Uzlaşı Adayı Yenilmez mi?

Eczacılar odası başkanı Yücel Yenilmez ve CHP İl Başkanlığı Adayı olabilme ihtimalini daha önce birkaç kez yazdım. Kesinlikle olmalı diyen, uzlaşı olmaz ise işi zor diyen, hayır olmamalı diyene de rastladım bununla ilgili gerekçeleri müspet ya da menfi sıralayana da. Ama genel olarak CHP’nin 2019’a yürüyecek il kadrosu için ideal isim olduğu kanaati ağırlıktaydı. 
Ancak yaklaşık 2 ay önce son kez görüştüğüm Yenilmez’in böyle bir çabaya girmeyeceğini, adaylıkla ilgili bir tasarrufunun olmadığını da görmüş oldum. Her şeye rağmen siyasette 24 saat uzun bir süre diyerek ufak bir ihtimalide not düşmüştüm. 
Dün Yenilmez’in önce CHP Lideri Kılıçdaroğlu ile akşamında ise CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel ile olan fotoğraflarını görünce herkes gibi benimde kafamda deli sorular oluştu haliyle. 
CHP’li Başkanların pek bir samimi, pek bir uzlaşı içinde olduğu son dönemlerde hepsinin seve seve kabul edebilecekleri bir isim aranırken, Yenilmez’in CHP’nin lideri ve sözü geçen bir ismi ile peş peşe verdiği fotoğraflar acaba bir mesaj mı? Kamuoyu yoklaması mı? Yoksa Yenilmez’in dediği gibi sadece eczacılıkla ilgili bir ziyaretten yansıyan sıradan fotoğraflar mı bilemedim. 
Hele ki fotoğrafı sosyal medyada beğenen ve yorum yapanlara şöyle bir bakınca bu durumu normal bir ziyaret olarak görmek bana pek tatmin edici gelmiyor ya, hadi hayırlısı bakalım. Kokusu yakında çıkar nasıl olsa… 

Barlar Sokağı Nasıl Kurtulur 
Geçtiğimiz gün genç bir kardeşimizin hayatını kaybetmesiyle sonlanan olayla birlikte Barlar Sokağı’nın güvenlik zafiyeti ve kontrol edilemez kaygısı bir kez daha baş gösterdi. 
Şehrin merkezinde çok daha nezih, çok daha sağlıklı ve kültürel yansıları olacak bir yerin her geçen yıl nasıl erozyona uğradığı ve bunun önüne geçilmediği sürece daha da neler yaşacağını çok net görüyoruz. 
Bu konuda aynı zamanda güvenlik alanında çalışmalar yapan Murat Sarıkaya’nın önerilerine rastladım sosyal medya’da, hepsi çok yerinde ve bu alanı kurtarmak için ince düşünülmüş çözüm önerileri olarak yansıdı bana. İnsanlar korkudan bir başkasından şikâyetçi bile olmadığı, cep mafyaları, haraççılar, beline silah takıp gelenin aslan kesildiği bu nokta da bu önerilere yer vermek istedim. Belki kulak veren olur. 
Hepsini uzun uzun yazmak mümkün değil ama özetle 
-Barlar sokağına 15 yerden giriş var. Bu girişler kapanıp üst arama noktaları oluşturulmalı. Görevli dışında taşıma ruhsatı bile olsa kimse alana silahlı giriş yapamamalı. 
-Alanda 20.00 – 02.00 arası kesinlikle araç girişine müsaade edilmemeli.
-Tek başına mücadeleden çekinen işletme sahipleri, bir dernek çatısı altında ortak hareket ederek emniyetle işbirliği içinde ahengi bozanları o sokaktan elemeli
-Mekânların önünde güvenlik görevlisi olmamalı, güvenlik sürekli devriye ile resmi makamlarca sağlanmalı
-Üst aramaları valilik izni ile elle yapılmalı ve şüpheli şahısların sokak girişlerinde GBT sorgusu gerçekleştirilmeli. 
-Sokağın içinde güvenlik müdürlüğü kurulup ilk müdahaleyi onlar yapmalı ve Emniyet Müdürlüğü ile arada köprü vazifesi görmeli
-Sokakta kültürel faaliyetler artırılmalı ve yıkılan imajı yeniden kazandırmak için çaba sarf edilmeli. 
Bu ve bunun gibi nice öneri var. Bence hepsi mantıklı ve bazıları acilen hayata geçirilmeli. Yoksa Durmuşlar, Mehmetler, Ahmetler daha çok canımız yandıktan sonra inanın hiçbir şey’in kıymeti yok. Bu konuyu politize etmeden, başka yerlere çekmeden sadece çözüm amaçlı dert edinirsek bu işin altından kalkarız. Yoksa ateş düştüğü yeri yakar diye sessiz kalırsak, ateş bizim ocağımıza düşünceye kadar kaygısız yaşar gideriz, ateş düşünce de derdimizi anlatacak adres bulamayız. 

Termik Santral değil Toplu İntihar 
Eskişehir’e yapılması planlanan termik santrale herhangi bir yatırım gözüyle bakanlar var. Tehdit boyutunu idrak edemeyen veya nasıl olsa yapmazlar diye bunu endişe etmeyenler de var. 
Gel gelelim durum son derece ciddi. Eskişehir ve civarındaki tüm eko sistem, tüm canlılar için kaygılar çok üst düzeyde ama konuşması gereken siyasi iradeden şu ana kadar bununla ilgili bırakın net bilgiyi, en ufak itiraz duymadık bile. 
Zaten biliyorsunuzdur ama yine de hatırlatalım 
Termik santrallerden çıkacak gazlar yediğimiz, içtiğimiz her şey üzerinde, ormanlarda, akla gelen her yerde kalıcı tahribat bırakıyor. 

Santralden çıkan Kükürtdioksit, azotoksit ve partikül madde gibi maddeler insanların merkezi sinir sistemini etkiliyor, anormal doğumlara sebep oluyor ve gelişme ve öğrenme yeteneğini azaltıyor. Santrallerden çıkan radon gazı ölümcül hastalıklara sebep olabiliyor. Çıkan gazlardan dolayı yağışlar asitli olabiliyor ve bu sebeple toprak ve tarım yapılan alanlar, mahsul, oradan beslenen ve gıda olarak tükettiğimiz tavuk, dana, küçükbaş v.s. aklınıza gelen ne var ise hepsi zarar görüyor. 
Hele ki Eskişehir gibi su kaynakları merkeze çok yakın bir şehirde bu kaynaklara yağış ya da rüzgâr yoluyla taşınabilecek tehlike gerçekten tehdit niteliğinde. Çünkü biliyoruz ki açığa çıkan buharı da yer altı suları zengin olan Eskişehir’e tahliye etmekten başka çare yok. 
Tüm bunlar göz önüne alındığında bu işe karşı sessiz, tepkisiz kalmanın zor olduğu açık. Elbette alternatif de üretmek gerek ve bunun için çeşitli makul yollar var. Özellikle Avrupa’nın 30 yıldır bizim ise son yıllarda uyandığımız yenilebilir enerji, rüzgar, güneş gibi alternatifler tek kurtarıcımız olacak. Bu konuda da Tepebaşı Belediyesi’ni incelerseniz demek istediğim daha da net anlaşılır. 
Çünkü bu termik santral bir nevi termik intihar demek. 


ETO’da yarış sessiz ama derinden 
Nisan 2018’e ertelenmemiş olsaydı şu an ETO ile ilgili sürecin, yapılan çalışmaların, projelerin bir nevi sağlamasını yapar ve değişime duyulan ihtiyacın ne yönde karşılık bulduğunu tespit etmiş olurduk. İnanılmaz kısa bir zaman sıkışan ve 3 adayın yarışacağı seçim süreci adeta bir yerel seçim atmosferinde çok da heyecanlı geçerken geldi bu erteleme kararı. 
İlanlar, broşürler, projeler, açılışlar, seçim ofisleri ve orada görev yapan onlarca insan için az uz değil 6 aylık yeni bir süreç başladı. Bu süreçte en merak edilen adayların nasıl bir yol izleyeceği, çalışmalarını nasıl sürdüreceği konusuydu. 
Şu an görüyoruz ki hem bürolar açık hem de çalışmalar tempoyu çok düşürmeden devam ediyor. Tekgöz ve ekibinin sadece il bazında değil ilçe bazında da ziyaretler yaptığını ve sık sık stklar ile de bir araya geldiğini görüyoruz. 
Ayhan Sezer’in ertelemeden önce olduğu gibi sessiz ve derinden çalışmalar yaptığını duyuyoruz. Mevcut Başkan Gürel’inde bu rekabeti artıracak hamleler ile gözünü budaktan sakınmadığı ortada. Yani yarış heyecanı ve iddiası aslında aynen devam ediyor. Tek sorun zaman. Eminim Mart ayının 2. Haftası ile birlikte bu heyecan şehre de ziyadesiyle yansıyacak ve bu hareketlilik bahar öncesinde hepimize çok iyi gelecek. Zira rutini kırıp bazen değişime ihtiyaç duyan bünyelerimiz için ESO’da yaşanacak süreci de sayarsak çok renkli günler bizi bekliyor demektir.