Türkiye’de son yıllarda artan kadın cinayetleri dikkati çekiyor.
Sadece son bir yılda işlenen cinayetlere baktığımızda işin ciddiyeti ortaya çıkıyor.
Türkiye’de son yıllarda artan kadın cinayetleri dikkati çekiyor.
Sadece son bir yılda işlenen cinayetlere baktığımızda işin ciddiyeti ortaya çıkıyor.
Şiddet eğilimi azalması gerekirken gittikçe artan, kabalaşan bir topluma dönüşüyoruz sanki.
Her yerde…
Trafikte, benzin istasyonu sırasında, market kuyruğunda, bankada işlem beklerken…
En ufak bir kıvılcım yetiyor.
Hemen bir kavga, bıçaklama, darbetme, silahla vurma…
Şiddet eğilimi konusunda araştırmalar yapan Umut Vakfı’nın "Türkiye Silahlı Şiddet Haritası 2022" raporu önümüze acı tabloyu koyuyor…
Buna göre, 2022 yılında medyaya 3 bin 984 silahlı şiddet olayı yansıdı. Ülke genelinde yaşanan bu silahlı şiddet olaylarında 2 bin 278 kişi öldürüldü, 4 bin 231 kişi ise yaralandı.
Silahlı şiddet olaylarının 616’sında (yüzde 15,46) kesici aletler kullanılırken 3 bin 368 (yüzde 84,54) cinayet ateşli silahlarla işlendi.
Ateşli silahların türevine baktığınızda, 143’ü beylik silahı olmak üzere (asker ve polislerin kullandığı resmi silahlar) 2 bin 528 olayda tabancalar, 840 olayda ise kaleşnikof dahil çeşitli tüfekler kullanıldı.
Bölgeler bazında bakıldığında…
Nüfus yoğunluğunun en yüksek olduğu ve en çok göç alan bölge olarak Marmara, yine en çok silahlı şiddetin yaşandığı bölge. Bin 136 silahlı şiddetin medyaya yansıdığı Marmara Bölgesi’nde yaşanan olaylarda 560 kişi öldü, bin 218 kişi yaralandı.
Vakfın notuna göre, yaralıların bir kısmı ağır yaralı olarak hastanelere kaldırıldı ve bazıları kurtarılamadı.
Marmara Bölgesi’ni 571 olayla Akdeniz, 566 olayla Güneydoğu Anadolu, 543 olayla Karadeniz, 463 olayla Eskişehir’in de bulunduğu İç Anadolu, 459 olayla Ege ve 246 olayla Doğu Anadolu bölgeleri izliyor…
Eskişehir’de 2022 yılında meydana gelen 44 silahlı şiddet olayında 25 kişi yaşamını yitirdi, 52 kişi yaralandı.
Buraya kadar bazı rakamlar vererek olayın vehameti konusunda bir portre çizmeye çalıştım.
Şiddetin her türlüsüne karşı bir birey olarak elimden geldiğince kadın cinayetlerine karşı kamuoyu oluşturmaya özen gösteriyorum.
Bir kadına şiddet uygulamak acizlik değil de nedir?
Sorarım sizlere…
Size Eskişehir’de yakın zamanda işlenen kadın cinayetlerini saysam, en azıdan birkaçını anımsarsınız…
Eski sevgilisi tarafından 12 Ocak’ta 25 yaşında hayattan kopartılan Tuğçe Can desem.
Aralık ayında ayrılmak istediği sevgilisi tarafından 21 yaşında katledilen Ayşenur Çolakoğlu’na size anlatsam…
Önceki ay eşi tarafından öldürülen 55 yaşındaki Rus uyruklu Elena Samsanova’yı söylesem…
Babasının azmettirdiği oğlu tarafından 19 Mayıs’ta pompalı tüfekle öldürülen 35 yaşındaki Serap Bor’u hatırlatsam.
Birlikte yaşadığı sevgilisi tarafından pencereden itilerek öldürüldüğü iddia edilen 36 yaşındaki Zerin Kılınç desem…
Daha bu ayın başında eski sevgilisi tarafından defalarca bıçaklanarak yaralanan, ölümden dönen 34 yaşındaki Gamze Cesur’u söylesem…
Türkiye’nin en güvenilir ve eğitimli şehirlerinden biri Eskişehir’de dahi kadın cinayetlerinin sık aralıklarla işleniyor olması, toplumsal travmayı düşündürüyor insana.
Bir insanın canına kast edecek kadar öfkelenmek, can almak…
Öfkeyi kontrol edememek, şiddet uygulama eğilimi…
Bunların tamamı sorgulanmaya, bilimsel yaklaşıma muhtaç olgular…
Erkekten fiziksel olarak güçsüz olan kadınlara bırakın şiddet uygulamayı, yüksek sesle dahi karşılık vermek, aile sevgisinden mahrum kalmış, zorbalığa uğramış bir bireyin gösterdiği ilk refleksten başka bir şey değil.
Şiddet olaylarının önüne geçmek, bugünden yarına çözülecek bir durum değil kuşkusuz…
Ancak unutmayalım ki…
Her alanda empati kurmaya, sevgiye ve hoşgörüye ihtiyacımız var.
Azıcık hoşgörü, bir günaydın veya iyi akşamlar sözcüğü emin olun ki yaşadığımız evreni farklı bir noktaya taşıyacaktır.
Kalın sağlıcakla.