3 Aralık ‘Dünya Engelliler Günü’ aynı gün tüm dünyada kutlandı. Eskişehir’de de çeşitli kutlamalar yapıldı.
Her yıl 3 Aralık’ta gündeme gelirler. 4 Aralık’ta ise unutulurlar. Bazı kurum ve kuruluşlar ise bu günde ‘yapmış olmak için’ etkinlikler yaparak sözde engellilere değer verdiklerini! Gösterirler.
Bu kuruluşlara gidin bakın, işletmelerinde veya fabrikalarında belki de bir kişi bile engelli istihdam etmediklerini görürsünüz.
Oysaki yasa, “50 veya daha fazla işçi çalıştırdıkları özel sektör işyerlerinde yüzde üç özürlü, kamu işyerlerinde ise yüzde dört özürlü ve yüzde iki eski hükümlü işçiyi meslek, beden ve ruhi durumlarına uygun işlerde çalıştırmakla yükümlüdürler” diyor.
Aynı il sınırları içinde birden fazla işyeri bulunan işverenin bu kapsamda çalıştırmakla yükümlü olduğu işçi sayısı, toplam işçi sayısına göre hesaplanır.
“3 Aralık Dünya Engelliler Günü” nedeniyle ESGİAD Başkanı Serkan Zengin, “Göremeyen-Gören Kardeşliği Projesi”nin ikinci yılı nedeniyle düzenlenen ve görme engellilerin, manevi kardeşleriyle kahvaltıda buluşmuş.
Duygulu anların yaşandığı kahvaltıda Serkan Zengin, iş dünyasına, "Sadece ticari alanlarda değil, sosyal ve kültürel alanlarda da taşın altına elimizi koymaya hazırız" çağrısında bulundu ve iş adamlarına şu çağrıda bulundu:
"Engellilerin istihdamı arttırılmalı. Engelli vatandaşlarımızın en büyük sorunu toplum içindeki diğer kişilerle aynı hayat şartlarında yaşamamalarıdır. İş bulma konusu ise en ciddi problemleridir. İş dünyasının bu konuda üzerine düşeni yapması gerekir. Bu kent bizim kentimizdir. ESGİAD sadece ticari alanlarda değil, sosyal ve kültürel alanlarda da bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da elini taşın altına koymaya hazırdır.”
Serkan Zengin,”ESGİAD olarak taşın altına elimizi koymaya hazırız” sözü çok anlamlı. Eskişehir’de ESGİAD’tan başka SİAD’larda var. ESİAD, ESİMDER, MÜSİAD, TÜMSİAD gibi SİAD’ların başkanları da taşın altına ellerini koymalı.
10 kişi istihdam edende, 100 kişi ve daha fazla sayıda işçi istihdam eden SİAD’lara üye işletmeler, çalıştırdığı personel sayısına göre yasanın öngördüğü sayıda engelli istihdam etseler, Eskişehir’de çalışmak için iş arayan engelli sayısı ciddi oranda azalır.
Aynı apartmanda oturuyoruz. Komşumun 21 yaşında zihinsel engelli oğlu var. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı 8 yıllık Av. Lütfi Ergökmen Özel Eğitim Mesleki Eğitim Merkezini (Okulu) bitirdi. Bu Eğitim Merkezinde kendi ayakları üzerinde durmayı öğrendi. Babası okulu bitiren zihinsel engelli oğluna iş arıyor. Çalmadık kapı bırakmadı. Ama işletmeler bu çocuğa sahip çıkmıyor.
Ondan sonra da “bu çocuklar mutlaka topluma kazandırılmalı. Toplum içerisinde yaşamayı öğrenmeliler” diye nutuk atıyoruz.
İşverenler bu engelli çocuklara sahip çıkmaz ise, bu söylenenler-konuşulanlar hep bugün olduğu gibi yarında, öbür günde lafta kalacak.
FİZYOMER SAHİP ÇIKMIŞ
Tam yazıma noktayı koymak üzere iken bir internet gazetesinde yayımlanan haber dikkatimi çekti. İşverenlerin engelli çocuklara sahip çıkmadıklarını eleştirdiğim yazımda, diğer işverenlere örnek olması gereken bu güzel haberden de bahsetmemek doğru olmazdı.
Fizyomer Terapia, İŞKUR ve engelli derneklerinin katkılarıyla Fizyomer Butterfly Cafe’de 7 Ağustos 14 Ekim tarihleri arasında aşçı yardımcılığı kursu düzenlenmiş.
Fizyomer’in İŞKUR ile ortak yürütmüş olduğu çalışma ile 9 engelli bireye aşçı yardımcılığı kursu verilmiş. 2, 5 ay süren bu kursu zihinsel engelliler başarı ile tamamlamış. Yapılan sertifika töreninde Fizyomer Terapia Tıbbi Direktörü Uzm Dr. Türkan Tünerir kursa katılan 3 zihinsel engelliyi kendi işletmesinde istihdam edeceğinin müjdesini vermiş.
Umarım Fizyomer Terapia Tıbbi Direktörü Uzm Dr. Türkan Tünerir’in bu gençleri sahiplenmesi, onlara iş imkanı sağlaması diğer işletme sahiplerine de örnek olur.
Engelli istihdamı konusunda üzerlerine düşeni yapmaya çalışan ESGİAD Başkanı Serkan Zengin ile Fizyomer Terapia Tıbbi Direktörü Uzm Dr. Türkan Tünerir’i kutluyorum.
Diğer işletmelerde kendi bünyelerinde ihtiyaç duydukları bölümler için İŞKUR ile birlikte kurs açarak, kursu tamamlayan engellileri istihdam ederek, engelli işiz sayısının azalmasında küçükte olsa katkı sunabilirler.
*-******
ŞEYTAN VE ZAMPARA
Fazlası ile zampara olan bir adam tövbekâr olmak istemiş.
Ne yapayım ne edeyim derken '40 gün 40 gece bir mağaraya kapanıp dua etmesi' söylenmiş.
Adam mağaraya kapanmış.
1 gün 2 gün 3, 4, 5 derken 39 gün olmuş.
39'uncu gün dışarıda bir yağmur bir yağmur, ortalığı sel götürüyor.
Bir bakmış ki mağaranın kapısında yağmur iliklerine kadar islemiş bir bayan...
Güzel mi güzel...
Bayan hemen içeriye girmiş.
Adam, bayanın üstünü kurutmak için ateş yakmış.
Fakat bayana hiç yaklaşmamış.
Bayan üzerindekileri kurutmak için çıkartınca, kendisinin korktuğunu söylemiş ve adamın kendisine sarılmasını istemiş.
Adam sarılırken tövbesini bozmak istemiyormuş, fakat bayan cilvelenince 'tövbe' diye şey kalmamış ve iş bitmiş!..
Sevişmenin ardından kadın kahkahalar ile gülmeye başlayınca merakla sormuş:
- Neden gülüyorsun yahu?
Kadın:
- Ben şeytanım... Senin tövbeni bozmak için geldim ve başardım!
Bu sefer adam kahkahalarla gülmeye başlamış, kadın-şeytan sormuş:
- Niye gülüyorsun?
Adam: Bu dünyada becermediğim bi şeytan kalmıştı.
Onu da becerdim ya; boş ver gerisini!