'Adaylara müdahale etmeyeceğiz'

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’e dün telefon ettim. 3 Haziran’da yapılacak olan İl Teşkilatı seçimlerinde, başkan aday sayısının 4 olması nedeniyle, genel merkez tarafından adaylar arasında bir müdahale yapılıp yapılmayacağını sordum.

Eskişehir’de pek çok MHP’li, Genel Merkez’in başkan adaylarının sayısının 2’ye inmemesi halinde, yani bazı grupların bir birleriyle birleşmezlerse aday sayısını 2’ye indirecek veya mevcut adaylarla değil de belirleyecekleri bir adayla seçime gidileceğini konuşuyor.

Partililer kendi aralarında dedikodu yaparken bu konuşmaların birkaç tanesine de ben ister istemez kulak misafiri oldum.

Bunu da geçtiğimiz günlerde köşemde de yazmıştım. Bu yazımdan sonra çok sayıda MHP’li dost telefon etti. Kimisi yazdığımı onayladı kimisi ise “Yok canım nereden çıktı. Böyle bir uygulama söz konusu olamaz. Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin kendi memleketi olan Osmaniye’de bile üç aday başkanlık için yarıştı. 4 adayla seçime gidilir. Kaybeden kazanın yanında yer almalı” dediler.

Bu tür dedikoduların almış başını gitmiş olmasından dolayı, bu dedikoduların ne kadar gerçek olup olmadığını öğrenmek için dün MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’e telefon ettim. Partililer arasında kulaktan kulağa dolaşan dedikoduları sordum.

“Aday sayısının birden fazla olması parti içindeki canlılığının göstergesidir. Bizim adaylara müdahale etmemiz söz konusu olamaz. Hiçbir partiliye de ‘aday olmayın’ diyemeyiz. Aday olmak her partilinin demokratik hakkıdır. Seçimde daha önceden açıklandığı gibi 3 Haziran 2012 tarihinde yapılacaktır. Genel Merkez veya ben taraf olamadım. 4 adayda demokratik bir şekilde yarışır, delegenin kararı ile birisi seçilecektir. Sadece seçimlerin MHP teşkilatına yakışır olgunlukta yapılması konusunda uyarılarımız oldu.”

Genel Başkan Yardımcısı Ruhsar Demirel her ne kadar “Biz seçimlerde tarafsızız” diyorsa da, bazı adaylar ile yaptığım görüşmede kurultay delegelerinin kimler olacağını birlikte yapacakları istişare ile belirleme talebinin olduğunu söylediler.

Bundan şöyle bir yorum çıkarıyorum. ‘Eskişehir delegasyonu kurultayda benim yanımda olur ise, bu bana güç verir. Diğer illerle de yapacağım istişareler sonucu onlardan da oy isteyeceğim.’

Bu sayede Ruhsar Hanım, genel merkezde kendi yerini sağlamlaştırmanın hesaplarını da yapıyor.

 

 

Cemiyet seçimleri ve öncesinde yaşananlar

 

Geçtiğimiz Cumartesi günü Gazeteciler Cemiyeti’nin Genel Kurulu yapıldı. Son genel kurul öncesinde olduğu gibi geçmişteki bazı genel kurullar öncesinde de birileri ‘adayım’ derdi. Seçimin yapılacağı güne kadar kulisler yaparlardı. Ancak Cumartesi günü olduğu gibi seçim günü liste çıkaramazlardı.

Bu seçim öncesinde de bazı genç arkadaşlar, uzun yıllar görevde bulunan başkanlık yapan Yılmaz Karaca’yı devirmenin planlarını yaptılar. Bazı arkadaşları toplayarak, cemiyet yönetimine kendilerinin gelmesi halinde yapacaklarını anlattılar ve destek istediler.

Diğer taraftan Yılmaz Karaca’nın da gerek muhalif kanat gerekse kendisinin yanında olan üyelerle görüşmeler yaptığını biliyorum.

Demokrasiye inanıyorsak, o kurum demokrasiyle yönetiliyorsa, kimsenin babasının çiftliği değilse başkanlığa veya yönetim kurulu üyeliklerine her üyenin aday olması en doğal hakkı. Bu hakkı kimse engelleyemez.

Ancak baktığımızda geçmişte olduğu gibi Cumartesi günü yapılan seçimlerde de, günlerce kulisler yapan, bildiriler yayımlayan, üyelere mektuplar gönderen arkadaşlar duydum ki, seçimin yapıldığı Cemiyet binasına gelmemişler.

İçlerinde çatlak çıkmış, karşı ekibin kendilerinden daha çok destek bulmuş veya başkan adayları son anda çekilmiş olabilir. Bu yaşananlar gayet doğaldır. Bu tür gelişmelerin diğer sivil toplum örgütlerinde de yaşandığını gördük, görmeye de devam edeceğiz.

Ancak ben muhalif kanadın o kadar yaptıkları kulisler, gönderdikleri mektuplara rağmen genel kurulun yapılacağı Cemiyet binasına gelmediklerine bir anlam veremiyorum.

Madem bu yola baş koydunuz, yönetime aday olduğunuzu deklare ettiniz, başkan adayı olarak gösterilen kişi adaylıktan çekilmiş olsa da, seçimi kaybedeceğinizi bilseniz bile, kendi aranızda bir başka başkan adayını belirleyip yarışa girmeliydiniz.

Şahsen ben gurup başı olsam bütün olumsuzluklara rağmen listemi çıkarırdım. Çünkü yaptığım istişareler sonucu bana güven duymuş, destek verecek sayıları üç -beşte veya onda olsa arkadaşlarım var. En azından bu arkadaşlarımı yarı yolda bırakmamış olurdum. Bugün kaybederim ama bir dahaki seçimlerde kazanabilirim.

Yarın aday olduğumda, bu arkadaşlarım tekrar yanımda olur ve üç-beş olan sayıyı bu kez 30-40’a çıkarma gücüm de olurdu.

Şimdi bugün seçime gelmeyen, aday olduklarını deklare eden kardeşlerim, arkadaşlarım gelecek seçimlerde yeniden aday olduklarında, ‘geçen dönem yola çıktınız, kongre salonuna bile gelmediniz’ diye eleştirilmeyecekler mi?

Genç kardeşlerim ‘tecrübesizliklerinin kurbanı oldular’ diyemeyeceğim, çünkü her ne kadar listelerinde olmasalar bile onlara destek veren meslekte kıdem almış ağabeyleri de vardı yanlarında.

Başkan Yılmaz Karaca ile yönetim kurulu üyelerini kutluyor, son dönemlerindeki başarılılarını yeni dönemde daha da ileriye götüreceklerine inanıyorum.

 

 

GÜNÜN SÖZÜ:

Önünden gelen bir mızraktan korunmak kolaydır, fakat arkandan atılan oktan korunamazsın.

 

GÜNÜN FIKRASI:

 

Baklavayı temizledim

 

Mevlevi, Bektaşi ve Softa yemekten sonra ikram edilen bir tepsi baklava için rüyaya yatarlar. En hayırlı düşü gören baklavayı alacak. Öneri kabul edilir. Yatar, uyurlar. Sabah olunca Sofu:

- "Ne düş gördünüz anlatın bakalım?"der.

Mevlevi sikkesini başına geçirerek:

- "Hayırdır inşallah göklere çıktım" der.

Hoca da:

- "Ben ise düşümde cennete gittim," der.

Bektaşi:

- "Erenler, ben de gece birinizin göklere uçtuğunu, diğerinizin de cennette gezdiğini görünce, 'Artık bunlar fani dünyaya dönmezler' diyerek kalkıp baklavayı temizledim!" der.