Yılmaz Hocanın gördüğü tehlike!

Seçimler bitti, anket ve öngörülerin aksine bir sonuç çıktı ve Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir kez daha zaferini ilan etti.
Millet İttifakı cephesinde, seçim yenilgisi ve bunun yarattığı travma insanları umutsuzluğa itti, siyasete olan inancını ve ilgisini kopardı.
Seçim yenilgisini üstlenmeyen başta CHP olmak üzere muhalefetin bir özeleştiri yapamaması, üstüne üstük muhlif kesimi toparlayacak bir yaklaşımda bulunamaması, insanları siyasetten soğuttu.
Seçimden sonra ortaya saçılan iddialar, verilen sözler, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun sanki koltuğu bırakmak istemediği görüntüsü, kongrede rakip çıkacak başta Ekrem İmamoğlu olmak üzere rakiplerin "karanlıkta göz kırpması" yani ne yapacağını tam olarak açıklamaması, bırakın CHP'lileri Cumhur İttifakı bileşeni partilere mesafeli duran herkesi en hafif tabirle çileden çıkardı.
TÜİK'in baskıladığı enflasyona göre ücretleri belirlendiğinden gerçek enflasyon altında her geçen gün yoksullaşan sabit gelirli çalışan ve emekli ile asgari ücretliler, zam sağanağına sesini çıkaracak, itiraz edecek, insanları buna karşı birleştirecek bir muhalefet arar hale geldi.
Ama ortada muhalefet yok.
Yerel seçimlere 7-8 ay kala CHP, değişim mi, dönüşüm mü, mevcut yapı mı, yoksa “şu genel başkan olsun ama cumhurbaşkanı adayı bu olsun” tartışmalarıyla vakit kaybediyor...
Biri çıkıp "Ben CHP'ye kötülük yapmak istiyorum ama ne yapacağımı bilemiyorum" diye sorsa...
Şu durumdan fazlasını yapmasına gerek yok.
Kendini muhalif gören her yurttaş CHP'nin içine düştüğü bu duruma çok üzülüyor, ancak elden bir şey gelmiyor.
Tüm bu olup biten karşısında basına kapalı belediye başkanları toplantısı düzenleyen Kılıçdaroğlu, kendince bazı doğruları ve gerekçeleri açıkladı ve Ekrem İmamoğlu'nun eleştrilerini dinledi.
“Bir sonuç elde edildi mi?” diye soracak olursanız, tabii ki hayır.
Ancak sızan bilgilere göre toplantıya Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'in konuşması damgasını vurdu.
Birleştirici ve kucaklayıcı bir yaklaşımla tartışmalara bir son verilmesi gerektiğini ifade eden Büyükerşen, gördüğü tehlikeye tüm başkanların dikkatini çekti.
Büyükerşen toplantıda, şunları söyledi:
"Çok yakın bir tarihte yerel seçimlerden önce birlik ve beraberlik içinde olmamız lazım. İsteğimiz dışında meydana gelen ayrıklara karşı bölünmeleri önlenmesi amacıyla kaşıt grupların ortak listelerle gerek mahalli adaylarının seçiminde gerek kongre ve kurultayda ortak liste ile gidilmesinin şart olduğuna inanıyorum.
Değişim konusu zaten ihtilafın ana nedeni. Değişim mi yenilenme mi dönüşüm mü? Bilmediğimiz çok şey var, iletişim kopukluğu var. Sadece medyada karşılıklı görüşmelere gitmek doğru değil."
Toplantı çıkışında gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Büyükerşen, gördüğü tehlikeyi bakın nasıl açıklıyor:
"Özeleştiriler yapıldı. Hatalar, kusurlar nelerdi, ne yaptık? Bir daha tekrarlamamak için ne yapmamız lazım? Benim ne söylediğimi merak ediyorsanız, ben Türkiye’nin üzerinde 100. yılından sonra oynanan oyunların Türkiye’nin lehine olmadığından bahsederek; 'bir belediye başkanı olarak değil, bir hoca olarak hitap ediyorum' dedim. Birlik ve beraberlik halindeyiz. İç ve dışta birtakım merkezler, CHP’yi parçalamak istiyorlar. CHP’nin bölünmesi, parçalanması demek, Türkiye 100. yılından sonraki ikinci yüz yılda yavaş yavaş zayıflayan bir devlet olmasına sebep olabilir. Her şeye yazık olur. Laikliğe, demokrasi isteğine karşılık çok kayıplar olur. Hukuksuzluk olur."
Daha ne desin…
Büyükerşen’in dikkati çektiği bu tehlikeyi yabana atanlar, siyaseten bunun bedelini ağır ödeyecekler.
Buna namzet adaylar da çok gibi görünüyor…
Kalın sağlıcakla.