Şinasi Kula yazdı
Ülkemde gerçekten tuz koktu!
Gün geçmiyor ki akıllara zarar dolandırıcılık haberleri ile irkilmeyelim.
Dolandırılanlara baktığımızda daha da karamsar bir tablo ile karşılaşıyoruz. Profesöründen yüksek rütbeli subayı, doktoru, bürokratı, öğretmeni velhasıl kelam okumuş diye nitelenen kesim de bu tokattan nasibini alıyor…
Kimse büyük konuşmasın derim öncelikle!
“Bana bişi olmaz” diye ahkâm kesen (ya da büyük konuşan) nice insanın başına gelenlere tanıklık ediyoruz kimi zaman. İnanın ülkemizde herkes her an dolandırıcılık denen bu illetle karşı karşıya gelebilir. Nedeni çok açık! Hırsızlıkla ilgili adı ayyuka çıkmış toplumun yakından tanıdığı nice kişinin elini kolunu sallayarak gezdiği ülkemde yaptırımın olmadığını en zekâ yoksunumuz bile biliyor artık. “Bak onlara bi’şey olmadı, yaptıkları yanına kar kaldı” nakaratını tutturan yurdum insanı zamanla alicengiz oyunları ile ünlenen böylesi güruhları alkışlıyor. “Helal olsun adamlara, tereyağından kıl çeker gibi malı götürdüler” diyerek alkışlıyor. Devlet malı deniz, yemeyen domuz deyimini kaba etinden atan aşağılık zihniyet de savlarında haklı çıkmış oluyor tabi…
Bizim de daha iki gün önce başımızdan böylesi bir tehlike geçti saygın okurlar. Muttalip yakınlarında bir sitede oturduk yıllarca. Tek bir gazete bayiinin bile bulunmadığı 5000 nüfuslu bu bölgeden “mahrumiyet” gerekçesi ile ayrıldık. Kentin içerisinde bir kiralık ev bularak yer değiştirdik. Bu süreçte de yer değiştirmekten doğan zorunlu bürokratik işlemlerle uğraştık. Hizmetlerinden pek memnun kalmadığımız internet şebekemizden de (superonline’dan), ttnet’e geçme kararı aldık. Uzun uğraşlar sonucu iptal işlemini gerçekleştirdiğimizin birkaç saat sonrasında eşimi telefonla aramışlar ve ttnet’ten aradıklarını söylemişler. Annesinin kızlık soyadı dâhil nice verileri de bülbül gibi öterek güven vermişler eşime. Eşim de, bu ne hızlı hizmet diye sevinerek teşekkür etmiş öncelikle arayanlara…
Önce bu çağdışı teyide değineyim.
Bu çağda nasıl bir kimlik sorgulaması bu yahu? Annenin kızlık soyadı mıdır en büyük güvence böylesi sorgulamalarda? Daha da aşağılığına değineyim. Bizim kişisel bilgilerimiz (veriler) böylesi çakalın çukalın eline nasıl geçiyor buna hangi yetkili yanıt verebilecek? Bu aşağılık şeref yoksunları “annemizin kızlık soyadına” kadar, TC kimlik numaramıza kadar, hangi internet şebekesinden daha yeni ayrıldığımıza kadar özel soruların yanıtını nereden temin ediyorlar? Buna hiçbir yetkilinin yanıt vereceğini asla düşünmüyorum lal olmuş dilleri ile böcül böcül yazımı okuyup geçiştirecekler her zaman olduğu gibi…
Gelelim eşime bulaşan dolandırıcılarla yaşadıklarımıza.
Eşimden nüfus kâğıdının önlü arkalı fotokopisini imzalayarak Watsap’tan (538’li bir telefon numarasına) yollamasını istiyorlar. İşte o an benim yârimin kafasındaki tüm jetonlar düşerek, şangır şungur seslerle beynini çınlatıyor. Yahu böylesi koca bir kurum en kötü şartlarda faks ile bu bilgileri ister. 538’li bir numara da neyin nesi diyerek; “beni beş dakika sonra arar mısınız kapı zilim çalıyor diyerek telefonunu kapatıp beni aradı hemen. Durumu anlattığında tebrik ettim ve gazan mübarek olsun dedim kendisine. Yine haince bir dolandırıcılık olayının kahramanı olmaktan son anlarda kurtulmuş gerçekten de eşim. Bundan sonraki bölüm ise, aynı numarayı arayarak alayının annelerinin hatırını sormak oldu doğal olarak...
Bu Allah’ın yüzsüzü onur mahrumu insancıklar; yani dolandırıcılığı yaşam biçimi olarak kanıksamış adiler sınır tanımıyor bilesiniz ki!
Korku tanımıyor, merhamet yok zerre kadar bilesiniz ki…
O halde eşeği önce sağlam bir kazığa bağlayıp, sonra da Allah’a yalvarmamız gerektiğini hatırlatmalıyım. Kişisel bilgilerimizi peynir ekmek gibi dağıtan ahlaksızlardan (gerek kişi gerek kurum) hesap sorulması gerektiğinin altını çizmemiz lazım. Yasa yapanları (yasaların tasaya dönüşmemesi adına) uyandırmamız lazım. Sesimizi onların duyabileceği biçimde meclise kadar haykırmamız lazım…
Yasa yapanlardan nicesini tanıma olanağımız oldu. Bunlardan bir tanesi de CHP Eskişehir Milletvekili Gaye Usluer’dir. Kendisinin başından da çok yakın bir zaman önce böylesi bir tehlike geçti. O da uyanıklığı(zekâsı) sayesinde gafil avlanmadı bu onur yoksunu dolandırıcılara. Hiç değilse sevgili Usluer gibi bu tür vahim olayları bilen, hisseden milletvekillerinin çabası ile bir an önce önlemler alınmalı. Kişisel bilgilerimizi hayâsızca, korkusuzca paylaşan ahlaksızlardan hukuk yolu ile (yasalarla)hesap sorabilmeliyiz artık…
OZANCA
İşinde uzman hırsız barınıyor her katta,
Çalanın servet gizli kolundaki saatta.
Kan ter içinde kaldık madende, inşaatta,
Canımızı aldılar, hırsızı diyemedik.
Çalarken seçmiyorlar ucuzu, pahalıyı,
Fener tutup soydular bir kısım ahaliyi.
Camiden götürdüler seccadeyi, halıyı,
Bir de namaz kıldılar, hırsızı diyemedik…
Nevzatlar korka korka taş atıyor çalana,
Lâkin bunlar etkisiz, hakkımızı alana.
İşini bilen hırsız başvuruyor yalana,
Aczimizi bildiler, hırsız var diyemedik… Karamanlı NEVZAT