Tramvaylarda da anons

Uzun süreden beri rahatsız olduğum bir konu hakkında yazmak istiyorum, ancak araya başka konular girince hep ötelemek zorunda kalmıştım

14 Haziran 2012 00:00
A
a
Sütiş Eskişehir
Uzun süreden beri rahatsız olduğum bir konu hakkında yazmak istiyorum, ancak araya başka konular girince hep ötelemek zorunda kalmıştım. Dün akşam tramvaya bindiğimde duyduğum rahatsızlık sonucu bu kez yazmaya karar verdim.
Şehir büyüdükçe, nüfus artıkça tramvay kullanma alışkanlığı artı. Birde şehir içerisinde yaşanan trafik sorunu nedeniyle insanlar artık otomobillerini bile kullanmaz oldular. Bu da tramvay yolcusunun sayısını artırıyor.
Dün akşam Hava Müzesi’nden bindiğim tramvay Espark durağında çoğunluğu öğrencilerin binmesiyle doldu. Sanki anlaşmışlar gibi peş peşe cep telefonları çalmaya başladı. Türlü türlü müzik. Oyun havasından tutun, polis telsizi, kuş sesi, bebek ağlaması, şarkı, türkü gibi çeşitli ses. Sesleri de o kadar açık, nerede ise sağır sultan bile duyacak. Sanki ‘yurttan sesler korosu’ gibi. Kimi müzik kulağa hoş geliyor kimisi ise insanının kulağını sanki tırmalıyor.
Yanında oturan 70 yaşlarındaki bir bey, çalan cep telefonları seslerinden rahatsız oldu ve sonunda elleriyle kulaklarını tıkamak zorunda kaldı. Telefonların sesi bir yana, bir de yüksek sesle konuşmalar bazı insanların tahammül derecelerini zorluyor.
Kimisi sevgilisiyle,’canım, cicim, hayatım’, kimisi arkadaşıyla,’len-lun’, kimisi annesiyle veya babasıyla ne konuştuklarını yanlarındaki yabancı insanlarda duyuyor.
Yüksek Hızlı Tren ile Ankara’ya giderken arada bir anons yapılıyor.
‘Cep telefonunuzu zorunlu olmadıkça kullanmayın. Cep telefonlarınızı kullanırken yanınızdakilerin rahatsız olmaması için lütfen alçak sesle konuşun’ şeklinde.
Tramvaylarda nasıl zaruri anonslar yapılıyor ise, bence artık daha fazla ikinci, üçüncü kişilerin mağdur olmaması için rahatsız olmamaları adına, Yüksek Hızlı Tren’de yapılan,”Cep telefonlarınızı kullanırken yanınızdakilerin rahatsız olmaması için lütfen alçak sesle konuşun’ anonsları da yapılmalı.
Belki bu anonslardan etkilenenler, gereksiz yere cep telefonları ile konuşmazlar ya da kimseyi rahatsız etmeyecek şekilde konuşurlar.
’Cep telefonlarınızı kullanırken yanınızdakilerin rahatsız olmaması için lütfen alçak sesle konuşun’ anonsu yapılması şart oldu artık.
 
 
Hiç somurtmayan hep gülen bir hekimdi o
 
Rahmetli kayınpederim gırtlağından rahatsızdı. Artık sesi çıkmıyordu. O dönemlerde Devler Hastanesi Başhekimi KBB Uzmanı Dr. Tunalı Bavbek’e götürmüştüm kontrol için.
‘Sadi benim yapacağım bir şey yok artık. Gırtlak kanseri olmuş. Sen Tıp Fakültesi Hastanesi’ne Emre Hoca’ya götür kayınpederini’ demişti.
‘Tunalı abi. Ben Emre Hoca’yı tanımıyorum. Doğrudan kendisine gidersek bizimle ilgilenmez’ dediğimde.
‘Sen benim gönderdiğimi ve selamımı da söyle. Tıp Fakültesi’nden devre arkadaşım. Emre Hoca gerekeni yapar’ dedi Tunalı Bavbek.
Eşim ile birlikte kayınpederi Devlet Hastanesi’nden alıp Tıp Fakültesi Hastanesi’ne götürdük. Emre Hoca’yı odasında buldum.
‘Hocam bir hastamız var. Devlet Hastanesi Başhekimi Tunalı Bey gönderdi bizi. Kendilerinin selamları var size’ diyerek derdimizi anlattım.
Kayınpederimi muayene odasına aldı. Gereken kontrolleri yaptıktan sonra ‘ileri derece gırtlak kanseri. Ameliyat olması gerekir. Yatıralım, diğer tetkiklerini de yaptıktan sonra ameliyat ederiz’ dedi.
Eşim,’hocam bu ameliyatın bize maliyeti ne olur. Yarın hazırlıklı gelelim’ deyince, biraz sinirlenmişti.
‘Kızım burada bir canın kurtarılması önemli. Babanı tartarız ne kadar geliyorsa ağırlığı kadar para getirirsiniz’ diye de espiri yapmıştı.
Meğersem Tunalı Bavbek, kendisine telefon etmiş, beni tanıtmış.
İkinci gün gittiğimizde,’sen gazeteci ve TV programcısıymışsın. Artık beni meşhur edersin’ diye takılmıştı.
Daha sonra kendisiyle ‘Gırtlak Kanserleri’ ile ilgili TV programı da yapmıştık. Tanıştığımızın üzerinden 20 yılı aşkın süre geçmişti. TIP Fakültesi Hastanesi’ne ne zaman gitsem mutlaka kendisine uğrardım. Her görüştüğümüzde devamlı gülen yüzü hala gözlerimin önünde. Bir gün bir hastasından veya bir kişiden kendisi hakkında olumsuz bir söz duymadım. Yolda yürürken bile yerdeki karıncaya basmamak için adımlarını öylesine atan bir tıp doktoru, bilim adamı idi.
Yaklaşık iki ay önce kadardı. Medline Hastanesi’nde göreve başlayan eski dost Dr. Hüseyin Basım’ı ziyarete gitmiştim. Hastane koridorlarında karşılaştık Emre Hocayla. Hemen yanına gittim, selamlaştık ayaküzeri üç-beş dakika sohbet ettik.
‘TIP’dan emekli oldum. Burada yarım gün çalışıyorum. Ameliyatlar yapıyorum. Önümüzdeki hafta bir gırtlak ameliyatı yapacağım. Önemli bir ameliyat. İstersen onu da çektir, bir TV programı daha yapalım’ demişti.
Kendisinden ameliyat günü ile ilgili telefon beklerken, acı haberi geldi. Çok sevdiği oğlu tarafından eşiyle birlikte vuruldu.
İnsanlık âlemine, TIP dünyasına daha çok hizmetler vermesi beklenirken beklenmedik bir anda aramızdan ayrılan Emre Hocama, eşi Munise Hocama Allah’tan gani gani rahmet diliyorum. Emre Hocam başta ben olmak üzere yeniden sağlıklarına kavuşturduğun hastaların seni asla unutmayacağız…
 
FIKRA
Duymasın
Cemal ile Temel askerde beraber nöbet tutarlarken, komutanları bir bakmış Cemalin elinde bir mektup, okuyor.
- ‘Napıyorsunuz’ demiş.
Temel:
- Sevculumden mektup celdi. Okuma yazma pilmem, Cemal okuyo pağa.
- Peki, Cemal'in kulaklarındaki pamuk ne?
Temel:
- Mektubu tuymasin diye....
 
 
 
 
 
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi