Yaklaşık yirmi yıl kadar önce Çevre Yönetimi alanında lisansüstü çalışmamı yaparken, o dönemde Avrupa Topluluğu Çevre Komisyonlarında da görev yapan bir İngiliz hocam, bir sınavda şöyle bir çelişkiyi açıklamamızı istedi:
“İnsanların yaşam kalitesini yükseltmeye yönelik teknolojik gelişmeler ve kalkınma, yarattığı çevre sorunları nedeniyle insanın yaşam kalitesini düşürmeye başlamıştır”.
Gerçekten de bakıldığında aslında geçen yirmi yılda sorunu tarif etmek mümkün olsa da ve yine aslında bu çelişkinin çözüm yolları belli de olsa, insanoğlu her geçen gün bu çelişkiden nasibini biraz daha fazla alıyor. Her geçen gün yaşam kalitemizi yükseltemeye yönelik teknolojik gelişmeler ve kalkınma biraz daha fazla yaşam kalitemizi düşürüyor. Tarım topraklarımızı, ormanlarımızı, denizlerimizi, kullanma sularımızı tehdit ediyor…Sadece yaşam kalitemizi düşürmüyor, iklim değişiklikleri oluyor, buna bağlı doğal afetler artıyor, kuraklık oluyor, sel oluyor, fırtına oluyor, açlık oluyor, susuzluk oluyor… Yaşamımızı tehdit ediyor…
Ne mi yapmalı? İşte zor olanı burada... Mesela teknolojiden ve kalkınmadan vazgeçsek nasıl olur?
Hani, Dünya milletleri şöyle bir araya gelse ve bir ortak karar alsalar... Deseler ki:
Dünya artık çok kötü durumda… Bu şekilde teknolojik gelişmelerimizi ve kalkınmamızı sürdürmeye devam edecek olursak, yakında Dünyada çok sayıda insanın yaşamı tehdit altında olacak, hatta belki de Dünya yaşanmaz hale gelecek… Bırakalım kalkınmayı ve teknolojik gelişmeleri… Terk edelim motorlu taşıtları, elektrikli aletleri, ısınma, soğutma sistemlerini, muasır şehirlerimizi… Çıkalım kırlara, dağlara, ovalara… Çadırlarda, ağaç kovuklarında, mağaralarda yaşayalım gerekirse… Tarım yapalım, kendimize yetecek kadarını yetiştirelim, toplayalım avlayalım… Birlikte üretelim, birlikte doyalım... Kimler kabul eder bunu? Sizi bilmem ama sanırım ben bile bunu kabul etmem… Ne yapalım, yaşayacak sayılı gün de olsa, nasıl vazgeçelim, muasır şehirlerimizden, uygarlığımızdan?
Ben de zaten vazgeçelim demiyorum... Kalkınalım, daha fazla teknoloji sokalım yaşamımıza... Ancak yaşam kalitemizi yükseltecek teknolojiler olsun bunlar... Dünyamıza, yaşanacak tek gezegenimize, yuvamıza verdiğimiz zararı önleyecek teknolojiler olsun bunlar... Hasta Dünyamıza, şifa olacak teknolojiler... Tıpkı, hastalıklarımıza, hastalarımıza şifa olanlar gibi... Örneğin iklim değişikliklerineneden olan, denizlerimizi, yüzey sularımızı kirleten fosil yakıtları birincil enerji kaynağı olarak kullanmaktan vazgeçelim... En azından tüm Dünya milletleri bunu yapmasa bile, Dünyanın en bereketli coğrafyasında bizler yapalım bunu... Yenilebilir enerji kaynaklarından daha fazla yararlanalım.. Hem bu sadece ekolojik anlamda önemli değil, aynı zamanda ülke ekonomimiz açısından da çok kritik öneme haiz. Neticede cari açığımızı artıran en önemli unsur, giderek artan enerji ihtiyacımızı karşılamak için ithal edilen enerji harcamalarımız...
Lafı bu haftalık daha fazla uzatmayalım... Gelecek hafta kaldığımız yerden devam ederiz... Herkese iyi haftalar...