Yavuz Bingöl’ü nasıl bilirdiniz!

Şinasi Kula yazdı

17 Mayıs 2016 09:00
A
a
Sütiş Eskişehir
Rahmetliyi nasıl bilirdiniz?
İyi bilirdik.
Gömün o zaman…
Gibi bir başlık oldu köşe yazımda ama olsun!
Uysa da, uymasa da siz saygın okurlar anladınız nereye varacağımı…
Popüler kültüre savaş açmış, ideolojik anlamda köşeleri çok sivri, dimdik biri olduğum için onların ürünlerini konuşarak vakit harcamam. Lakin söz konusu kişi ve onu konuşanlar tanıdığım insanlar olunca müdahil olmak kaçınılmaz oluyor. Kahramanımız (!) Yavuz Bingöl (şimdilerde Havuz Bingöl diye hitap sosyal paylaşım sitelerinden onu konu edenler)…
Eskişehir siyasi ortamında tanın bir isim olan İbrahim Arslan, bir fotoğraf paylaşmış sayfasında. Fotoğrafın altına da şu yorumu paylaşmış; Yavuz Bingöl Yeni Şafak gazetesinde yer alan söyleşisinde ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan'a vefa borcum var. Son nefesime kadar yanındayım’ demiş. Aşağıdaki fotoğraf 1995 yılına ait. CHP Merkez İlçe Örgütü olarak düzenlediğimiz bir etkinliğe Yavuz Bingöl'ü getirmiştik. O zaman Yavuz Bingöl'ü kimse çok fazla tanımıyordu. Eskişehir' e ilk defa biz getirmiştik. Zaman içinde dostluğumuz gelişmişti, izleyen yıllarda Yavuz Bingöl ünlü oldu. Onu büyüten sol gelenek ve türkü sevdalılarıdır. Yavuz Bingöl son nefesine kadar vefa duyacaksa, bu kesimlere vefa duymalıdır. Ahmet Kaya Yorgun Demokrat türküsünde ne güzel söylemişti: Bu yolda dönenler oldu, mum gibi sönenler oldu!
Onlarca yorumun hepsi Yavuz’a sitem ve hakaretle dolu tabii…
Bazıları da onu konsere getirdikleri o geceden örnekler vererek “zaten ileride ne olacağı o günlerden belliydi” gibilerinden eleştirilerde bulunmuş. Onur Öztürk de şöyle bir anımsatma yapıyor; ‘Kuliste bizden istedikleri malzemelerden kaynaklı en son kendini kilitlemişti kulise…’
Ben de şu eleştiride bulundum.
Değerli kardeşim; kimlere sahip çıkıp pişmanlık duyduğunuz kadar, sahip çıkmadıklarınız için de özeleştiri yapsanız ve artık birlik beraberlik adına gereğini yapsanız. Sevgili İbrahim Arslan kardeşim küser mi bu eleştirime?
Küsmediği gibi olgunlukla haklılığımı teyit ediyor ve “Üzerime düşen ne varsa yapmaya hazırım” diyor sağ olsun.
Yakın çevrem ve dostlarım bizim onunla (Yavuz ile) bire bir yaşadıklarımızı iyi bilirler. Hatta bir köşe yazımda da üstü kapalı da olsa bu yaşananlardan bir bölümünü paylaşmıştım. Bir kez daha anımsatmam sizleri sıkmaz dilerim!
Yıl 2003 olsa gerek. Yavuz, Nisan Yağmuru adlı albümünün promosyon çalışmalarını sürdürüyor. O albümde benim de “Annem” adlı eserimi izin alıp yorumlamıştı. İşte bu süreçte Show TV’de Okan Karacan-Tuba Ünsal’ın birlikte sunduğu bir öğle kuşağı programında Yavuz konuk oldu. Sıra benim bestelediğim şarkıya geldiğinde sunucu kızımız iki gözü iki çeşme ağlamaya başladı. Eserin yorumlanmasını bitince Yavuz’a sordu; anneniz için mi bestelediniz bu şarkıyı?
Yavuz yakın çevresinin iyi bildiği bir burun çekme refleksi sonrasında yanıtladı pişkince; bütün anneler için…
Eşim de iş yerindeki arkadaşları ile programı seyredenlerden! Donup kalıyor ve arkadaşları ‘hani bu beste eşinindi’ gibilerden bakışları ile sorguluyor yârimi. Program sonrası telefonu anında açıp Yavuz’la başlıyor tartışmaya. Bir o Yavuz’a bir Yavuz ona tabii kavga ayyuka çıkıyor. ‘Milyonlarca insanın gözünün içine bakarak Şinasi’nin bestesini kendi bestenmiş gibi lanse ettin, hırsızdan farkın ne deyince’ kahramanımız ona “s..tir git” diyerek telefonu yüzüne kapatıyor. Durumu öğrendiğimde önce yârime inanılmaz bir tepki koydum “Beni korumak sana mı düştü?” diyerek ama yıllar sonra yoldaşlığın gereğini yaptığı için saygı duyduğumu hep söylerim…
Yavuz’a hiddetle telefon açtım, meşgule aldı. Açtım, meşgule aldı, bu defalarca sürdü. Mesaj atmak zorunda kaldım hemen ve şöyle yazdım; ‘Benim telefonumu s….e, s….e açacaksın Yavuz!’
Açtı sonunda ve ardı ardına sıraladım sözlerimi; “Yârime söylediğin her kötü sözü hayatındaki en değerli kadın için kat be kat sana iade ediyorum Yavuz…” Sözümün bitirmeden “Abi, dünya üzerime geliyor Allah’ını seversen sen bunu yapma bana. Ben yengeye şimdi telefon açıp özrümü dileyip sana döneceğim” dedi. Dediği gibi de yaptı ama hiçbir şey artık eskisi gibi olmadı. Cam kırıkları gibiydi artık bizim için…
 
Şimdi gelelim realiteye! Yavuz ve Yavuz gibileri başta DSP, ÖDP, CHP, İP olmak üzere nice parti ve STK (ADD ve belediyeler dahil olmak üzere) konserden konsere baş tacı edip yıldızlaştırdı mı? ‘Hayır’ diyeniniz var mı? Yok, öyleyse devam edeyim yazıma…
Peki, şu an gözünüzden-gönlünüzden düştüğünü haykırdığınız böylesi kişileri baş tacı yaptığınızdan ötürü, kaç yürekli kişi ya da hangi kurum kuruluş özeleştiri yapar? Popüler kültürü iliklerine kadar kanıksamış bir toplumun parçası olmadığını hangi ilerici-demokrat-devrimci kardeşimiz haykırabilir? Biz şöhrete tapınmaya meyilli toplumuz kardeşler. Hiç kimse kendi yaptıklarını unutup gazel okumaya kalkmasın bana. Biz ünlü, güçlü, nüfuzlu insanlardan tırsarız! Hani bir zamanlar şişman ve bodur bir adam ne demişti; “Ben zengini severim!” Aynen öyle işte…
Bakın konu ile ilgisi nedir demezseniz bir isim daha sunayım size. Adı Tolga Çandar, bu milletin meclisinde dört yıl da milletvekilliği yapmış ve Ege Türküleri söyleyerek ünlenmiş biri. Her ne kadar meddahlığı da eklese de türkülerle ünlendi zamanında. Mecliste bir CHP milletvekili olarak hangi demokratik eylemde, afette, emek kavgasında halkın yanındaydı bu arkadaşımız? Bana bir tek anısını anlatabilecek kim var? On dönüm bostan, yan gel Osman misali dört yıl TC tarihinin en hareketli yıllarında yan gelip yattı mı? Peki, onu kahraman edenlerden neden ses seda çıkmaz? Suçlu sadece onlar mı? Onları kahraman edenler, hayran sayfaları oluşturanlar, albümlerini alıp konserlerine gidip ihya edenler masum mu şimdi?
Birini göklere çıkarırken onu tanıyamamak, tanımadan hak ettiği bir yaşamdan daha fazlasını hediye etmek ne denli dürüstlüktür?
Daha da acısını söyleyeyim mi size? Elimizin altındakilere de “bizim oğlan” muhabbetleri ile yaklaşıp onların gönlünü olsun almaktan kaçınmak niye peki? Bu kibir niye, bu çifte standartlı ucuz tercih niye peki?
Yavuz, Tayyip Erdoğan'ın bir dünya lideri olduğunu ve son nefesine kadar yanında olacağını söylemiş ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın desteğiyle Ahmet Yesevi'yi tanıtmak için uluslararası bir müzikal hazırladıkları müjdesini de vermiş! O ve onun gibiler sizlerin sayesinde varlar! Ruhi Su ve Mahzuni Şerif gibi ölüm şekli içimizi acıtanlar da sizin sayenizde kardeş! Zeytinyağı olamayız asla! Sadece gönül aynamızda insanca yüzleşelim, hepsi bu…
 
OZANCA
 
Âşık Veysel, Karacoğlan, Pir Sultan Abdal
Dadaloğlu, Yunus Emre, Nazım Hikmet Ran
Nice ozanlar yeşerttin ey güzel vatan
Türkü türkü Türkiye’mi anlatan
Toprağına sevdalandım ben…
 
Anadolu’m Anadolu’m sevgili yurdum
Sende doğdum, yaşadım, sana vuruldum
Gurbet gezdim, ayrı düştüm, kahır çektim
Cemre düştü yüreğime sevgiler ektim
Karış karış toprağına sevdalandım ben
Anadolu’m… Şinasi KULA
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi