Büyük Maraş depreminden sonra, normalleşmeye başladığımızı görüyoruz. Bunun en güzel örneklerini gazetelerde görebiliyoruz. Yaklaşık bir aydır deprem haberleriyle kaplı olan gazetelerin birinci sayfalarında farklı haberler görmeye başladık. Açıkçası cinayet haberlerini göreceğime bu kadar memnun olacağımı düşünmezdim.
Büyük Maraş depreminden sonra, normalleşmeye başladığımızı görüyoruz. Bunun en güzel örneklerini gazetelerde görebiliyoruz. Yaklaşık bir aydır deprem haberleriyle kaplı olan gazetelerin birinci sayfalarında farklı haberler görmeye başladık. Açıkçası cinayet haberlerini göreceğime bu kadar memnun olacağımı düşünmezdim.
Mola veren politik tartışmalar da, araya deprem tartışmaları karışmış bir şekilde, kaldığı yerden devam ediyor. Belli ki seçimler Mayıs ayının ortasında yapılacak. Dolayısıyla boş politik tartışmaların da gazetelerde yer almaya başladığını görüyoruz. İncir çekirdeğini doldurmayacak konularda başlatılan bu tartışmaları da bu kadar özleyeceğimi hiç tahmin etmezdim.
Polis kılığına giren bir dolandırıcılar çetesinin yakayı ele vermesi veya bir mankenin “Mucize” rejim listesi vermesi gibi haberler gazetelerin 1’inci sayfasında görülmeye başlandı.
Elbette ağırlıklı haberler nalen deprem.
Ancak hepimiz biliyoruz ki bu haberler zamanla azalacak. Öyle bir gün gelecek ki gazetelerin editörleri masalarına gelen deprem haberini “Bunlar eski haberler” bana yaratıcı şeylerle gelin” diyerek muhabirlerinin yüzüne fırlatacak. İşte o zaman muhabir meslektaşlarımız da “Motosikletli kurye, bahşiş vermeyen müşteriye kafa attı” tarzı haberlere dönecek.
Hepimiz bu depremi unutacağız. “Takdir-i İlahi” diyeceğiz. Hükûmetten hesap sormayacağız. Belediyelerden hesap sormayacağız. Müteahhitlerden hesap sormayacağız. Politikacılar da bizim gibi saf seçmenleri olduğu için şükrederek, küplerini doldurmaya devam edecekler.
Tıpkı 1999 depreminden sonra olduğu gibi…
Millet adayı kim olacak?
Millet İttifakının son toplantısından sonra ortak bir Cumhurbaşkanı adayı hakkında uzlaşıldığı, ancak bu ismin açıklanmasının ertelendiği belirtildi. Depremden sonraki 3 haftalık gecikmeyi anlayışla karşılıyorum. Ancak depreme kadarki sürede de Millet İttifakı aday belirlemekte çok gecikmişti.
Kulislerden sızan bilgiler ortak adayın Kemal Kılıçdaroğlu olacağı yönünde. Kılıçdaroğlu’nun kendine göre avantaj ve dezavantajları var. Önce olumsuzluklardan başlayalım:
Kılıçdaroğlu – haklı veya haksız – AK Parti iktidarının muazzam propaganda makinesi tarafından çok yıpratıldı. Halk arasında “15 tane seçim kaybetmiş adam” algısı oluşturuldu. Gerçekte Kılıçdaroğlu Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir yerel seçim zaferinin mimarı. Ancak politikada gerçeğin ne olduğu değil, halk arasındaki algının ne olduğu önemlidir. Bütün bunlardan dolayı Kılıçdaroğlu’nun aday olması durumunda İYİ Partili ve CHP’li pek çok seçmenin sandığa gitmemesi büyük ihtimal.
Kılıçdaroğlu’nun avantajı ise HDP seçmeninden de oy alma potansiyelinin olması…
Tabii ki diğer CHP’li aday adaylarının da avantaj ve dezavantajları var. Bu durumda anket sonuçlarına bakmak en akıllıca seçenek olacaktır. Ancak belli ki CHP yöneticileri anketlere bakmaktan pek hoşlanmıyorlar.
Şimdi ne olacak?
Açık konuşayım; Ben Millet İttifakı kahveye gidip okeye 4’üncü arasa, bulacağı adayın bile seçimi kazanabileceğini düşünüyorum. Ancak yine de kazanacak adayla seçime gitmek en akıllıcası olacaktır.