EMEP’ten sendikal haklar için güçlü çağrı

Emek Partisi (EMEP) Eskişehir İl Örgütü tarafından “Barajsız Sendika, Yasaksız Grev, Güvenceli İş” başlığıyla Özdilek Sanat Merkezi’nde düzenlenen panelde konuşan EMEP İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, Birleşik Metal-İş Sendikası Şube Başkanı Recai Büyükbeyhan ve Çalışma ve Toplum Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Murat Özveri toplu sözleşme ve grev gibi anayasal haklarını kullanmalarının önündeki engellere dikkat çekerek barajların kaldırılmasını ve sendikal bağımsızlığın sağlanmasını talep etti.

SORUN HAD SAFHADA

Baraj yasakları, yasaksız grev ve güvenceli iş meselesinin gündemden düşmeyen bir mesele olduğuna dikkat çeken EMEP Milletvekili İskender Bayhan, “Son yıllarda bu sorun artık had safhaya ulaşmış durumda. Biz de pratikte görüyoruz ki son birkaç yıldır, özellikle hakkını aramaya yönelen, güzel mücadeleler ortaya koyan binlerce, on binlerce işçi; sendikalaşmak, toplu sözleşme yapmak, grev hakkını kullanmak gibi temel haklarını bile kullanamaz durumda. İşçiler ciddi bir mücadeleyle karşı karşıya kalıyor. Bu yüzden neredeyse hiçbir fabrikada, hiçbir işyerinde huzurdan söz etmek mümkün değil. Elbette bazı mücadeleler kazanımlara dönüşüyor ama çoğu, en ilkel diyebileceğimiz mücadele yöntemleriyle bile çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirmeye çalışan işçilerin çabalarıyla sürüyor” diye konuştu. 

BARAJLAR KALDIRILSIN

Birleşik Metal İş Sendikası Şube Başkanı Recai Büyükbeyhan, ülkede sendikalaşmanın önünde ciddi engeller olduğunu ifade ederek, “Bunlardan biri de belirlenen baraj uygulamalarıdır. Örneğin; bir sendikanın üst kuruluşlara üye olabilmesi için yüzde 1 barajını aşması gerekiyor. Bu tür barajların kaldırılması şart. Ülkemizde çok sayıda sendika var, ancak bunların önemli bir kısmı yetkisiz konumda. Bu barajlar kaldırılmadığı sürece bu sendikaların işlevsel hale gelmeleri mümkün olmuyor. Aslında bu barajlar, örgütlenmenin önünü kesmek için konulmuş engellerdir” dedi. 

SENDİKA BAĞIMSIZLIĞI SAĞLANMALI

Çalışma ve Toplum Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Murat Özveri ise,  tüm bu hakların yaşama geçebilmesinin ön koşulunun güvence olduğunu dile getirerek, “Bu güvencenin temel koşulu da sosyal kimliğin inşasıdır. İnsanların korkusunu aşabilmesi gerekir. Bu bizim birinci başlığımızdır. İkinci olarak, bu hakların işçilere gerçekten olumlu etkilerde bulunabilmesi için, bu işin öznesi olan sendikanın bağımsızlığı ilkesinin de güvence altına alınması gerekir. Bir örgütün adı sendika olabilir ama bu yetmez. O sendika hem devletten hem işverenden bağımsız olmalıdır. Bu, ‘sendikal saflık’ ya da ‘temiz sendikacılık’ demektir” ifadelerini kullandı.