Mimarlık ve Ekoloji dersinde bir öğrencim -George Carlin’e ait- aşağıdaki dizeleri paylaştı. Ben okurken çok etkilendim, sizinle de paylaşmak ve bu haftaki yazımı biraz sizin hislerinize yönelik yorumsuz olarak hazırlamak istedim.
“Daha yüksek binalarımız, ama daha kısa sabrımız; daha geniş oto yollarımız, ama daha dar bakış açılarımız var.Daha çok harcıyoruz, ama daha az şeye sahibiz; daha fazla satın alıyoruz, ama daha az hoşnut kalıyoruz. Daha büyük evlerimiz, ama daha küçük ailelerimiz; daha çok ev gereçleri, ama daha az zamanımız var. Daha çok eğitimimiz, ama daha az sağduyumuz; daha fazla bilgimiz, ama daha az bilgeliğimiz var. Daha çok uzmanımız, ama yine de daha çok sorunumuz; daha çok ilacımız, ama daha az sağlığımız var.
Çok fazla alkol ve sigara tüketiyoruz, çok savurganca para harcıyor; çok az gülüyoruz, çok hızlı araba kullanıyor, çok çabuk kızıyor; çok geç saatlere kadar oturuyor, çok yorgun kalkıyor; çok az okuyor, çok fazla TV izliyoruz ve çok ender şükrediyoruz. Mal varlıklarımızı çoğalttık, ama değerlerimizi azalttık.
Çok konuşuyoruz, çok az seviyoruz ve çok sık nefret ediyoruz. Geçimimizi sağlamayı öğrendik, ama yaşam kurmayı öğrenemedik.
Yaşamımıza yıllar kattık, ama yıllara yaşam katamadık.
Dış Uzayı fethettik, ama iç dünyamızı edemedik.
Daha büyük işler yaptık, ama daha iyi işler yapamadık. Havayı temizledik, ama ruhumuzu kirlettik.
Atoma hükmettik, ama önyargılarımıza edemedik”.
...........................
Peki kimdir George Carlin... Carlin 2008 yılında 71 yaşında hayatını kaybetmiş, Grammy ödülü kazanmış, ABD'li komedyen, oyuncu ve yazar. Aslında hayatın içinden, hayata dair öyküleri kara mizah olarak işleyen Carlin, saygısızca diye nitelendirilen tutumu, sivri dilliği ve yaşamın içindeki tabu alanlara ilişkin fikirleriyle tanınır. Hatta öyle ki, bu yönüyle Carlin'in bazı oyunlarının televizyonlarda gösterimi yasaklanmıştır. 11 Eylül saldırılarından ve karısının ölümünden sonra yazmıştı, yukarıda okuduğunuz metni....
..............................
Sık sık kaleme alıyorum, söylüyorum... Hepimiz yaşam hedefimizi şaşırdık, ülkeler de kalkınma hedeflerini şaşırdı, diye... Bireyler olarak hepimiz imkanlarımız artıkça, daha büyük evler, daha güzel otomobiller, daha güzel kıyafetlerin telaşındayız... Hiçbirimizin mutluluğun daha büyük evlerle, daha güzel otomobillerle, daha güzel kıyafetlerle gelmediğinizin farkında değiliz. Tıpkı kalkınmayı, ekonomik büyümeyle karıştıran toplumlar gibi... Parayla sağlanan daha iyi bir yaşam kalitesi şüphesiz mutluluk için önemli araçlardan birisi... Ama tek başına bu değil tabii ki...Bu ekonomik düzelmeyi ne ile, ne bedelle, nelerden fedakarlık ederek sağladığınız da önemli... Üstelik bu bedelin bozulan çevre ve yaşam alanlarımız olduğu düşünülürse... Medeniyetten uzak sakin, deniz kenarı bir yer hayal edin şimdi.. Sevdiklerinizle birliktesiniz, deniz kenarında, yüzünüzü yalayarak geçen ılık bir rüzgara karşı.... Bakın gördünüz mü, mutluluk sadece teknoloji, sadece para, sadece kalkınmayla olmuyor.
.....ve Carlin’in yazısı şöyle bitiyor....
“Zaman artık, hızlı hazırlanan ve yavaş sindirilen yiyeceklerin, büyük adamlar ve küçük karakterlerin, yüksek kârlar ve sığ ilişkilerin zamanıdır. Günümüz artık, iki maaşın girdiği ama boşanmaların daha çok olduğu, daha süslü evler ama dağılmış yuvaların olduğu günlerdir. Bugünler, hızlı seyahatler, kullanılıp atılan çocuk bezleri, yok edilen ahlakî değerler, bir gecelik ilişkiler, obez bedenler ve neşelendirmekten sakinleştirmeye hatta öldürmeye kadar her şeyi yapabilen hapların olduğu günlerdir. Vitrinlerde her şeyin sergilendiği ama depolarda hiçbir şeyin olmadığı bir zamandayız."
….hayatımızı şöyle bir gözünüzün önünden geçirin… Bu sözlerin üzerine bir yorum eklemeye, süslemeye gerek var mı? Hepimizin kendi muhakeme yeteneği zaten anlatmıyor mu, hedeflerimizin mutluluğumuz için yetersizliğini?