Şiddeti meşru gösterme gayreti içerisinde olan politikacılar yüzünden, hukukun muktedirliği kalmamış, muktedirlerin hukuku ortaya çıkmış.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara Çubuk’ta katıldığı şehit cenazesinin töreninde saldırıya uğramıştı. Saldırganlardan bir tanesi de, Kılıçdaroğlu’na yumruk atan Osman Sarıgün’dü. Olayın hemen ardından kaçan Sarıgün, Sivrihisar’da kıskıvrak yakalanarak gözaltına alındıktan sonra, çok geçmeden adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı. Serbest bırakılmasıyla beraber Sarıgün’ü ziyaret edenler, saldırganın elini öperek “helal olsun” demişler ve hatıra fotoğrafı çektirip sosyal medya hesaplarında paylaşmışlardı. Saldırganın elini öpen ve el öperken çektirdiği fotoğrafı sosyal medya hesabında paylaşan isimlerden bir tanesi de, AK Parti Etimesgut Belediye Başkan Aday Adayı Önder Gökçekaya’ydı! Gökçekaya öyle bir ifadeyle fotoğrafı paylaştı ki, “Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırı meşrudur ve haktır” der gibi…
Ayrıca Gökçekaya’nın o ifadeleri, saldırganın serbest bırakılması için katkı vermeyen AK Partililere de ayar verir nitelikte. İşte, AK Partili Gökçekaya’nın o ifadeleri: “Osman amcamla günlerdir uğraştık ve sonunda onu ailesine kavuşturduk. Keşke bizim kadar başka uğraşanlar da olsaydı. Onlar kendilerini biliyorlar.”
Tüm bunlar üzerine şu yorumlar yapılabilir…
Politikacıların kullandığı ayrıştırıcı dil, toplumumuzu kutuplaştırdı.
Şu anda, Türkiye’de yaşayan hiçbir yurttaşımızın can güvenliği yok.
Şiddeti meşru gösterme gayreti içerisinde olan politikacılar yüzünden, hukukun muktedirliği kalmamış, muktedirlerin hukuku ortaya çıkmış.
*
Peki, söz konusu kabul edilemez olay karşısında, Eskişehir Baro Başkanı Mustafa Elagöz ne düşünüyor? “Adaletten ümidini kesen vatandaş kendi adaletini sağlama peşine düşer” diyen Elagöz’ün görüşleri, şöyle…
Okuyoruz…
*
DEVLET GEREĞİNİ YAPMAZSA…
“Saldırıya uğrayan ana muhalefet liderini beğeniriz, beğenmeyiz, kişiliğini ilgilendiren bir durum değil bu. Orada bir toplumsal sorun var. Saldırıdan sonra ne oldu peki? Yahu saldırganın elini öpmek için vatandaşımız sıraya geçmiş, selfi yapmış, bunu da sosyal medyadan paylaşıyor. 600 tane mi, 800 tane mi avukat savunacak gibi manşetler… Yahu siz devlet olarak, şiddet eğilimli bir suç failinin sırtını sıvazlarsanız, gereğini yapmazsanız, o zaman bunu gören toplum ne yapar biliyor musunuz? Kendi hakkını kendi aramak için yola çıkar.
ŞİDDET ORTAMI YARATILDI
Ve buna kimse dur demiyor. Siz adaleti bu noktaya getirirseniz, devletten ümidini kesen, adaletten ümidini kesen vatandaş, kendi adaletini sağlama peşine düşer. Ondan sonra her gün, şiddet haberleriyle uyanıyoruz biz yahu. Sabah şiddetle uyanıyoruz, akşam şiddetle yatmıyor muyuz? Kadına karşı şiddet, çocuğa karşı cinsel istismar, çocuğa karşı şiddet, ölüm… Yahu iyi bir haber duyuyor musunuz?
SUÇ MEŞRULAŞTIRILIYOR
Yani az önce dediğime geliyoruz yine… Siz suç failinin sırtını sıvazlarsanız, yaptırım uygulamazsanız, onu gören vatandaş bu eylemin olağan bir şey olduğunu düşünerek hareket eder zaten. O eylemi meşru görür. Çünkü yapmış, daha da popüler olmuş adam. Doğru mu? El öpmek için sıraya geçen bir toplumu gören suç işleme eğilimindeki bir vatandaştan ne bekleyeceksiniz? Saygı mı bekleyeceksiniz? Bekleyemezsiniz tabii ki...”
*
Elagöz’ün ifadelerinin altına imzamı atıyorum…
Artık ülkemizde, hukukun üstünlüğünden söz etmek mümkün değil. Yurttaşlarımız, basit bir konu için dahi hakim karşısına çıkmaktan imtina ediyor; çünkü adil bir karar verilip verilmeyeceği hususunda şüphe duyuyor. Bunun nedeni belli aslında. Artık ülkemizde, muktedirlerin hukuku var, yani iktidar temsilcilerinin hukuku! İnsanlar, artık, Anayasa Mahkemesi ile YSK’nın kararlarına bile şüpheyle yaklaşır oldu. YSK’nın en son verdiği kararı biliyorsunuz; İstanbul seçimi yenilenecek, dedi YSK…
Ancak hangi siyasi görüşten olursa olsun tüm hukukçular, YSK’nın kararının doğru olmadığını, siyasi baskı sonucunda karar alındığını savunuyor. Yani YSK’nın İstanbul kararı, vicdanları kanatmıştır ve Türkiye’nin hukuk-demokrasi tarihinde, kara bir leke olarak anılacaktır.
*
E, koskoca YSK, iktidar partisi lehine karar veriyorsa…
Bir partinin genel başkanına saldıran kişinin eli öpülüp ‘aferin’ deniyorsa… Hakkını aramak isteyen yurttaşımız ne yapacak? Devletin hakimlerine ve savcılarına olan güvenini yitirdiği için, kendi hakkını kendi arayacak. Bunun yol açacağı kaos ortamını tahmin edebiliyor musunuz?
*
İşte, geçmişte ‘parti devleti oluyoruz’ şeklinde uyarı yaptığımız zaman ‘ne alakası var’ diyen zihniyet bile, artık bu durumdan rahatsız. Çünkü adalet, onlara da lazım değil mi? Ancak ara ki bulasın!
*
Son söz…
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin şu anda tek bir şeye ihtiyacı var: Nedir o?
Şu…
Cumhuriyet kazanımlarımızdan olan Parlamenter Demokratik Yönetim Sistemine derhal geri dönülmelidir!
Totaliter anlayış tamamen reddedilmeli, güçler ayrılığı savunulmalı, hukukun üstünlüğü ilkesi baş tacı yapılmalı, çağdaşlaşma yolunda ilerlenmeli, Atatürk ilke ve devrimlerinden hiçbir koşulda taviz verilmemeli!