Acıbadem Hastanesi Kalp ve Damar Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Murat İkizler, boyun damarlarının tıkanması ve tedavisi konusunda açıklamalarda bulundu.
Baş dönmesi ve hafif denge kayıplarının günlük hayatta çok önemsenmeyen ancak huzursuz eden rahatsızlıklardan olduğunu söyleyen İkizler, “Özellikle yatan veya oturan kişinin aniden ayağa kalkması ile oluşan sendeleme, göz kararması, baş dönmesi ve hatta bayılma kimi zaman tansiyon ve şeker dengesizliklerine, kimi zaman da boyun damarlarının daralmasına işaret edebilir. Yüksek tansiyon hastalarında kullanılan ilacın uygun olmaması ve beklenmeyen etkiler yaratması kişide belli pozisyonlarda tansiyonun dalgalanmasına yol açar. Sık görülen bu durum ilaçların kişinin ihtiyacına göre yeniden düzenlenmesi ile genellikle son bulur. Benzer şekilde şeker hastalarında, kandaki şeker seviyesinin dalgalı seyretmesi; halsizlik, baş dönmesi, göz kararması gibi şikayetlere neden olur. Dengeli ve düzenli seyretmesiyle şeker hastalarında bu şikayetler azalır veya kaybolur. Ancak bu şikayetlere sahip bireylerde kesinlikle ihmal edilmemesi gereken bir diğer ihtimalin de boyun damarlarının daralmış veya tıkanmış olmasıdır” dedi.
YARIM SAATLİK OPERASYON
Tıkalı damar tespit edildiğinde narkoz verilmeden yarım saatlik bir operasyon ile uyanık ameliyat edildiğini ve genellikle ertesi gün sağlık içinde hastanın evine gönderilebildiğini belirten İkizler, “Beyin işlevselliği nedeni ile vücutta dolaşan kanın %15-20'sini kendisine ister. Bu da dakikada 1 litre kadar kanın beyne ulaştırılmasını gerektirir. Bu zorlu işin büyük kısmını boynun iki yanında yer alan şah damarlarımız (Karotis Damarları) üstlenmiştir. Onlara destek olan iki adet daha ince yapıda ense damarlarımız (Vertebral) vardır. Yaş, sigara, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, ailesinde damar hastalığı bulunması gibi durumlarda tüm damarlarda olduğu gibi bahsedilen boyun damarları da daralma veya tıkanma tehdidi ile karşılaşılabilir” diye konuştu.
RİSK FAKTÖRÜ YÜKSEK
Doç. Dr. Murat İkizler “Bu şikayetleri bulunanların veya risk faktörleri yüksek bireylerin yılda bir kez şah damarı doppler ultrasonu ile incelenmesi önerilir. Ultrason ile kontrol bu hastalığın kalıcı kötü sonuçlarının engellenmesi için yeterli olmaktadır. Şah damarı tıkanması da en az kalp damarı hastalıkları kadar önemli; ölüm ve felç ile sonuçlanabilen tehlikeli hastalıklardır. Tespiti ve tedavisi kolay olan bu hastalıkta ne yazık ki pek çok hasta ancak kalıcı felçler oluştuktan sonra doktor ile yüzleşmekte ve tedaviye başlamaktadır.” dedi.
EN KORKULAN SONUÇ
Daralan boyun damarlarının beyne ihtiyacı olan kadar kanı temin edemeyeceği için bu kişilerde beyin ile ilgili şikayetlerin oluştuğunu ifade eden İkizler, “Unutkanlık, baş dönmesi, kısa süreli konuşma veya görme bozuklukları, göz kararması en hafif belirtilerdir. Daha ileri daralmalarda bayılma olabilir. Bu hastalıkta en korkulan sonuç irili ufaklı felçlerin (inme) gelmesidir. Kan akımının azalması beynin belli bölgelerinin kansız kalmasına yol açabilir. Özellikle daralmış şah damarı içinde biriken kan pıhtılarının koparak beyne yerleşmesi ani ölüme veya kalıcı büyük felçlere neden olabilir. Bu yönü ile hastalık tıpta en az kalp damarlarının tıkanması kadar önemli bir hastalık olarak görülür” şeklinde konuştu.
AÇIK AMELİYAT YÖNTEMİ
Tedavi ile ilgili de bilgilendirmede bulunan İkizler, “Ciddi şah damarı daralması tespit edilen hastalarda mutlak tedavi bu darlığın açılmasıdır. Hafif darlıklarda ilaç ile koruma ve takip önerilirken ileri darlıklar damarın durumuna göre stent veya açık ameliyat yöntemi ile tedavi edilirler. Ameliyatı gerektirmeyen ve anjiyo ünitelerinde yapılan stent tedavisi kısa ve düzgün darlıkların açılmasında kullanılmaktadır. Uzun ve düzensiz yapıda daralmalarda açık ameliyat yöntemi önerilir. Bu hastalar narkoz verilmeden yarım saatlik bir operasyon ile uyanık ameliyat edilmekte ve genellikle ertesi gün sağlık içinde evlerine gönderilebilmektedir” dedi.