Geçtiğimiz Cumartesi günü kaleme aldığım “Eskişehir’e yakışmayan tablo” başlıklı yazım üzerine, Eskişehir Valisi Özdemir Çakacak arayarak konuya ilişkin bilgi verdi.
*
Çakacak’ın bilgilendirmesine geçmeden önce, yazımın konusunu kısaca özetlemek istiyorum. Alpu’nun Başören Köyü, 2014 yılında yürürlüğe giren Büyükşehir Yasasıyla beraber Başören Mahallesi oldu. Köy, mahalle statüsü alınca, köye bağlı Sarıçiçek Mahallesi de, sokağa dönüştü. İşte 10 hanenin yaşadığı o sokakta, 50 yıldır elektrik yok. İnsanlar karanlıkta yaşamak zorunda bırakılmış. Sadece iki saat çalıştırılabilen küçük bir jeneratör verilmiş; insanlar o jeneratörle yalnızca telefonlarını şarj edebiliyorlarmış.
*
Vali Özdemir Çakacak, yukarıda okuduğunuz husustan haberi olur olmaz harekete geçmiş; Alpu Kaymakamına, Çevre ve Şehircilik İl Müdürüne ve Milli Emlak’a talimat vererek inceleme yapmalarını istemiş. * Çakacak, incelemelerle birlikte ortaya çıkan tabloyu, şöyle aktardı:
KÖYE BAĞLI YERLEŞİM YERİ DEĞİL
“Söz konusu alan, 2b arazisiymiş. Yani burası, tapuda, tarla statüsünde görünüyor. Orada yaşayan vatandaşlarımız, zamanında 2b’den müracaat edip, tarlaları üzerlerine almışlar. Ancak bu alan imar dışı olduğu için hisseli mülkiyetin, yani tek tapunun konu alanına giriyor. Dahası, oradaki evler kaçak, yani izinsiz yapılar. Bu alana, belediye, OEDAŞ ya da diğer kurumların hizmet götürebilmesi için, alanın, köy yerleşim yeri ya da köye bağlı yerleşim yeri olması gerekiyor. Bunun için geçmişte bir başvuru yapılmış, ancak orada yaşayanlar galiba fazla masraflı buldukları için, çalışma devam etmemiş. Ayrıca, zaten bu alan, yayla gibi görülen, yani orada yaşayan insanların ikinci evi gibi görülen bir yer. Yaylalar, köye bağlı değilse, oraya hizmet götürülemez. Köye bağlı olan yayla örnekleri var. Ancak bu bölge, köye bağlı bir yer değil.
İMAR BARIŞI KURTARDI
Biz, vatandaşlarımızın elektriğe kavuşması için yardımcı oluyoruz. Vatandaşlarımıza, İmar Barışına başvurmaları gerektiğini söyledik. Ekiplerimiz, nasıl başvuru yapılabileceği noktasında vatandaşlarımıza yardımcı oluyor. Bu arada İmar Barışı çıktıktan sonra, sadece bir kişi başvurusunu yapmış. Diğerleri de başvurularını yapacak. Vatandaşlarımız başvurusunu yaptıktan sonra ‘İmar Barışına Başvuru Belgelerini’ alarak OEDAŞ’a gidecek ve abonelik için müracaatlarını yapacak. Bununla beraber OEDAŞ, o bölgeyi yatırım programına alarak hat çekecek. Bir de şunu ekleyeyim. Orada 10 tane ev var. O evlerin 7’si tarlada, 3’ü orman arazisinde kalıyor. Orman arazisinde kalan evler İmar Barışından faydalanamayacak, yani o evlere elektrik gitmeyecek. Tabi, eğer İmar Barışı çıkmasaydı, diğer 7 evde elektrik hizmetinden faydalanamayacaktı; zira nedenlerini anlattım.”
*
Vali Çakacak’ın aktardıklarını okudunuz. Sorun çözülmüş. Bu vesileyle, konuya duyarsız kalmayıp her zamanki gibi ivedilikle hareket eden ve kısa sürede meseleye çözüm bulan Valimize teşekkür ediyorum.
Manda
Kökeni: Hindistan, Çin ve Güneydoğu Asya Tercih sebebi: Et, süt ve yük taşıma
*
Fiziksel özellikleri:
- Canlı ağırlığı, erkeklerde 800- 1000 kg, dişilerde ise 600-700 kg arasında.
- Yüksekliği, erkeklerde 145 cm, dişilerde ise 135 cm civarında.
- Renkleri, siyah ve koyu kahverengi.
- Erkeği de dişisi de boynuza sahip.
- Derileri sığırlara göre daha kalın.
*
Verim özellikleri :
- Canlı ağırlık artışı, gün başına 1000-1500 gram arasında.
- Bir laktasyon döneminde, süt verimi 5000 litre civarında.
- Et verim oranı yüzde 50 civarında.
- Sütü, yüzde 8 civarında yağ oranına sahip.
- Eti, özelikle sucuk yapımında kullanılır.
- Sütü, sığır sütüne oranla daha değerlidir.
*
Yaşam alanı: Farklı çevre koşullarına kolay adapte olabilen mandalar, kalitesiz ve kaba yemlerle dahi verim elde edilmesi yönünden yetiştiricisinin yüzünü güldürür. Bataklık, sulak alan ve sazlık meraların bolca yer aldığı yöreler manda yetiştiriciliği için en ideal yerlerdir. Derisinin kalın ve koyu renkli olması ve deri altı ter bezlerinin az olmasından dolayı, sıcak aylarda sulak alanlarda serinlemesi verimini oldukça arttırır. Deniz, göl, gölet, nehir ve bataklık gibi yerler, mandadan en yüksek oranda verim alınabilen yerlerdir. Ülkemizde genel olarak Marmara Bölgesi’nde İstanbul’da, Kuzey sahil kentlerinden olan Samsun ve Sinop civarında, Orta Anadolu’da Çorum ve Amasya’da, İç Batı Anadolu’da Afyon ve Balıkesir’de, Doğu Anadolu’da Sivas’ta, Güneydoğu Anadolu’da Diyarbakır’da daha yoğun bulunmaktadır.
*
Genel özellikleri, halk arasında görünüşü ve faydalanma biçimi: Ülkemizde dombay, camış, camız, kömüş gibi isimlerle de anılan bu tür, suyu ve çamuru çok sevdikleri için İngilizce ismiyle Wild Water Buffalo (Vahşi su bizonu) olarak biliniyor. Ataları yabani olan bu ırk, yapılan ıslah çalışmalarıyla evcilleştirilmiş. Sığırlara kıyasla daha sert mizaçlı ve huysuz görünselerde, sahibine kısa zamanda alışır. Tohumlaması, sığırlara nazaran geç gerçekleşen mandalar, 6 yaşına kadar olgunlaşmaya devam ederler ve yaklaşık 30 yıl yaşarlar. Sığırlara oranla daha az süt verimi elde edilir ancak sütünün kalitesi fiyatından da anlaşılacağı gibi büyük bir fark yaratır. Manda sütü, aroması ve kalitesi bakımından genellikle yoğurt ve kaymak yapımında tercih edilir.
*
İşte, bu mandalardan 50 tanesi, Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in öncülüğünde, Büyükşehir Belediyesi tarafından, Bozan Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ile imzalanan protokol çerçevesinde hibe edildi. İnanıyorum ki yakın gelecekte, Eskişehir, manda yetiştiriciliğinde Türkiye’nin önde gelen şehirlerinden bir tanesi olacak ve böylece, gururlanacağımız bir değer daha Eskişehir’imizle özdeşleşecek.
*
Öte yandan… Yılmaz Büyükerşen’in bu projesi, kırsal kalkınma konusunda Türkiye’ye örnek oluyor. Hayvancılık alanında hızlı bir düşüş yaşayan ülkemizin, bu ve bunun gibi projelere çok ihtiyacı var. O nedenle, hükümet, hiç olmazsa kendi belediyelerine talimat vererek, Büyükerşen’in gerçekleştirdiği projelerin hayata geçirilmesini sağlayabilir. Tabi bunun ötesinde, hükümetin, ayakları yere basan bir tarım-hayvancılık politikası hazırlayıp, derhal hayata geçirmesi gerekiyor.