Maalesef Ağustos ayıyla birlikte 200 gram ekmeği 7 liradan almaya başladık. Ancak bu zam kararının daha mürekkebi kurumadan geçerliliğini kaybetti. Fırıncılar şimdiden “Ekmek 10 lira olsan” demeye başladılar.
Maalesef Ağustos ayıyla birlikte 200 gram ekmeği 7 liradan almaya başladık. Ancak bu zam kararının daha mürekkebi kurumadan geçerliliğini kaybetti. Fırıncılar şimdiden “Ekmek 10 lira olsan” demeye başladılar.
Bazıları “Yüce hükûmetimiz onlara destek vermesine karşın fırsatçı fırıncılar zam istiyor” diyebilir. Saygı duyarım. Ancak Almanya’nın bizi kıskandığı ne kadar ciddiyse, bu lafları da o kadar ciddiye alıyorum.
Türkiye’de iki canavar var; biri palavra canavarı, öbürü de enflasyon canavarı. Mesela “2023’te Türkiye şahlanacakmış” demek palavra canavarı kapsamına giriyor. Ancak enflasyon canavarı daha hızlı çalışıyor. Dolayısıyla daha dün gelen zamlar, bugün işlevini yitiriyor. Yarın yeni zamlar yapmak gerekiyor.
Şimdi önümüzde bir sorun daha var. O da Rusya’nın Ukrayna’dan gelecek hububatı engelleyecek olması. Bu durumda Türkiye elbette aç kalmayacaktır. Daha uzaktan, Çin veya Amerika’dan buğday alıp karnımızı doyuracağız. Ancak bu buğdaylar doğal olarak daha pahalıya gelecektir.
Özetlemek gerekirse, önümüzdeki bir iki ay içerisinde ekmeğe yeni bir zam gelmesi kaçınılmaz gözüküyor.
Asgari ücret eridi
Türk-İş, temmuz ayında açlık sınırının 11 bin 658 liraya yükseldiğini duyurdu. 11 bin 402 liraya çıkan asgari ücret, açlık sınırının altında kalmış oldu.
Zaman zaman hükûmet yetkilileri, “Çalışanları enflasyona ezdirmeyeceğiz” diyerek maaş zamları yapıyor. Ancak Merkez Bankası’nın bastığı gıcır gıcır paralara güvenerek maaş zammı yapmak, enflasyonun daha da artmasına neden oluyor.
Yeni asgari ücret açıklandıktan sonra işçiler ilk maaşlarını aldılar. Aldıkları maaş, 1 ay öncesine göre yüzde 10 civarında alım gücünden yitirdi. Çünkü aylık enflasyon yüzde 10’lara dayandı.
Hükûmet, “Çalışanları enflasyona ezdirmeyeceğiz” dememeli. “Enflasyonu ezeceğiz” demeli.