Türkiye yasta

Soma’da yürekler yandı.

Kadınlar yeraltından çıkacak eşlerini beklediler.

Çocuklar kömür karası içinde babalarının yolunu gözlediler.

Şahsen ölü sayısının daha fazla olduğunu sanıyorum.

Çünkü yeraltına inen insan sayısı tam açıklanmadı.

Çıkana göre rakam söylüyoruz.

Ama neye yarar.

Ölen ölmüştür.

Ölecekler yeraltından çıkmaya devam edecektir.

Rakamlar inandırıcı değil çünkü,

Son vardiyada yeraltına kaç kişi inmiştir açıklanmıyor.

Kimisi sekiz yüz diyor, kimisi dört yüz elli.

Bakan Taner Yıldız diyor ki:

“Ölü sayısı yükselebilir. Elimde bir rakam var. Ama onu söylemiyorum. Ölü ve sağ dışarıya çıkacak işçiye göre hesap yapacağız.”

Bu rakamlar “tefrikaya dönüşmeden” netleşmeli artık.

--//--

Türkiye yasta.

Bayraklar yarıya indi.

Törenler, eğlenceler, geziler

İptal edildi.

Doğrusu merak ediyorum!

“Bu acının hesabı sorulmayacak mı?”

Her faciadan sonra olduğu gibi “iki usta ile iki ustabaşı mı” suçlanacak.

Bu acıda mı basit “politik sözlerle” unutturulacak.

Şimdiye kadar hep böyle oldu çünkü.

“Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir” türküsü yakıldı.

---//---

Eskişehir, duyarlılığını Soma olayında da gösterdi.

Belediye Başkanları Büyükerşen, Ahmet Ataç ve Kazım Kurt,

Sendikalar ve Sivil Toplum Örgütleri,

Belediye meclisleri, mahalle muhtarları,

Eskişehirspor yönetimi.

Her olayda duyarlılık gösteren öğrenci gençlik,

Meydanlarda “sorumlular” bulunsun diye haykırdılar.

Yani Eskişehir, Türkiye’de ki sese aynen katılıp:

“Sorumluların bulunmasını istedi”

Unutmayalım ülke olarak acımız basit, politik laflara sığmayacak kadar büyük. Bu olayın hesabı mutlaka sorulmalıdır.

Günlerin getirdiği

 

****

 

Dün arşivi karıştırırken elime Adalet Partisi Genel Başkanı Sayın Tansu Çiller ile o dönemlerde Eskişehir’de AP’nin önde gelen isimlerinden avukat Sema Kurun’un kol kola çekilmiş fotoğrafları geçti. Fotoğrafın arkasına Tansu Çiller’in, Eskişehir ziyareti sırasında partinin önde gelen isimlerinden Avukat Sema Kurun’a ayrı bir ilgi gösterdiğini ve Çiller’in “sizin gibi güler yüzlü insanlara partinin ihtiyacı var. Gelin partiye kendinizi kabul ettirin. İlçelerde, illerde görev alın. Olmadı milletvekili adayı olup Ankara’da da görmek isterim” dediğini yazmışım. Yanılmıyorsan 1980’li yıllarda Sema Kurun DP’den milletvekili, adayı da olmuştu. İçinde bulunduğumuz yıllarda politik ortam değişti. AP ucundan kıyısından yaşatılmaya çalışılıyor. Tansu Çiller, politikayı bıraktı. Sema Kurun’da öyle. Hani derler ya, o bir zamanlar kartaldı filan. Öyle işte. Dedim ya, arşivi karıştırırken fotoğrafı görünce şöyle bir kulaklarını çınlatayım” deyip aldım köşeme.

 

***

 

Sabah Gazetesi’nde Sevilay Yükselir’in ilginç bir yorumu vardı. Sevilay Yükselir, diyordu ki: “CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, ‘CHP’de Cumhurbaşkanı kim olmalı?’ diye bir anket yaptırmış. Ankette Kılıçdaroğlu, Büyükerşen, Deniz Baykal ve Genel Kurmay eski Başkanı İlker Bağbuğ’un adları çıkmış. Kılıçdaroğlu, anketi değerlendirip, özel kasasına koymuş. Sonucu kendisinden başka kimse bilmiyormuş.”

Gazeteci Yazar Yükseler, şöyle devam ediyor yazısına: “Bana göre, ankette Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen ilk sırada çıkmıştır. Yani Büyükerşen, açıkara öndedir. Geriye, Deniz Baykal ile General İlker Başbuğ kalmaktadır. Büyükerşen dört kişinin önünde olduğuna göre, gerisini siz hesaplayın. Bana göre bu da olmaz. CHP için en iyi aday Süleyman Demirel’dir” diye devam ediyor. Bir hayli ilginç bir yorum. Kılıçdaroğlu anketin sonucunu sır gibi sakladığına göre, bakalım sürpriz aday kim olacak?.