Penaltı atışlarında “Kalecinin yapabileceği pek fazla bir şey yoktur''derler. Penaltı ya da değil, acar forvet oyuncusu falsolu bir vuruşla kaleciyi ters köşeye yatırabilir. Gol kesindir.
Durumumuz anlaşılıyor ki budur.
Önce "Kılıçdaroğlu" ters köşeye yatırdı bizi, şimdi de "Erdoğan" müjdeliyor, o da ters köşeye yatırabilirmiş...
Artık fark etmez.
Uzatmalarda durum değişmezse birbirine rakip takımlardan yediğimiz ters köşe golleriyle yere serilmemiz kaçınılmaz görünüyor!
Güray Öz
Gerilim
Hep deriz ya, "Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner" diye.
Şimdi sıra onlarda, bekleyip göreceğiz.
Gün ola, harman ola...
Deniz Kavukçuoğlu
Günün: Sözü
Çamur atma, hedefini şaşırır, kirli ellerinle kalıverirsin…
Joseph Parker
Günün İncisi
Sessiz insanlar en yüksek sesli akla sahiptir...
Stephen Hawking
Özdeyiş
"Milletlerin yoksulluğu devrimlerin de, suçların da anasıdır!
Cuk
Olmak ya da olmamak değil...
"Ağacı kuşa çevirmek..."
İşte bütün mesele bu...
Görüşler
Sonunu göremeyen ayı!..
Ülkemizde çok şey ikiye bölündü…
7 milyon insan yoksulluk sınırının altında yaşıyor... Ama bazılarına göre Türkiye büyüyor!
"Her 4 gençten biri işsiz.."
“İki basın.."
"İki eğitim.."
"İki yargı.."
"İki sermaye , iki sanatçı.."
"İki güvenlik gücü..."
…….
Eskimolar, fok balığı avlayarak karnını tok, kutup ayısı postuyla da sırtını pek tutmak durumundadır...
Kutup ayısı derisinin özelliklerini ayrıca anlatmaya gerek yok… Sıfırın altında 60 dereceye varan soğukta bu hayvan serinlemek için ve buzun üzerinde avlanıyorsa, bunu derisinin özelliklerine borçludur...
İşte Eskimolar da giyimlerini kutup ayısının bu mükemmel postundan elde ederler. Bunu yaparken de, sayıları gittikçe azalan bu hayvanın derisinden bir karışı bile ziyan etmek istemezler...
Kesici aletlerle ve silahla avlanmak posta zarar vereceği için ilginç bir yöntem geliştirmişler...
Ustura gibi keskin hale getirip ağzına fok kanı ve yağ sürdükleri baltayı keskin tarafı açıkta kalacak biçimde kara gömerler. Kan kokusunu duyan ayı gelir ve baltanın keskin ağzındaki kanı yalamaya başlar...
Bir süre sonra, ayı hırsından dilinin kesildiğinin farkında olmaz ve kendi kanını yalamaya başlar...
"Bu işlem, ayının kansızlıktan bitkin düşüp ölümüne kadar sürer..."
…….
Ne yazık ki biz de toplumsal değerlerimizi büyük bir iştahla yitirmeye devam ediyoruz...
Tüm bu gelişmelerin..
“Kendi sonunu göremeyen kutup ayısının iştahından farkı var mı?"
Her şeyin ikilendiği ülkede..
"Duyarsızlık tek mi kaldı!..”
Cumartesi öyküsü
Gereğinde “YAŞAM” bile paylaşılır
Himalayalar’ın zirvesine tırmanan iki dağcı kamp yerlerine dönebilmek için büyük gayret gösteriyorlardı…
Çok soğuk bir hava vardı...
Donma tehlikesi yaşıyorlardı...
Tam bu sırada karların içine gömülmüş başka bir dağcı gördüler... Biri seslendi:
"Haydi ona yardım edip birlikte kamp yerine taşıyalım…
Diğeri karşı çıktı:
"Böyle bir şey bizim hayatımız açısından çok tehlikeli olur... Yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyoruz. İlk yardımda basit bir kural vardır. Kendi yaşamını tehlikeye atmayacaksın..."
Arkadaşının bu sözlerine katılmayan yardımsever dağcı, hemen yerde karlar içinde yatan adama yöneldi... Dağcının yattığı yere eriştikten sonra, güçlü ve kuvvetli yapısıyla zayıf bünyeli dağcıyı kaldırıp taşımaya başladı... Bu arada diğer arkadaşı çoktan kamp yerine doğru yola çıkmıştı…
Karlara saplanan dağcı, kendisini saplandığı yerden çıkarıp, taşımaya başlayan dağcının harcadığı enerji sayesinde ısınarak kendine gelmeye başladı... Onu taşıyan dağcı da aşırı bir çaba gösterdiği için, kendisini donmaktan korudu...
Kamp yerine varmak üzereyken, bir anda yerde yüzüstü karlara saplanmış birini gördüler...
Bu kişi az önce kendilerini yalnız bırakarak yola çıkan diğer dağcıdan başkası değildi…
Soğuğa tek başına olduğu için dayanamayan dağcı, kamp yerine ulaşamadan ölmüştü...
Ressam Coto ve çocukları
Ünlü ressam "Coto", bir gün "Dante”yi evine davet etmiş. Dante, o gün Coto'nun çocuklarının çirkin olduğunu görünce takılmış:
"En güzel tabloları dünyaya yapmışsın ama, kendine yaptıkların neden bu kadar çirkin?"
Coto gülmüş:
"Ötekileri gündüz gözüyle yapmıştım. Bunları gece karanlığında çırpıştırdım..."
Kestirme yoldan anlatmak
Poker partisi iyice kızışmıştı. Ortada da yüklü bir para vardı. Bütün parasını ortaya koyan adam hepsini kaybedince fenalaştı ve kalp krizinden öldü.
Adamın karısına haber vermek için birini görevlendirdiler:
"Sen güzel konuşursun. Git ve en uygun yoldan durumu anlat..."
Adam tarif edilen eve gitti ve kapıyı çaldı. Çıkan kadına "Kocanız poker oynarken " dedi, kadın sözünü kesti:
"Elindeki bütün parayı ortaya koydu, değil mi?"
-Koydu efendim...
"Sonra da hepsini kaybetti!"
-Kaybetti efendim...
"Tanrı onun canını alsın..."
"Merak etmeyin, aldı efendim!.."
Niye ağlıyormuş?
Gelin ve kaynanalarla dolu bir minibüs kaza yapmış. Kaynanaların hepsi ölmüş. Herkes gülüp oynarken, gelinin biri hüngür hüngür ağlıyormuş...
"Ayol kurtuldun işte, niye ağlıyorsun?" diye sormuş biri... Talihsiz gelin de yanıtını vermiş:
"Ben kaynanamı evde unutmuştum!.."
Günün Olayı
Şaka maka demokrasimiz ve kültürümüz epey gelişti... Örneğin artık televizyonlarda yayınlanan siyasi programlarda profesörlerle bohçacı kadınlar rahat rahat tartışıyorlar...
Günün Biberi
Yeniden yargılama, kokmuş aşın tabağını değiştirmekten başka bir işe yaramayacaktır. Yeniden yargılamadan önce, yeniden hukuk istemek gerekiyor...
Mustafa Balbay
Günün Şiiri
Paralel duygu
Ben biraz da size benzerim
Biraz da sizin gibi düşünürüm
Bir kavak ağacının
Uzamasına aklım ermez
Bir de gül ağacının
Bodur kalmasa sabahları gün doğunca
Tepelerin ardından uyanılacağını bilirim
Benim de canım ekmek ister acıkınca
Ben de insanların cümlesini severim
Sayıları bir torbaya koyup yolluyorum
Alfabenin bütün harfleri benim...
Mahmut Kuru (Varlık-1959)