Hanımefendinin ismini de ilk kez duyuyorum.
Muhtemelen siyasete yeni atıldı.
Halime hanım, AK Parti’nin aldığı oylar karşısında şımardığını söylemiş.
1999 seçimlerinde DSP’nin sandıktan birinci parti olarak çıktığını bilmiyorum hatırlar mı Halime hanım. DSP’nin birinci parti olarak sandıktan çıkmasını DSP’lilerin nasıl düğün bayram yaparak kutladıklarını eğer kendileri görmemiş ve dediğim gibi o yıllarda siyasetle uğraşmadığı için yaşamamış olabilir. O zaman parti içerisinde yıllardır DSP bayrağını sallayanlara sorup öğrensin.
Haklı olarak sandıktan kim birinci parti çıkarsa elbette şımarır.
AK Parti’de üç dönemden beri her seçimde oylarını artırarak birinci parti çıkıyorsa, elbette ki şımaracak.
Hele hele daha 7 ay önce yapılan seçimlerde bu ülkede yaşayan her iki kişiden birisinin oyunu almışsa.
Bu oylar herhalde uzaydan veya komşu ülkelerde yaşayanlardan gelmedi.
Kendisi olmasa bile, mutlaka kendi ailesi içersinde, belki amcası, teyzesi, dayısı, halası, yakın akrabaları bile AK Parti’ye oy vermişlerdir. DSP çatısı altında siyaset yapanların bile içerisinden AK Parti’ye oy gittiğine inanıyorum.
Benim esas takıldığım kimin AK Parti’ye oy verip vermedikleri değil.
Halime hanımın söylemiş olduğu bir söze takıldım.
‘AKP, Türkiye’nin temellerine dinamit koyuyor’.
Ardından şöyle devam ediyor:
‘AK Parti akıl tutulması içine sürüklenmiş, tarih bilincinden, ülkemizi ülke yapan ulusal değerlerden iyice uzaklaşmıştır. Okullarda Atatürk köşelerinin kaldırılması, AKP’li yöneticilerin Andımız ve Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi ile ilgili söylemleri akıllarının donduğunu gösteriyor.’
Ben bu sözleri Halime hanımın kendisinin düşüncesi olduğuna inanmıyorum.
Mademki bir iddiada bulunuyorsunuz bunu da ispatlamak zorundasınız.
Ben özellikle Eskişehir’de bir okulda dahi Atatürk köşesinin kaldırıldığını görmedim duymadım.
Eğer kendilerinin bildiği bir okul varsa, söylesin bu köşeden bende ilan edeyim.
İşte bu tür gerçeği yansıtmayan söylemler yüzünden inandırıcılıklarını kaybettiklerinden dolayı diğer siyasi partiler her seçimde ciddi anlamda oy kaybediyor.
Bakın iki gün önceki gazetelerde yeni anketler yayımlandı.
Bugün seçim yapılsa oy dağılımı şöyle: AKP yüzde 54, CHP yüzde 21.1, MHP yüzde 11.8, BDP yüzde 8.2, diğer yüzde 4.9. AK Parti oyunu yüzde 54’lere taşıyor.
12 Haziran seçimlerinde CHP yüzde 25.9 oy almıştı, MHP ise yüzde 12.9. Görünen o ki MHP’de değil ama CHP’de bayağı bir düşüş var.
Halime hanım, birde kendi partisi DSP’nin neden yüzde birlerde kaldığını sorgulasın.
Ondan sonra çıkıp AK Parti’yi eleştirsin.
Halkın iradesini eğer ‘yok’ sayıyor ise o zaman söyleyecek bir sözümüz yok.
Demek ki bu ülkede yaşayanlar, sizin söylediğiniz ‘AKP, bu ülkenin temellerine dinamit koyuyor’ sözünün gerçeği yansıtmadığına inandıkları için AK Parti’ye oy vermeye devam ediyorlar.
BUZ DANSINDA BU KEZ GALİP GELDİLER
Futbol Federasyonu’ndaki maç saatlerini belirleyen artık yaşananlardan bunalmış olacaklar ki çok sağlıklı kararlar alamıyorlar.
Eskişehir, Sivas, Ankara, Kayseri, Karabük ve Gaziantep gibi kışın çok sert geçtiği illerde Süper Lig maçlarını geceye koymalarını eleştiriyorum.
Eskişehirspor-İstanbul Büyükşehir Belediyespor karşılaşması 2 saat öne çekilerek saat: 18.00’de oynatılmasına rağmen hava sıcaklığı eksi 6-7’lerde idi.
Sanki gündüzler torbaya girdi.
‘Efendim yayıncı kuruluş öyle istiyor. Reklam durumunu düşünerek bu saatte oynanmasını istedi’ diyorlar.
İyi de yayıncı kuruluş para kazanacak diye futbolcu sağlığının tehlikeye atılmasına göz mü yumuluyor?
Pazartesi günü baktığımızda Atatürk Stadyumu’nun çimleri buz tutmuş.
Stat görevlileri ne kadar da üstün bir gayret göstererek sahayı maç oynamaya hazır hale getirseler bile, buz tutmuş zeminde top oynamak yerine futbolcular adeta kayarak dans ettiler.
Oysaki havanın biraz daha sıcak olduğu saat: 13.00 veya 14.00, hatta 15.00’de Eskişehir, Sivas, Ankara, Kayseri, Karabük ve Gaziantep gibi illerde karşılaşmalar oynanmış olsa buz dansı yapma yerine futbol oynamaya çalışacaklar.
Olumsuz hava şartlarına rağmen Eskişehirspor haftalar sonra kendi evinde kazanabildi.
Buz tutmuş sahada olumsuz şartlara rağmen sahada futbol oynamaya çalışan, pozisyon bulan ve maçı kazanmak için yapılması gereken ne varsa Eskişehirsporlu futbolcular yapmaya çalıştılar.
Futbolcuların deplasmanda yenmeyi başardıkları Manisaspor karşılaşmasından sonra İstanbul Büyükşehir Belediyespor karşılaşmasında özgüvenlerinin yeniden gelmiş olduğunu gördüm.
Tıpkı Trabzonspor karşılaşmasında olduğu gibi ilk 20 dakikada yakalanan fırsatlar gol olabilseydi karşılaşmanın skoru 3-1 değil, 6-7 farklı olurdu.
Koşan, mücadele eden, kazanmak için olumsuz sahaya rağmen ne yapılması gerekiyorsa yapan bir futbolcu kadrosu vardı Eskişehirspor takımında.
Golcüsü ve santraforu olmasa da gol atmayı beceren Kamara ve Diego gibi futbolcular sayesinde maç kazanmaya devam ediyor.
Yakalanan bu istikrar devam etmesi halinde, Eskişehirsporlu futbolcuların hafta sonu deplasmanda Samsunspor’u da yenerek galibiyet serisini devam ettireceklerine inanıyorum.
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...