Şimdi seçimler ne olacak?

Pek çok kişi “Şimdi seçimlerde ne olacak?” sorusunu aklından geçiriyor. Böyle bir depremden sonra kimin oylarının artacağının hesabını yapmak bile utanç verici. 30 bin kişiyi toprağın altına gömmüşüz. Burada oy hesabı yapmak olacak iş değil.
Yalnız muhtemelen seçimlerin 1 ay erken, yani 14 Mayıs’ta olmasını zor görüyorum. Muhtemelen gerçek zamanında yani 18 Haziran’da sandık başına geçeceğiz. Bu da çok önemli bir şey değil. Memleketimiz için hayırlısı olsun.
Öte yandan bu çaptaki bir felaketin ülkenin geleceğine etkisinin olmayacağını da düşünemeyiz. Bir kere ekonomi bu olaydan sonra çok etkilenecek. 1999 depremi Türkiye’nin en önemli ekonomik bölgesinde gerçekleşti ve 2001 krizinin sebeplerinden biriydi. Maraş merkezli deprem de önemli bir ekonomi bölgesinde gerçekleşti. Bu bölgenin ekonomisinden bir sene boyunca hayır beklememek lazım.
Zaten yerle bir olmuş bir ekonomimiz var. Zaten iktidar “Dış Güçler”den yalvar yakar aldığı borç paralarla ekonominin tekeri patlamadan ancak seçime kadar dayanacaktı. Şimdi üzerine bir de deprem felaketi geldi. Seçimlerden sonra kim iktidarda olursa olsun işi çok, ama çok zor olacak.
 

Sille – tokat girişmek olmaz

Deprem bölgesinde bazı yağma faaliyetlerinin olduğunu üzülerek öğrendik. 1999 depreminde de – maalesef – böyle şeytanlar ortaya çıkmıştı. Deprem gibi büyük felaketler toplum olarak içimizdeki “Melekleri bile kıskandıracak” güzellikleri ortaya çıkartırken, şeytanı bile utandıracak kötülükleri de gösteriyor.
Maalesef bir takım kişilerin, yakaladıkları yağmacıları sille – tokat dövdüklerine ilişkin görüntüler sosyal medyada paylaşım rekorları kırıyor. Bu adamların cezalandırılması pek çoğumuzun yüreğinin yağlarını eritiyor olabilir. Ancak vatandaş olarak kendi adaletini kendin temin etmeye başladın mı, orada devletin temellerine dinamit konmuş demektir.
Çok net bir şekilde ortada ki, hükûmet deprem bölgesinde otoritesini bir haftada kuramadı. Ancak şimdi durumlar değişti. Sokaklarda kahraman askerlerimiz devriye geziyor ve böyle yağmacılara göz açtırmıyor. Dolayısıyla suçluları elleriyle cezalandırmak değil, elleriyle adalete teslim etmek gerekir.
Bazen çok istesek de kendi ellerimizle kendi adaletimizi sağlayamayız. Devlete ve adalet kurumuna güvenmemiz lazım.
 

Türkiye’den Baykal geçti

Türk siyasetine damga vuran isimlerden biri olan Deniz Baykal hayata veda etti. CHP’nin uzun yıllar Genel Başkanı da olan Baykal, kısa bir Enerji bakanlığı dışında sürekli muhalefette kaldı. Özellikle kendi partisi içinde, “Muhalefeti sever, iktidar olmaktan kaçar” sözleriyle çok eleştirilmişti. Yine Baykal adı “Hizipçilik” ile birlikte anılırdı.
Öte yandan aynı Baykal’ın akçeli işlere girdine ilişkin en küçük bir iddiaya bile rastlayamazsınız. İyisiyle – kötüsüyle bu dünyadan Antalyalı Deniz Baykal geçti. Bize düşen merhuma rahmet, sevenlerine sabır ve baş sağlığı dilemektir.