Yükseköğretim Kurumları sınavının sonuçları açıklandı. Dile kolay 3,5 milyondan fazla genci ilgilendiren bir sınavdan bahsediyoruz.
Yükseköğretim Kurumları sınavının sonuçları açıklandı.
Dile kolay 3,5 milyondan fazla genci ilgilendiren bir sınavdan bahsediyoruz.
Bu sınavla gençler geleceğine yön verecekleri en önemli hamleyi yapacaklar.
Bugüne kadarki çabalarının sonuçlarını alacaklar.
Kimi sevinecek, kimi üzülecek ama bir sonuç elde edecekler.
Kendini başarılı sayan kimi tercih yapacak, kimi ise sınava bir kez daha girmek için mezuna kalacak…
Bazı gençler ise 4 yıllık üniversite eğitiminin kendilerine katkısı olmayacağı düşüncesiyle sınava dahi girmedi. Belki maddi imkansızlıklar, belki de şimdiden bir işte çalışarak 4 yıl üniversite eğitimi yerine iş hayatında bir şans kapısı aralamak düşüncesiyle YKS’ye girmeyen azımsanmayacak sayıda genç var.
Buraya kadar gençlerin bir meslek edinme veya iyi olanaklara sahip olmak adına önlerindeki farklı seçeneklere değindik değinmesine ancak iş o kadar basit değil.
Neden mi?
Çünkü Z kuşağı diye bildiğimiz bu gençler, biz orta ve üzeri kuşak “deneyimli” yurttaşların sonradan edindiği, gördüğü veya tecrübe ettiği teknolojik gelişmelerin içine doğdular…
Örneğin, bırakın televizyon veya bilgisayarı, internetsiz bir yaşamı hayal etmekte zorlanıyorlar…
O nedenle farklı algılar ve zorluklara karşı mücadele etme yöntemleri değişik bir kuşağın geleceğe bakışı, meslek sahibi olmaktan anladıkları çok farklı.
Üstelik bizim tasalandığımız konulara bakışları da değişik.
Bu konuya kafa yoran pek çok sivil toplum kuruluşu ve akademisyen var.
Alman Konrad-Adenauer Vakfı tarafından Türkiye'de yapılan araştırma da bunlardan biri.
Bu yılın başında Türkiye genelinde 28 ilde 18-25 yaş arası 3 bin 243 gencin yaşam koşulları, siyasi ve sosyal tutumları ve beklentileriyle ilgili yönelimleri incelemek amacıyla yapılan araştırma sonuçları, bünyesinde önemli ipuçlarını barındırıyor.
Araştırmaya katılan gençlerin yüzde 62,8'i Türkiye'de geleceği olumlu görmüyor.
Özellikle hayat pahalılığı, yüksek enflasyondan yakınan öğrenci çoğunluğu oluştururken, gençlerin yüzde 72,9'u imkanı olduğunda bir başka ülkede yaşamak istediğini ifade ediyor.
Maya Vakfı’nın Smartlook Analytics laboratuvarı ile gerçekleştirdiği çalışma ise Z kuşağının gelecek kaygısının önceki kuşaklara göre daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor.
Türkiye nüfusunun yüzde 39'unu oluşturan Z kuşağı gelecek ve işsizlik kaygısı taşıyor.
Gelecek kaygısı ve işsizlik bu araştırmaya göre Z kuşağıyla bütünleşmiş.
Gençlere ilişkin araştırmalarıyla bilinen Yeditepe Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Demet Lüküslü, çokça konuşulan X, Y ve Z kuşakları ve özelliklerine ilişkin çarpıcı bilgiler veriyor:
Prof. Dr. Lüküslü’ye kulak kabartmakta fayda var:
“1965-1980 doğumluların X kuşağı olarak adlandırılmaları bu kuşağa atfedilen bilinmezlik ile bağlantılıydı ve sonrasındaki adlandırmalar Latin alfabesinde X’i izleyerek Y ve Z oldu. X kuşağı bağımsız, şüpheci, girişimci ve rekabetçi bir kuşak olarak tanımlanırken 1980-1995 arası doğumlu Y kuşağı ise çoklu görev/iş yapabilen, özgürlükçü, otorite karşıtı ve tatminsiz olarak tanımlandı. 1995-2015 doğumlular ise Z kuşağı olarak tanımlanırken şeffaf, doğrucu, otorite tanımayan, tüketici ve tatminsiz olarak görülüyorlar. Bu literatüre ise gençlik sosyolojisi ve antropolojisi, kuşak adlandırmalarının ve genellemelerin sorunlu olduğunu söyleyerek ve tarihsel kırılımların tüm dünyada aynı dönemde eş zamanlı yaşanmadığını iddia ederek karşı çıkıyor. Bu kuşak toplumdan saygı görmek veya yetişkin olabilmek için iyi bir iş bulabilmeye önem veriyor. Gençler, ülke ekonomisi ya da işsizlik gibi sorunlarla yakından ilgililer.”
Hasılı…
Birkaç güzide üniversitemiz dışında alacağı akademik eğitimin yeterli olup olmadığı konusunda şüpheli, mezun olduğunda iş bulmamaktan kaygılı, ülkenin kendine iyi imkan sunup sunamayacağı konusunda şüpheci bir gençlik, mutlu olabilir mi? Sorarım size.
Umutsuz bir gençliği, içine düştüğü bunalımdan kurtaracak, insanların yüzünü güldürecek topyekün bir ekonomik kalkınma, hukuk ve eğitim reformuna acil ihtiyaç var.
Ülkemizdeki işsizliğin artmasında önemli payı olan, yozlaşan, kaba davranışı marifet sayan, göçmenliğiyle övünen Ortadoğu halklarının kültürünü üstün tutan bir anlayışı, buraya kayıt düşmek adına reddediyorum.
Gençlerimizin geleceğe umutla bakabilmelerinin anahtarı, fikir ve düşünce özgürlüğü, ülke yönetiminde liyakatli görevelendirme, parti referansından uzak bir devlet anlayışı, eğitim ve ekonomi reformu ile hukukun üstünlüğünü egemen kılmaktan geçiyor.
Bunların eksiksiz hayata geçirilmesi Türkiye’nin bir başka çağa adım atması anlamına gelir…
Başta gençler olmak üzere yurttaşın kendi ülkelerinde refah ve huzur içinde yaşayabilmesi, geleceğe güvenle bakabilmesi için yapılacaklar aslında basit ama bunun için cesur bir siyasi irade gerekiyor.
O da olmayınca …
Bu yazı “üniversite sınav sonuçlarıyla geleceğe umutlanamamak” diye başlıklanıyor…
Bilmem anlatabildim mi?