Belki emsal olması doğru değil ama Eskişehir’i Ankara, Kocaeli ve İstanbul ile kıyaslamaya tabii tuttuğumuzda trafiğin akıcı bile olduğunu söylememiz mümkün çünkü…
“Hafta sonu Eskişehir’den İstanbul’a 3 saatte ulaşmış, ancak İstanbul girişinden Haliç’e gitmek için ortalama 7 km hızın üstüne çıkamamış ve tam 3,5 saat o trafikte bilmem kaçıncı kez bunalmış biri olarak Eskişehir trafiği gözüme çok rahat geldi”
Dönüşte Kocaeli’nin şehir merkezine girmek ve orayı da tecrübe etmek istedim. Ancak şehir merkezine girip 15 km yol, 4 tane kavşaktan geçmek için 1 saat 40 dakika zaman harcayınca bu tecrübenin bedelinin biraz lüks olduğuna kanaat getirdim.
Ankara’nın da defalarca tecrübe ettiğimiz üzere özellikle sabah ve akşam saatlerinde trafiktekilere yaşattığı sancılara bakacak olursak, Eskişehir’deki sıkıntının çok da büyük bir sıkıntı olmadığı ortada.
Biz 3 dakika bekleyince trafik sorunu var, 10 dakika geç kalırsak kıyamet kopmuş gibi hissediyoruz. Bu da Eskişehir’in geçmişten bu yana yürüme mesafesinde dediğimiz ve büyüdüğünü halen daha fark edemediğimiz yapısal sıkıntısından meydana geliyor. Alışkanlıklarımız çabuk ve tez canlılık üzerine kurulunca bu serzenişler normaldir. Ancak zaman zaman trafik sorunu gerçeğini hatırlamak için başka büyük şehirlere gitmek de insanı rahatlatıyor, tavsiye ederim.
Trafik değil ulaşımda sorun var
Trafik için düşündüklerim böyle ama ulaşım konusunda son günlerde bir kez daha gündeme gelen serzenişlere sonuna kadar hak veriyorum. Üzerine düşülmesi, çözüm bulunması gereken asıl konunun da bu olduğu kanaatindeyim.
Hatta sağlıklı ve tek seferde ulaşım yapamayan bir çok insanın mecburen araç kullanmak hatta iyi kötü bir araba alma eğiliminde olarak, trafiğe bireysel olarak katıldığını düşünürsek bence abarttığımız trafik sorununda bu da etken olabilir.
Şehrin hemen her yerinde ulaşım çeşitliliği yok. Ya sadece tramvaya, ya otobüse ya da dolmuşa binmek zorunda olduğumuz birçok alan var. Bir de neredeyse ulaşımın olduğu kör noktalar var ki en ciddi sorunlardan birisi de bu. Örneğin Ertuğrulgazi’de olan TV binamıza şehir merkezinden gelmek için ya stadyumun yanındaki dolmuşlara yürümek ya da tramvayla 6,7 km yakınından geçen havacılık durağında inip epey yürümek gerekiyor.
Örneğin eski adıyla Seyitgazi Caddesi’nden aktarma yapmadan şehrin batısında bulunan herhangi bir yere ulaşmak da birkaç istisna ile imkansız. İnsanlar 8’de başlayacak mesai için ve saatte bir geçen bir otobüs dolu olursa, üstelik aynı saatlerde sıkışık olan tramvaya da binemez ise nasıl vaktinde yerinde olacak diye soranlara siz de çok şey istiyorsunuz diye karşı çıkanlar var. Bence gelsinler bir sabah birlikte tecrübe edelim. Yoksa empati yapmanın imkanı yok.
Bu yüzden ulaşımın sadece kapasitesi belli tramvaya çakılı kalmaması, Büyükşehir’in otobüs sayısını tek elden fazlalaştırması ve hatta dolmuş ya da taksi dolmuş sisteminin daha da genişlemesi için adım atması gerekiyor.
Ben iddia ediyorum ki, insanlar ulaşımını rahatça yaparlar ise toplu ulaşım araçlarını tercih eder ve araçlarını şimdiki gibi yoğun kullanmazlar. Bu da haliyle trafik için büyük avantaj sağlar. Yeter ki konuya ciddiyetle yaklaşıp çözüm için adım atalım. Gerisi pamuk ipliği gibi gelecektir.
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...