Çoğu kez "Kara-Mizah" deyip geçiyoruz ama, gerçekten "Olmaz-Olmaz"ların ülkesinde yaşıyoruz...
Bir "Deniz Feneri" olayı çıkıyor, Alman Savcılar, "Bu işin asıl suçluları Türkiye’de" diyor...
Tutuklananlar bir süre sonra salıveriliyor...
Bazı savcılar olayın üstüne gidiyor!
Sen misin giden?
"Savcılar suçlu oluyor!"
………….
7 polis evire-çevire ve ailesinin önünde dövüyorlar adamı...
Bir amatör kamera yakalıyor olayı...
Polisler açığa alınıyor...
Ama sonrasında rapor veriliyor kendilerine :
"Ellerinde hasar var..."
…………..
Ali İsmail Korkmaz’ı "Bir şeyin yok" diye hastaneden geri gönderen doktor...
Döven polise rapor veriyor:
"Ayağında hasar var!"
Soma’da vatandaşı tekmeyle döven müsteşar yardımcısına doktor rapor veriyor:
"Ayağında ciddi hasar var!"
……….
Son günlerde de "17 Aralık Operasyonu"nu düzenleyen polislere gözaltılar var...
Oysa, aynı polisler, "İlhan Selçuk"u "Türkân Saylan"ı ve onlarca askeri gözaltına alıp, yıllarca tutuklu kalmalarını sağlamıştı…
İlhan üstat ve Türkân Hoca artık aramızda yok...
Şakaklarına kurşun sıkıp aramızdan ayrılan askerler de yok artık…
Yıllarca tutuklu kalanları hep şafakta alıp götürmüşlerdi... Aynı polisler şimdi feryat ediyor:
"Sahurda gelip aldılar!"
…………..
Dünya böyle dönüp gidiyor işte!
Ama Türkiye'de bir başka...
"Bazen Batı’dan doğuyor güneş!"
Gölgede kızartıyor insanı...
Ve de bir "teselli" ile avunuyor muyuz, nedir?
"Sıra ne zaman gelecek diye!.."
Tabii size…
Tramvaylarda klima çıkmazı!..
Dün gibi anımsarız...
Tramvayların ilk yazında defalarca dile getirmiştik:
"Sıcaktan pişiyoruz, klimalar niye yok?"
Yanıtını bir bayan belediye çalışanı vermişti:
"İki dakikalık yol için klima istenir mi?"
Sonunda istenirmiş!
Klimalar takıldı ama!..
22 Temmuz Salı günü ve saat 15.40 sularında Vişnelik Durağı'nda güçlükle binebildik... "Güçlükle” diyoruz, çünkü tıklım tıklımdı...
Ve de sımsıcak...
"Stadyum Durağı"ndaki görevliye seslendik:
"Şu vatmana söyle de klimaları açsın..."
Koşa koşa öne doğru gitti ama!..
İçeride 300 kişi vardı belki...
"Pişiyoruz!.."
"Çarşı Durağı"nda iner inmez vatmana gittik:
"Kardeşim niye açmıyorsun?"
"Açık" demez mi!
"Şimdi indik, neresi açık?" sorusuna da bir başka yanıt verdi:
"Ben sadece sürüyorum, klimalar yetersizse ne yapayım?"
Gazeteci olup sorunun üzerine gideceğimizi söyleyince de içini döktü:
“Yaz abi yaz... Hep bizi suçluyorlar…”
Durumu "Estram"ın yöneticisi "Hakan Murat Bayındır"a iletip biz de bir yanıt bekliyoruz...
"Klimalar gerçekten yetersiz mi? "
Bu arada, o tramvayla "Sauna"ya gidiyorduk...
Çarşı Durağı'na gelinceye kadar piştik dedik ya...
"Sauna’ya gerek kalmadı!.."
Günün Şiiri
Yaz kırağısı
Sen, dirimle bir günler, Sivas örsünde
Kılınç döven bir demirci bileği
Oysa artık yaşantıya adımı
Gözünü alaca basmış bir yaşlı
Türkmen Beyi
Sen, yanık bir ezgi akşam burçlarında
Gölgesi vurgun yemiş öylece yatar
Öte yandan bir kuş uçumu, en uzak, en yakın
Tel örgüler ardından bakılan bahar
Ve sen can, yaradaşım, onmaz acılı
Ölüm tüm yaratıklar boynunda bukağı
Delen bir sızı ne ki şu göğüs kafesinde
Temmuz günü yüreğin kırağı bağlaması...
Tahsin Saraç {Has (lürk Dili-1972)
Ters kelepçe
Gözaltına alınan eski polis yetkililerinden bazılarına "ters kelepçe" takıldı.
"Yurt Atayün"ün abisi “Kardeşim gidip kendi ayaklarıyla teslim oldu ama gazetecilere gösteriş için kelepçe taktılar" diyordu.
"Şahıs bunu hakedecek bir şey yaptıysa bilemeyiz" diyor "Melih Aşık" ve şöyle devam ediyor:
- Sırf gösteriş veya intikam için kurallar zorlanırsa suçlular mağdur ve mazluma dönüşür.
En güzelini "Amirallere Suikast Davası”nda yargılanırken intihar eden Yarbay "Ali Tatar"ın abisi "Ahmet Tatar" söyledi :
“Çok canımızı yaktınız. Çok zulmettiniz. Umarım siz adil hukuktan mahrum kalmazsınız..."
Günün Olayı
“İrfan Şahinbaş Tiyatrosu"nu mafya bastı, polis seyretti.
Ülke yöneticileri sanatçıyı sevse ve saysa böyle bir şeye kim cesaret edebilir?
Akif Kökçe
Günün Biberi
Ortalık çözülürken iplikler de pazara çıkıyor. Umarız "Cemaat - AKP" ortaklığının ve onların üzerindeki gücün işbirliği ve marifetleri de bir gün ortaya dökülür...
özdeyiş
Öfkeyle geçen her dakikanız, mutluluğunuzdan çalınmış 60 saniyedir*
Emerson
Günün Balı
Haksızlık duygusu, haksızlığı yenmeye yetmez...
Françoıs Mıtterand
Cuk
Tarihteki eski şampiyonluklar, yeni kupalar getirmez…
Sen misin elmaları yiyen?
Temel, kasabaya inmiş, eşi Fadime'nin ısmarladığı alışverişleri yapmış ve eve dönmenin hazırlıklarını tamamlamış…
Köyüne eşeği ile dönecek...
Bir süre gittikten sonra, ağaçlardan sarkan elmaları görmüş.. Hemen bahçeye dalmış ve eşeğinin üstünde kolayca eriştiği elmalarla bir güzel kamını doyurmuş...
Ama tam ayrılacağı sırada bahçe sahibine yakalanmış!..
Adam, biraz küfürü bastıktan sonra önce eşeği bir güzel dövmüş, sonra Temel'e dönmüş:
"Sen misin elmaları yiyen?”
Vermiş veriştirmiş...
Dayak faslı bitince Temel sormuş:
"Neden önce eşeği dövdün?"
Adam gülmüş:
"Önce seni dövseydim, eşek kaçardı!"
Hoca susayınca
Nasreddin Hoca'ya oruç vurmuş, susuzluktan kıvranırken bir çeşmeye ağzını dayamış… Tam içerken gören köylü: "Yaptığın günah değil midir?" diye bağırmış…
Hoca da, "Ne yapayım arkadaş?" demiş:
"Ramazan gider bir daha gelir, ama ben gidersem bir daha gelmem!.."