AK Parti’nin büyük kongresi 30 Eylül’de yapılacak. Kurultaya bir ay kaldı. Kurultay öncesi AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti’yi 2023’e kadar taşıyacak yeni bir organizasyon yapısı hesapları yapıyor.
Başbakan Erdoğan büyük kongrede MYK, MKYK, Disiplin ve Demokrasi Heyeti gibi organlardaki kadroları değiştirerek, yeni bir vitrin ve yeni bir A takımı kuracak. Kongrede MYK’daki 13 koltuğun 11’i, MKYK’daki 50 ismin 40’ı değişecek. 2015’te ise kabinedeki 17 isim bırakmak durumunda. Büyük kongreden hemen sonra kısmi bir kabine revizyonu yapılacak. Daha sonra yerel seçimlerde aday olacak isimler belirlenecek.
HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, DP eski Genel Başkanı Süleyman Soylu ile rahmetli Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan’ın da 30 Eylül’deki büyük kurultayda AK Parti’ye geçmeleri partiye kuşkusuz güç verecek.
Bu yeni yapılanmayla AK Parti’nin milli görüşçü değil, merkez sağ bir parti olduğu görüşü hakim kılınacak. 2014’de Başbakan Erdoğan, süresi dolacak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün koltuğuna oturması halinde Genel Başkanlık koltuğunu HAS Parti Genel Başkanlığını bırakarak gelecek olan Numan Kurtulmuş’a teslim edeceği konuşuluyor.
Süleyman Soylu’ya da önemli bir koltuk vereceği dedikoduları kulaktan kulağa fısıldanıyor. Özellikle Soylu’nun AK Parti’ye transferi ile eski AP, DYP ve DP’liler ile ANAP’lıları parti çatısı altına çekmek ve daha güçlü bir AK Parti yaratmak hedeflendiği konuşuluyor.
Bugün baktığımızda merkez sağda AK Parti’ye alternatif olacak bir siyasi parti yok. Alternatif olacak gibi gösterilen HAS Parti zaten kapısına kilit vurmaya hazırlanıyor. Saadet Partisi ve Demokrat Parti de toparlanacağı yerde kan kayıpları yaşamaya devam ediyorlar.
Bu gelişmelere baktığımızda merkez sağda gülcü bir parti çıkmadığı sürece AK Parti’nin, Başbakan Erdoğan’ın hedeflediği gibi AK Parti 2023’e kadar iktidarda kalmaması için bir alternatif yok gibi gözüküyor.
Bu gelişmelere baktığımızda Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Baş Danışmanı Nabi Avcı da yeni parti vitrininde ön plana çıkıyor.
30 Eylül’deki Büyük Kongrede partinin yeni vitrininde yer alacak Nabi Hoca’ya, 4+4+4 yeni eğitim yasası tartışmaları çerçevesinde yıprandığı iddia edilen Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in yerine yenilecek bakanlar kurulu içerisinde Milli Eğitim Bakanlığı görevi verileceği söylentileri tavan yaptı.
Geçen yıl yapılan seçimler sonunda özellikle Eskişehir’de bakan olacağı kesin gözüyle bakılan Nabi Hoca’nın bakanlar kurulu listesine girememesi büyük bir hayal kırıklığı yaşatmıştı.
Bakalım Büyük Kongre’den sonra yenilecek bakanlar kurulu içerisinde yer alabilecek mi?
Kemal Unakıtan’dan sonra Eskişehir’e bir bakanlık verilmemesinin gerekçesinin, Başbakan Erdoğan’ın Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna AK Parti’nin adayının seçilmemesi nedeniyle kırgın olduğu fısıltı gazetelerinde yer almıştı.
Bu dedikodunun kırılması ve 2013 yılında yapılacak olan yerel seçimlerde Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna AK Parti’nin adayının oturması için Eskişehir’e bir bakanlık verilmesinin şart olduğu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’nın beynine kazınmış!
Bakalım bu kez beklentiler gerçek olacak mı?
‘ESNAFI AVM’LER BİTİRDİ’
CHP Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt, Gümrük ve Ticaret Bakanı’na vermiş olduğu yazılı soru önergesinde, “Son yıllarda küçük esnafın durumunun hiç de iyi olmadığını, bunun nedenlerinin başında hükümetin yanlış ekonomik politikaları ve büyük alış veriş merkezlerinin açılması” olduğunu belirtmiş.
Doğru. Bırakın Türkiye’yi Eskişehir’e bir göz atalım.
Büyük AVM’ler gelmeden önce her mahallede en az 8-10 bakkal vardı. Bu bakkallar özellikle dar gelirlerin ‘can simidi’ idi.
‘Yaz deftere, öderiz aybaşında’ derlerdi. Aybaşı gelir, cüzdandaki para ile alınanların karşılığında çıkan tutara bakılır, yarısı ödenir yarısı kalırdı. ‘Bakkal Amca’ da, o insanların durumlarını bildiği için idare ederdi.
AVM’lerin sayısı çoğaldı, mahallerde ‘bakkal amcalar’ tek tek kapılarına kilit vurmak zorunda kaldılar.
Öyle olunca da, özellikle dar gelirliler kredi kartı almak için bankalara koştu. Bankalarda ‘sen ne kadar maaş alıyorsun?’ diye sormadan fırından ekmek alır gibi kredi kartı dağıttılar.
Bugün kredi kartı mağdurlarına baktığımızda büyük çoğunluğu dar gelirli memur ve asgari ücretle çalışan işçiler. Bakkal amcalar kapanınca, çaresiz kalan dar gelirli kredi kartıyla ihtiyacını karşıladı. ‘Bakkal amca’ gibi bankalar bir ay idare etmeyince çoğu icralık duruma düştü.
Bu bakkalların sayılarının yeniden artması için özellikle AVM’lerin şehir dışına çıkarılması şart. Sadece bakkal değil. Küçük esnafın sattığı iğneden ipliğe her şey AVM’lerde var. Her ne kadar fiyatlar küçük esnafınkiyle aynı da olsa, bu AVM’ler bağımlılık yaptığı için insanlar ihtiyaçlarını oralardan gidermeye çalışıyorlar.
Oysa o devler şehir dışına çıkarılsalar, insanlar ufak tefek ihtiyaçlarını oralara gitme yerine, şehir merkezindeki bu küçük esnaflardan karşılar, onlarda kazandıkları küçük paralarla karınlarını doyurur, işyerinin kapısını açık tutar.
Şehrin gelişmesi, kalkınması için küçük esnafın ayakta kalması şart. Çünkü şehir onların verdiği vergilerle gelişiyor. AVM’lerin hangisi vergisini Eskişehir’e ödüyor?
Yanlış anlaşılmasın. AVM’lere karşı değilim. Oralarda istihdam edilen belki de bini aşkın Eskişehirli var. O AVM’ler sayesinde ekmek parası kazanıyorlar. Ailelerini veya çoluk çocuklarının geçimini sağlıyorlar. Geçmişte hazırlanan kanun taslağında yer aldığı gibi şehrin en az 20 kilometre dışına yapılsalar, küçük esnafa çok fazla zararları olamayacak.
FIKRA:
TANIK
Vinç operatörünün yanlış bir hareketi yüzünden vinç zincirlerine bağlı bulunan kocaman, köklerinden sökülmüş bir ağaç birden kayar ve yol üzerinde harekete hazır bekleyen otomobilin kenarına çarpar.
Otomobildeki sarışın hışımla dışarı fırlar ve bağırır :
- Benimle birlikte gelin ve bu olayı kocama anlatın!
Sarışın yatıştırılmaya ve vinç sahibi şirketin gerekli sigorta ödemesini yapmaya hazır olduğu anlatmaya çalışılır ama sarışın ısrar eder :
- Olmaz.. Her şeyden önce, kocamın karşısına bu kez benim bir ağaca değil, ağacın bana çarptığını doğrulayacak bir tanık götürmeliyim.