Şinasi Kula yazdı
Her duyarlı yurttaş gibi, ülkemin gidişatını çok yakından takip edenlerdenim. Çok uzun yıllar oldu nefsimden arınalı. Bireysel beklentiler, menfaatler, kısacası ikbal gözetmeksizin bir yaşam biçimini kanıksayalı uzun yıllar oldu. Bana hiç ama hiçbir Allah kulu “Şu işi kendi çıkarın için yapıyorsun, konumunu menfaatlerin uğruna kullanıyorsun” diyemedi, diyemez de! Durum böyle olunca yastığa başınızı koyarken de ülkenizle ilgili kaygılarla yatar, ülkenizle ilgili düşlerle kalkarsınız…
İdeolojisi sağlam insanlar yalpalamaz saygın okurlar!
Söylemi ile eylemi denk düşmeyen samimiyetsiz tiplerin ise ayazda kalan bölgeleri kendilerini er geç ele verir. Halk geç de olsa böylelerini idrak ettiğinde (geç de olsa) gerçekler işlevini sürdürür. Ülkemde çok uzun yıllar Cumhuriyet rotasından sapıp bir bilinmezliğe doğru gittiğimizi dillendirenlerdenim. Ne hüzün vericidir ki; topluma bir zamanlar aykırı gelen öngörülerimiz çok uzun yıllar sonra kabul görmekte. “Komplo teorisi yazıyorsun” diye bıyık altı sırıtan kimselerden hiçbirisi kalmadı şu an yakın çevremde! “Taş gibi ordumuz var, devletin kendi içerisinde derin bir yapılanması var, Cumhuriyetin yıkılması söz konusu değil” diye ahkâm kesen hiç ama hiç kimse kalmadı. Hepsinin dilleri lal oldu adeta!
Oysa naçizane Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğünü savunan, bağımsızlığını savunan yurttaşlardan bir tanesiydim hepsi bu. Mustafa Kemal Atatürk, onun silah arkadaşları, şehitlerimizin bedel ödeyerek bizlere onurumuzla yaşamamız için bıraktıkları Misak-ı Milli sınırlarının kıymetini bilen, nankörlük etmeyenlerden biriyim. Cumhuriyeti savunmanın, Mustafa Kemal Atatürk devrimlerine sadık kalmanın günün birinde tehlike adledileceğini görenlerden idim. Bunu yıllardır yazı ve söylemlerimde işlemeyi bir onur bilenlerden idim…
Dediklerimize on yıl sonra gelenler!
Öngörülerimizi uzun yıllar sonra kabullenenler!
Bunları sanki bizler zamanında dile getirmemişiz de, kendi ileri görüşlülükleri sayesinde keşfetmiş havasına girenler gülüyorum sizlere inanın. Hani daha düne kadar körü körüne amigoluk yaptığınız konularda bizim gibileri neredeyse bir kaşık suda boğacaktınız!
Örneğin Cumhuriyet değerleri ile kaygılarımız konusunda bizi panikataklıkla suçlayanlar şimdilerde niçin lal olmuş durumdadır? İrtica Erbakan’dan (ve 12 Eylül faşist darbesinden) bu yana göstere göstere hangi boyutlara geldi, ne dersiniz? Köşemde fotoğrafladığım en son örnek Sakarya ilimizin Geyve ilçesindendir. Bu görüntülerin Cumhuriyet değerlerimizin bir yansıması olduğunu, kaygı duyulmaması gerektiğini söyleyecek kaç kişi var içinizde?
Hala “bişi olmaz” diyen kimler var aranızda?
Meral Akşener kentimize de uğradı geçtiğimiz Pazar günü…
İlgi de oldukça mutlu etmiştir kanımca kendisini ve onu destekleyenleri. Bu kişinin MHP genel başkanlığına yakışıp yakışmaması, bir başkasının olup olmamasını istemekle ilgili değildir bu yazacaklarım. Ben yıllardır Devlet Bahçeli’nin püsgevit yeme biçimi ile ilgili düşüncelerimi de zaten sakınmadan yazıp çizenlerdenim. On yıl öncesinden başlayarak; Bahçeli’nin çabalarının kimin işine yaradığını hiç çekinmeden haykıranlardanım. Lakin trajikomik tablo şu; Bahçeli’ye söylemlerim sonrasında bana tepki gösterip milliyetçi davaya dil uzattığımı söyleyenler bugün benden daha yiğitçe (!) söylemlerle Bahçeli’ye savaş açtılar.
Yamuk diyorlar ona ve çevresindekilere.
Peki, madem ki o ve çevresindekiler “yamuk” ise, yaptıkları Akşener’in tanımı ile “yamukluk” ise; 14 yıllık AKP iktidarı döneminde, Bahçeli’nin iktidarı destekleyen tüm kararlarının arkasında olanlar, kararların altına imza koyanlar ne oluyor?
Ben yaptım oldu mu, ya da kandırıldık mı diyeceksiniz sizler de?
Moda ya hani şu sıralar ‘kandırıldık’ demek! Sizler, yani yamukluğu dile getirenler kendinizi o yamukluklardan nasıl arındırmış olacaksınız?
Geçmiş bu kadar çabuk inkâr edilip unutturulabilir mi?
O yıllardan itibaren bir muhalif duruşunuz oldu mu Bahçeli’nin tek bir kararına? Lütfen 14 yıllık süreç içerisinde iktidar lehine yaptığınız tercihlerin hepsine tek tek bakın ve inceleyin. Bu kararlardan hangi birisinde olumsuz şerh düştünüz bana söyleyebilir misiniz?
Keşke halka sorumluluk bu denli sığ algılanamasaydı uzun yıllardır!
‘Ben yaptım oldu’, ya da ‘kandırıldık’ gibi sıradan açıklamaların halkı çok basite indirgemek, küçümsemek olduğu bilincine varılsaydı tüm siyasilerce. Ve tarih yapraklarında hiçbir gerçeğin gizli kalmayacağını bilseydi bizim siyasilerimiz keşke!
Demem şu; Devlet Bahçeli’nin ne olduğunu, ne olmayacağını bizler zaten iyi bilenleriz. Bu konu ile ilgili düşüncelerimizi yıllardır kamuoyu ile paylaşanlardanız. Lakin onun tüm yaptıklarını (haklı olarak) eleştirip yanlışlarını (sizin tabirinizce yamukluğunu) dillendirdiğiniz kadar; bu yanlışlarına üç ay öncesine kadar ortak olduğunuz için milletten bir özür dileyin en azından! Belki temiz bir sayfa açarak, vicdanen daha rahat biçimde başlarsınız.
Ne dersiniz?
OZANCA
SEYREYLEYİN
Şeytani nefse uyanlar
Dünyada cana kıyanlar
Kanı kan ile yuyanlar
Kabristanı seyreyleyin.
Aydınlığa kör bakanlar
Gerçeklere sır bakanlar
İnsanlara hor bakanlar
Kabristanı seyreyleyin.
Sevgi gönülü hoş eyler
Ölüler serveti neyler
Dünya benim diyen beyler
Kabristanı seyreyleyin.
Fikretim sözüm sizlere
Nolur hor bakman bizlere
Toprak dolmadan gözlere
Kabristanı seyreyleyin… Fikret DİKMEN