Seçimler bitince… A partisi başarılı olursa, milletvekillerinden tutun da sade üyeye kadar herkes ‘benim başarım, partime bu zaferi ben kazandırdım’ diye bağırır durur.
Seçimler bitince… A partisi başarılı olursa, milletvekillerinden tutun da sade üyeye kadar herkes ‘benim başarım, partime bu zaferi ben kazandırdım’ diye bağırır durur. Ancak aynı A partisi, başarısız olursa, milletvekillerinden tutun da sade üyeye kadar herkes ‘ben demiştim kaybedeceğimizi, bu başarısızlığın tek sorumlusu il başkanıdır’ diyerek basar yaygarayı.
*
Yukarıda anlattığım durum, şu anda AK Parti’nin içinde bulunduğu ruh halini tanımlıyor…
*
Evet, AK Parti Eskişehir’de başarısız oldu. Evet, merkezdeki üç belediyeyi yine kazanamadı. Evet, dış ilçelerde elinde olan bazı belediyeleri rakiplerine kaptırdı. Evet, Büyükşehir Belediye Meclisindeki çoğunluğunu yitirdi. Ancak tüm bu başarısızlığın tek müsebbibi, il başkanı olabilir mi?
*
Ben size AK Parti’deki başarısızlığın nedenlerini maddeler halinde sıralayayım…
Yurttaşlarımızın üzerine karabasan gibi çöken ekonomik kriz. AK Parti Milletvekilleri arasın
daki kavga. AK Parti Belediye Başkan Adaylarının, birbirlerine karşı yaptıkları anti propaganda. AK Parti ilçe teşkilatları arasında yaşanan ve yıkıcı boyuta ulaşan rekabet. AK Parti’nin merkez iki ilçe başkanının belediye başkanı aday adayı olmak üzere istifası ile teşkilatların dağılma boyutuna ulaşması. AK Parti’nin kalbinde olup, CHP ile iş tutan muhbirler. Valilikte, Kaymakamlıklarda, il müdürlüklerinde yapılan adamcılık, kayırmacılık, asılsız suçlamalar, sürgünler vesaire. Eskişehir’de kurulması planlanan kömürlü termik santral meselesi. Eskişehirlinin, AK Parti’ye karşı güven problemi yaşaması. Yılmaz Büyükerşen faktörü!
*
Şimdi, tüm bu maddeler ayan beyan ortada olacak. Ancak söz konusu başarısızlığın tek sorumlusu, AK Parti İl Başkanı Zihni Çalışkan ilan edilecek öyle mi? Haydi, gidin işinize kardeşim!
*
Tabii ki il başkanının da hatası, kusuru olacaktır. Bu çok doğaldır. Zihni Çalışkan’ın da, alınan seçim sonuçlarında sorumluluğu vardır. Ancak ‘günah keçisi’ ilan edilecek kadar değil. Hatta şunu iddiayla söyleyebilirim ki: Zihni Çalışkan, partisinin içinde bulunduğu ‘berbat’ koşullara rağmen, kırmadan-dökmeden, ‘kendi adına başarılı sayılabilecek’ bir süreç yönetmiştir.
*
Şimdi, tartışılan konu şu: Efendim, Zihni Çalışkan partiyi perişan etti, yeni bir il başkanına ihtiyaç var! Bu doğru değil. Doğrusu şu: Birilerinin, yeni bir koltuğa ihtiyacı var!
*
Bakın… Derdim, Zihni Çalışkan’ın başarılı olduğunu ispat etmek filan değil, buna emin olabilirsiniz. Zira AK Parti’nin başarısızlığında Zihni Çalışkan’ın da payı olduğunu ifade etmiştim. Benim derdim, hakkaniyetli bir değerlendirme yapmak; Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek. Buna göre, AK Parti’nin başarısızlığındaki en az pay sahibi, İl Başkanı Zihni Çalışkan’dır. Nokta.
O anaokulunda, yanlıştan dönüldü
Önceki gün, ‘anaokulunda skandal’ başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Yazıda, İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı Vali Mehmet Kılıçlar Anaokulunda gerçekleşmek üzere olan kabul edilemez bir olaydan söz etmiştim. Olayın özeti şöyle… Vali Mehmet Kılıçlar Anaokulu yönetimi, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na ilişkin gerçekleştirilen kutlamaları işkence olarak görüyor ve sözde işkencenin bu yıl yapıl
mayacağını, o nedenle bir su parkında paralı etkinlik organize edileceğini duyuruyor. Veliler ise okul yönetiminin bu davranışı karşısında tepki gösteriyor…
*
Bu yazı üzerine arayan, ancak isminin verilmesini istemeyen üst düzey yetkililerden biri, anaokulu yönetiminin uyarıldığını ifade etti. Ayrıca paralı etkinliğin iptal edildiğini söyledi. Dahası, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramına ilişkin, anaokulunda bir program gerçekleştirileceğini belirtti. E, tabi doğru olan da bu. Bu noktada, yanlıştan dönülmesini sağlayan duyarlı eğitimcilerimize ve velilere teşekkür ediyorum.
Yılmaz Büyükerşen’in büyüklüğü
Yıllardır aynı şeyi söyler dururum… AK Parti’nin Eskişehir’de 15-0 yapabilmesi, Yılmaz Büyükerşen’in aday olmaması koşuluyla gerçekleşebilir. Son yerel seçim sürecinde, adaylar belli olmadan önce de sık sık aynı ifadeyi kullanmıştım ve demiştim ki: Yılmaz Büyükerşen aday olmazsa eğer, CHP Eskişehir’i unutsun; tek bir belediye alabilmesi dahi mucize olur!
*
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’tan, bu ifadelerimi destekler nitelikte bir açıklama geldi. Kurt, Yılmaz Büyükerşen’in politikaları sayesinde Eskişehir’in merkezinin ve köylerinin kazanıldığını; Aydın, İzmir, Ankara, İstanbul, Adana, Antalya, Mersin adaylarının da Büyükerşen’in projelerini örnek alarak sundukları vaatler sayesinde seçim aldıklarını; kırsalda yaşayan vatandaşlarımızın CHP’nin ekonomi politikalarına Büyükerşen sayesinde farklı bir gözle bakmaya başladıklarını vurguladı.
*
Şimdi, Kazım Kurt’un, Eskişehir’deki CHP’li tüm belediye başkanlarının seçim kazanmasını sağlayan Yılmaz Büyükerşen hakkındaki görüşlerini okuyalım…
*
KÖYLÜNÜN YARASINA PARMAK BASTI
“Yılmaz Hoca, büyüklüğünü bir kez daha gösterdi. Kırsal kalkınmanın altını çizdi, böylelikle bu seçimde bütün büyükşehir adayları kırsal kalkınmayla ilgili proje açıkladı. Niye? Çünkü Yılmaz
Hoca bir şey yakaladı. Şimdi biz, eskiden, sadece merkezde birinci oluyorduk, kırsalda kaybediyorduk. Şimdi kırsalda da birinciyiz. Niye? Çünkü köylünün yarasına parmak bastı.
EKONOMİ POLİTİKALARI DİKKAT ÇEKTİ
Hoca, bu iktidarın 17 yıldır yapmadığı işleri yaptı. Eskişehir’in, Ankara’dan daha yakın olduğunu gösterdi, ilçelere. Yani köylerle ilgilenecek bakanlıklar var, devlet yetkiyi almış ama köylünün sorunu çözülmemiş. Ama Yılmaz Hoca, köylünün sorununu çözdü. O zaman ilçelerimizde, köylerimizde yaşayan vatandaşlarımız dedi ki: Biz 17 yıldır bunlara oy veriyoruz, hiçbir işimiz görülmedi. Ama Yılmaz Hoca yaptı. Durum böyle olunca, hem bize oy verdiler, hem de CHP’nin ekonomi politikalarına farklı bir gözle bakmaya başladılar.
POPÜLİZM YAPMADI
Hoca’nın söylemi duyulunca; Aydın, Manisa, Muğla, İzmir, İstanbul’daki adaylar da, Hoca’dan örnek alarak kırsal kalkınma projeleri hazırladılar. İşte, Yılmaz Büyükerşen’in büyüklüğünü bir kez daha gördük. Yani popülizmle, klasik al-ver delege hesabıyla uğraşmadı. Türkiye’ye, ‘kırsal kalkınma planı böyle yapılır’ dedi.
GENEL MERKEZ DİKKATE ALMALI
Şimdi iddiayla söylüyorum; Adalet ve Kalkınma Partili Tarım Bakanı, bunun alternatifini arayacaktır ve bir yarış başlayacaktır. Köylümüz için hayırlı olmuştur. Yılmaz Hoca, CHP’nin kırsala ulaşması için de doğru bir hedef koymuştur. Yani, Yılmaz Hoca’nın kırsalla ilgili bakış açısının, CHP Genel Merkezi tarafından da dikkate alınması gerektiğini söylemek isterim.”
Kesikbaş’ın kooperatifçiliğe bakışı
Geçmişte, ülkemizin gözdelerinden olan kooperatifler, zamanla ve bilinçli bir biçimde zayıflatıldı; kooperatifçiliğin yanlış, kooperatifçilerin ise yaramaz insanlar olduğu algısı yaratıldı. Bunun temel nedeni şuydu: Üretmeyen bir Türkiye yaratmak!
*
Bugün durum ne? Ülkemiz, ekonomik anlamda ciddi bir çıkmaz içerisinde. Zaten yetersiz olan üretimimiz, daha da azaldı. Bu noktada kooperatifçilik, tekrar gündeme geldi. Hatta Eskişehir özelinde, Yılmaz Büyükerşen’in çok ciddi kooperatifçilik çalışmaları olduğunu duyuyoruz.
*
Peki, Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş, kooperatiflere nasıl bakıyor? Okuyalım…
İDEOLOJİK ANLAŞILIYORDU
“Kooperatifçilik deyince, Eskiden çok ideolojik anlaşılıyordu. Yani Kooperatifçi olan, ‘çok aşırı bir siyasi görüştedir’ şeklinde ifade ediliyordu. Yani kooperatifçi olduğunuz zaman, direkt damgayı yiyordunuz.
TÜRKİYE’NİN İHTİYACI VAR
Şimdi dünya, birbirine daha entegre… İster buna kooperatif deyin, ister ortak platform deyin, ister ortak satın alma, ortak tanıtım deyin… Çünkü artık, teknolojinin gelişmesiyle birlikte, bazı şeyleri ortak yapabilme kültürüne sahip olmamız gerekiyor. Bizim bence en eksik olduğumuz noktalardan birisi ortak iş yapabilme kültürü. Kooperatifçilik, aslında ortak iş yapabilme kültürünün bir anlamda ticarileştirilmiş kısmı oluyor. Türkiye’nin fazlasıyla da buna ihtiyacı var.”