Öğretmen adayları için KPSS yerine Akademi Giriş Sınavı (AGS) getirilmesiyle birlikte, yeni sistem eğitim camiasında çeşitli soru işaretlerine yol açtı.
Öğretmen adayları için KPSS yerine Akademi Giriş Sınavı (AGS) getirildi. Yeni sistemin birçok soru işareti yarattığını belirten Eğitim-Sen Şube Başkanı Özkan Demirkol, “Bu zamana kadar YÖK’ün uyguladığı programlardan mezun olan arkadaşlarımızın öğretmen olarak atamasını yapıyordunuz. Neyi eksik gördünüz? Bunu YÖK ile konuştunuz mu? Bakanlık YÖK’e mi güvenmiyor?” diye sordu.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, öğretmen alımlarında uygulanacak yeni sistemi açıkladı. Bu zamana kadar öğretmen adayları Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) ile atanıyordu. 2025 yılı itibariyle değiştirilen sisteme göre, öğretmen adayları için Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) yerine Akademi Giriş Sınavı (AGS) getirildi. AGS sonuçlarına göre Milli Eğitim Akademisi’ne kabul edilecek adayların ataması burada görecekleri eğitimden sonra gerçekleştirilecek.
ÜNİVERSİTELERDEKİ EĞİTİMLER YETERSİZ Mİ?
Eğitim-Sen Şube Başkanı Özkan Demirkol, yeni sistemin birçok tartışmayı da beraberinde getireceğini söyledi. 7528 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu kapsamında 2024’ün kasım ayında Milli Eğitim Akademi’sinin kurulduğunu söyleyen Demirkol, “Bu meslek kanunu bizim onaylamadığımız, istemediğimiz bir kanun. Bizim görüşlerimiz alınmadan, öğretmenlerin görüşlerini yansıtmayan bir kanun olduğu için istemedik. Bu kanun çerçevesinde Milli Eğitim akademisi denilen bir akademi kuruldu kasım ayında. Daha önce KPSS ile ataması yapılan öğretmenler, yeni çıkan sistemde bu akademiye göre AGS adı altında bir sınava tabi tutulacaklar. 2 oturum şeklinde düzenleneceği söyleniyor. Birisi alan bilgisi, diğeri de akademik giriş sınavı olmak üzere. Burada şu geliyor insanın aklına; Milli Eğitim Bakanlığı böyle bir akademi kurmakla acaba üniversitelerimizin vermiş olduğu eğitimleri ben memnun değil de, oradaki eğitimleri yetersiz görüp YÖK’ü acaba bir yerde devre dışı mı bırakıyor? Yoksa üstü örtülü bir eleştiri mi var onu bilemiyoruz tabii ki” ifadelerini kullandı.
ATANMA SÜREÇLERİ DAHA DA ZORLAŞIYOR
Akademiye alınan öğretmen adaylarına verilecek eğitimlerle ilgili de soru işaretleri olduğunun altını çizen Demirkol, “Bu eğitimler de meslektaşlarımızın üniversitelerde almış oldukları eğitimlerin hemen hemen birebir aynısı. Formasyon kazandırma, Türkçe, Türk dili, Alan bilgisi, Pedagojik eğitimler gibi. Bunları zaten arkadaşlarımız üniversitelerde alıyorlar. Bir de şöyle bir durum var; buraya alınan arkadaşlarımız yaklaşık bir yıl sonra başlayacaklar göreve. Bir yıl bir kayıp söz konusu. Öte yandan yine bu arkadaşlarımıza asgari ücret düzeyinde bir şey maaş verileceği söyleniyor eğitim gördükleri süre boyunca. Bizim en çok karşı durduğumuz şeylerden birisi sözleşmeli öğretmenlikti. Bu arkadaşlarımız tekrar sözleşmeli öğretmen olarak atanacaklar. 3 yıl boyunca sözleşmeyi imzalayıp daha sonra asil öğretmenliği geçme gibi bir durumları söz konusu olacak. Yani gittikçe bu arkadaşlarımızın atanması önündeki süreçler zorlaştırılıyor” şeklinde konuştu.
YENİ MAĞDURİYETLER YARATILABİLİR
Daha önce mülakatların kaldırılmaması ile ilgili yaşanan sorunlara değinen Demirkol, “Mülakatlar konusundaki sıkıntılar, bin 500 civarındaki adayların sıralamasının değişmesi gibi sorunlarla biz karşı karşıya kaldık. Bu yüzden aklımıza bir anda gelen bazı şeyler var. Aday öğretmenlerin stajyerliklerinin kaldırılması, öğretmenliğe başlamaları için daha öncesinden bir önlerine itiliyordu konuluyordu. Bakın stajyerden öğretmenliğe başlayacaksınız gibi bu tür uygulamaları nasıl engellenecek? Bir de bu akademilerin seçilen insanlar seçilecek insanlar hangi kriterlere seçilecek? Burada yine sendikalar, eğitimle ilgili paydaşlar, bilimsel destek sunan kurum ve kuruluşlar ya da üniversitelerin görüşleri alındı mı? Onlar bu sürece nasıl bakıyorlar? Ben yaptım oldu anlayışıyla bazı şeylerin olmaması gerekiyor. Burada yine bir mağduriyet yaratılacak gibi görünüyor. Umarım böyle bir şeyi olmaz. Bunun takibindeyiz” dedi.
SORU İŞARETLERİ GİDERİLMELİ
Yeni sistemler birlikte oluşan soru işaretlerinin giderilmesi gerektiğini vurgulayan Demirkol, “’Acaba sizin Eğitim Fakültelerinde verilen pedagojik formasyonlarla ilgili ya da eğitim programları ile ilgili bir sıkıntınız var da buna yönelik bir tasarrufta mı bulunuyorsunuz’ diye insanın aklına geliyor. Üniversitedeki eğitimler YÖK ile Milli Eğitim Bakanlığının iş birliği çerçevesinde yürütülüyor. Siz bu zamana kadar YÖK’ün uyguladığı programlardan mezun olan arkadaşlarımıza öğretmen olarak atamasını yapıyordunuz. Neyi eksik gördünüz, neyin yanlış gördünüz? Bunu YÖK ile konuştunuz mu? Eğitim Fakülteleriyle görüştünüz mü? Bakanlık YÖK’e mi güvenmiyor? Bu noktada böyle bir soru çıkıyor karşımıza” açıklamasını yaptı.
Kaynak : HABER MERKEZİ