Soner Yüksel yazdı
Son birkaç senedir Eskişehir ilçelerini daha sık duyuyor, yapılan atılımlara daha yakından tanık oluyoruz. Seyitgazi, Sarıcakaya, Çifteler, Han hemen hemen tüm İlçeler ’de güzel ve Eskişehir gündeminde yer alan işler yapılıyor. Sivrihisar ise bu işlerde çıtayı aşmış, hızlandırılmış ve etkili bir politika izliyor diye düşünüyorum.
Son 2 yıldır Sivrihisar ile ilgili izlenimler son derece farklılaştı. Gelip geçerken köprünün altında kalmış küçük bir Nasrettin Hoca heykelinden ibaret sandığımız Sivrihisar artık o köprüleri yıkmış ve sahiplenme konusunda kimsenin eline su dökemeyeceği bilimsel araştırmalarla bu marka değerini ön plana çıkarmış durumda.
Geçtiğimiz günlerde 3 gün boyunca gerçekleştirilen Uluslararası Nasrettin Hoca Kültür ve Sanat Festivali’nde onlarca etkinlik, Mustafa Ceceli ve Atiye konserleri, Sivrihisar yamaçlarına yapılan eşsiz açık hava heykel müzesi ile bir İlçe Belediyesi’nden beklediğimin çok üstünde bir işe tanık oldum.
Kışın Sucuk festivali, ara ara Havacılık gösterilerini de düşünürsek Sivrihisar takdiri hak eden bir işe imza atıyor diyebiliriz. Tabi Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı’nın da bu konuda destek ve katkısını unutmayalım. Nabi Hoca’nın Nasrettin Hoca’nın diyarına çok özel bir hisle yaklaştığını düşünüyorum. Bu durumda herhalde bu işi yapanlara büyük bir özgüven sağlıyordur.
Velhasıl Sivrihisar iyi bir yolda, hızlıca ilerliyor. Başkan Hamid Yüzügüllü’ye, ekibine, bu işe fikrini, emeğini koyan herkese teşekkür ediyoruz. Eskişehir’in de marka değerine katkı yaptıkları için. Umarız daha nice festivaller ile nice başarılı işlere tanık oluruz.
Tramvay yapılırken de olmuştu bunlar!
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’un da diğer siyasetiler, bürokratlar daha doğrusu her insan gibi muhakkak eleştirilecek yönleri, yanları vardır. Gel gelelim Kazım Kurt ne yaparsa yapsın doğru, haklı, acaba diye düşünmeden olumsuz eleştirileri yapanlar da var.
Son birkaç aydır bu eleştirin odak noktası Hamamyolu’nda gerçekleştirilen proje. Proje başlarken ağaçların deplase edilmesiyle başlayan bir tepki süreci, bugünlerde ise proje içindeki köprü için gerçekleşiyor. İl Halk Kütüphanesi yıkımı ve yeniden yapımında sayıca az olduğu için sanırım akla getirilmeyen ağaçlar ve beton hassasiyeti Hamamyolu’nda doruğa çıkmış durumda.
Elbette konu tek bir ağaç, tek bir çalı çırpı, tek bir hayvan olsa bile önemli ve gönlümden geçen en ufak zararın verilmemesi. Ya da bazı mecburiyetlerde en az zararın gözetilmesi. Yıllardır Hamamyolu cazibesini kaybetti, değişmeli, farklı bir iş yapılmalı, şöyle ya da böyle olmalı kelamlarını hatırlayınca değişimin şart olduğunu düşünüyorum. Değişim şart diyenlerin ise şimdiden eski hali kalsaydı demelerini ise garip buluyorum.
Bu proje bana Tramvay hizmete girmeden önceki süreci anımsatıyor. 2 yıl boyunca kazılan yollar, toz, toprak, inşaat çalışmaları nedeniyle kimse mutlu değildi. O günlerde şehirde gezenler Büyükerşen bir daha Başkan seçilemez diyorlardı. Ama proje bitince bu tepkiler büyük teşekkürlere dönüştü ve Büyükerşen seçilemez diyenler gidip teşekkür etmek için ona oy vermişti.
Bu yüzden beklemek lazım Ekim ayını. Proje şu saatten sonra değişip, iptal olmayacağına göre finalini görmek gerek. Şimdiden herhangi bir yorum yapmak yerine önyargısız davranmayı tercih ediyorum. Bakalım 29 Ekim’de beklentileri karşılayan, bizleri mutlu edecek bir proje mi çok net göreceğiz. O zaman da kamuoyu nabzını tutmak daha rahat olacak. En azından sonuçlar, yorumlar kesin ve resmi olacak.