı ve nakdi bağış yapabilir. Yaparlarsa da kendi çocuklarının eğitim-öğretim gördüğü için yaptığı bağış dolaylı yönden çocuğuna da yapmış oluyor. Bu bağış Okul Aile Birliklerine nakdi yardım da, akıllı tahta, özel masa sıra, bilgisayar, projeksiyon, boya gibi ayni yardımda olabilir.”
FIKRA:
PATRON
Uçakta hostes, papaza sormuş :
- Viski, cin, şarap... Ne emredersiniz?
- Kaç metrede uçuyoruz kızım?
- On bin metredeyiz peder!
- O halde sen bana su getir kızım, patrona çok yakınız, ayıp olur!