Ankara’nın Elmadağ ilçesinde bulunan MKE roket ve patlayıcı fabrikasında patlama oldu. Patlama neticesinde – maalesef – 5 işçimiz hayatını kaybetti. Şimdi birileri çıkıp, “Ölümlü kazalar bu işin fıtratında var” diyerek kestirip atabilirler. Elbette zaman zaman kazalar yaşanması kaçınılmaz. Ancak bizde kazalar çok sık oluyor.
Ankara’nın Elmadağ ilçesinde bulunan MKE roket ve patlayıcı fabrikasında patlama oldu. Patlama neticesinde – maalesef – 5 işçimiz hayatını kaybetti.
Şimdi birileri çıkıp, “Ölümlü kazalar bu işin fıtratında var” diyerek kestirip atabilirler. Elbette zaman zaman kazalar yaşanması kaçınılmaz. Ancak bizde kazalar çok sık oluyor. Bunun sebebi de iş kanunlarının işçinin aleyhine değiştirilmesi.
Türkiye’de 1960’lı yıllarda iş güvenliği ile ilgili bir dizi kanun işçi lehine değiştirilmiş, böylece ülkemiz insan hayatının değersiz olduğu Ortadoğu ülkelerinden farklılaşmıştı. Geçen yarım yüzyılda iş güvenliği ile ilgili yasalar ilerleyeceğine, daha geriledi. Bu konuda AK Parti Hükûmeti öyle kötü bir sicile sahip ki, 12 Eylül Cunta iktidarı bile işçiye bu kadar kötülük etmemişti…
Şimdi konuyu biraz değiştirelim… Hemen yanı başımızda, Kütahya’nın Çavdarhisar İlçesinde Aizonai Antik kenti bulunuyor. Büyük oranda ayakta duran şehirde tarihin ilk borsa binasını da görebilirsiniz. Burada dikili bir taş var ve taşın üzerine – enflasyon olmasın diye – bazı malların fiyatları kazınmış. Ne kadar buğday karşılığında, ne kadar zeytinyağı takas edebileceğiniz gibi maddeleri taşa kazımışlar ki, tüccarlar vatandaşı kazıklayamasın.
O maddelerden birinde ise şöyle yazıyor: Orta karar bir eşek = Sağlıklı iki köle…
Zavallı kölelerin değerini görüyor musunuz?
Günümüzde kölelik yok belki ancak, köle gibi çalıştırılan işçiler var.
İşte Soma’da diri diri toprağa gömülenler, işte Çorlu tren kazasında ölenler, işte depremde toprağa karışan 50 bin 500 vatandaşımız ve işte MKE’deki patlamada ölenler. 2.000 yıllık Aizonai kültüründen pek farklı değiliz. Bizi yönetenler vatandaşına, orta karar bir eşekten daha fazla değer veriyorsa eğer, bu oy kullanma hakkımızın olmasındandır. Yoksa gözlerinde merkep kadar değerimiz olmadığı, her gün yaşanan iş kazalarından belli oluyor. Biz “Milleti yaşat ki devlet yaşasın” anlayışını terk etmişiz. Artık devir, “Vatandaşı sömür ki, saraylar ayakta dursun” devri…
Gelişmiş ülkelerde sıradan vatandaşlar tesadüfen ölüyor. Biz Türkler ise tesadüfen yaşıyoruz.
Ekmeğe zam geliyor
İç Anadolu Fırın İşletmecileri Sendikası Başkanı Musa Kazım Mülazımoğlu, Eskişehir’de ekmeğin en az 8 lira olması gerektiğini ve ticaret odasıyla konuyu görüşeceklerini ifade etti. Şimdi kimse “Fırsatçı fırıncılar” edebiyatı yapmasın. Maalesef 200 gram ekmeği 5 liraya yiyoruz ve bu fiyatlar da değişmek zorunda. Sadece İç Anadolu’da da değil. İstanbul’daki fırıncılar da zam istiyor ve ekmeğin 10 liradan satılmasını talep ediyor.
Tecrübelerimiz fırıncıların yüksek fiyat teklif edip, sonradan daha az fiyata razı olduklarını gösteriyor. Ancak bunun doğru olduğunu düşünsek bile Eskişehir’de ekmeği en iyi ihtimalle 7 liraya yiyeceğiz demektir. Allah fakirin, fukaranın yardımcısı olsun. Çünkü büyük bir zam fırtınasıyla karşı karşıyayız.
Eskişehir’e yakışmıyor
Eskişehir’de hafta sonunda gerçekleşen sağanak yağışlar, hayatı olumsuz etkiledi. Mevsimlerin değiştiğini ve sel felaketine neden olacak kadar şiddetli yağışların olduğunu görüyoruz. Bu duruma karşı önlem almamız gerekiyor. Özellikle Teksan Sanayi Sitesi gibi bölgelerde altyapının çok yetersiz olduğu ortada. Nitekim bu bölgede araçlar selden dolayı kıpırdayamadı. Acilen bölgenin alt yapı sorunları giderilmeli. Yoksa sellerin bastığı yollarda mahsur kalan araç görüntüleri, Eskişehir’e yakışmıyor.