Sinan da, Ediz de yıkılmasın…

6 Eylül 2016 09:12
A
a
Sütiş Eskişehir
Erkek Lisesi’ne giderken bir gün tarih öğretmeni annesini çağırdı. “hanımefendi, bu çocuğun kafası boş, bundan bir şey olmaz” dedi. Hepimiz biliyorduk onun futboldan başka hiçbir şeye ilgisinin olmadığını. Zaten o yılın sonunda ilk profesyonel imzasını da attı. 100 milyon lira verdiler. 10 lirasını cebine koymuş, 90 lirasını annesine vermiş. Ayten de gitmiş, 90 lirayla oğlu güçlensin, toplara daha iyi vursun diye et almış, muz almış. Nerede pahalı şey var, gidip almış, gelmiş mübarek.

Bir süre sonra Ankara’dan transfer teklifi geldi. Annesi ağladı etti ama kendisiyle aynı kulüpteki iki arkadaşıyla birlikte Ankara’ya gittiler. daha 16 yaşındaydı. İki arkadaşı yapamamışlar dönmüşler. Bizimki her akşam yorganın altına girip, anneciğim, babacığım diye ağlıyormuş. Annesiyle telefonda konuşmuş. Annesi “istersen dön yavrum” demiş. “sizin için kalıyorum. Para kazanmam, sizi rahat yaşatmam lazım” diye cevap vermiş.

O sene 2 milyar para kazandı. Hepsini bize gönderdi. Tıpkı öldüğü güne kadar yaptığı gibi. Ve bugün, sahip olduğumuz her şeyi ona borçluyuz. En son aldığı arabayı bile annesinin üzerine yapmış. Evladın hayırlısını yetiştirmişiz.

O gidiyorum dediğinde 26 yaşındaydı. Onu transferin son günü, cennete transfer ettik.  Umarım oralarda bir yerlerde, taksitle krampon satılıyordur."

Bosna’dan gelmiş göçmen bir aile, yokluklar içinde büyüttükleri, adam ettikleri ve belki ileride Türkiye’nin sayılı futbolcularından birisi olmaya namzet oğullarını sonsuza uğurlardı. Henüz 26 yaşında veda ettiği Ediz Bahtiyaroğlu’nu böyle anlatıyordu babası. 
Milli kalecimiz Sinan Alaağaç gibi, Ediz’ Bahtiyaroğlu’da bu camianın genç yaşta yitirdiği bir isim. Kalplerden, yeşil sahalardan, sonsuzluğa, cennete uçtu gitti. Yaş gereği Sinan Alaağaç’ı tanıyamadık ama meslek gereği takımı takip ederken Ediz’i tanımıştık. Mütevazı, kimseye hayır diyemeyen, sessiz sakin bir delikanlıydı. İyi bir stoperdi ve kendisinden büyük başarılar bekleniyordu.
Necati Ateş’in imza töreninde gördüm son kez, Necati’nin onun formasını yanlışlıkla giyerek poz vermesi ise 4 Eylül 2012’nin en acı tesadüfü oldu. O gece yarısı, o acı haberi ilk alan ve paylaşan isimlerden biri olarak çok iyi biliyorum ki bundan 4 sene önce yaşanan acı ve travmayı 40 yıl unutmamız mümkün değil. Evinin önünde dakikalarca inşallah bir umut vardır diye beklediğimiz anlar ve herkesin gözlerindeki yaşları da …. Çünkü hepsi saf, gerçek ve yürektendi.
Aynı hepimizin ezbere bildiği ve yürekten söylediği “Şampiyonluk tükenmiş nefeslere, Sinan’a Edizlere” diye başladığımız, insanın tüylerini diken diken yapan o beste gibi Ediz’in ismi de dilden dile, nesilden nesile yayılacak ve Sinan Alaağaç gibi Eskişehirspor’un tarihindeki en acı, en travmatik kayıplarımızdan biri olarak yerini alacak.
Ancak mevcut Stadyum’un birkaç seneye kadar yıkılacağını düşününce bizim vefamıza, şanımıza ve fedakârlığımıza yakışması adına kurumsal bir hamle de olsun istiyor gönül. “Yeni Atatürk Stadyumu ile birlikte Sinan Alaağaç kapısı ile Ediz Bahtiyaroğlu tribünü de yıkılmasın istiyor”  Yeni Stadyum’da bir tribün, blok, kapı olabilir ya da Stadyuma giden yollardan ya da sokaklardan birinde ya da bir okul da, park da Eskişehirspor taraftarı bu isimleri görmeyi arzu ediyor.
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi