Soner Yüksel yazdı
Futbolu tutku, aşk, iddia, başarıyı ise istatiktik, gol, puan cetvelindeki sıraya göre değerlendiren klişe anlayışlar Eskişehir'e zaman zaman hakkını teslim etse de sanırım bu ruhu hiç bir zaman anlamayacaklar.
Oysa üstüne değil ruhuna siyah kırmızı giymiş ve ve belki de futbolu, başarıyı, sıralama da yer alan pozisyonu en sona bırakmış olan bu şehrin evlatları genciyle yaşlısıyla aslında ne hissettikleri tüm Türkiye'ye defalarca öğretmedi mi?
Mücadelenin, formayı terletmenin, maçı kazanmaktan önemli olduğunu 50 yıldır anlatmadı mı?
Siz Eskişehir efsanesinin sadece şampiyonluğa ortak olunan yıllar olduğunu düşünüyorsanız hata yaparsınız. Eskişehirspor Efsanesi ona güç diye dayatılan, büyüklüğünden yanına yaklaşılmaz sanılanların karşısına daha büyük bir güç olarak dikildiği ve bunu saha da ki 90 dakikanın asla tayin edemeyeceği bir süreklilikle yaptığı için efsanedir. Birilerinin masa başında da kazanmalıyız dediği futbolun masa dışında açık ara lideridir ve nağmağlup olarak devam edecektir yoluna...
Baba'dan oğula miras da değildir üstelik Baba torun sahibi olup Dede olmuştur oğlu ve torunu ile yine tribündedir. Sık sık dendiği gibi bu sevdayı ancak ölüm ayırır.
Tüm bunlar bir matematik ise daha kaç kere sağlama yapmak gerekir Türkiye? Bu taraftarın başarı ölçütünü, aşk anlayışını, istatistiklere bakışını anlamak için daha kaç tecrübe istersiniz acep?
Sadece bu sene yapılanlar bile yetmez mi pek çok takım taraftarının kendine sorgusuna, öz eleştiriye, sezarın hakkını sezara teslim etmeye ..
Ceza alan taraftarın yerine tribün boş kalmamalı diyerek tribüne koşan, passolig'e rağmen o tribünleri dolduran, duyduğu her şarkıyı takımına olan sevdasına uyduran bu yürekler zannetmeyin ki mutluluğun peşinde...
Onlar cefanın gururuyla mutlu, fedakarlığın duruşuyla gururlu.
İster Konya'ya, İster Gaziantep, Rize'ye, İsterseniz İskoçya'ya bakın... Eskişehrispor'u asla yalnız göremeyeceksiniz
Evet bu sene adına Süper denilen ama adalet duygusuna sık sık sekte vurulan bu lig de sonumuzun ne olacağu meçhul. Evet hakemler yemin etmişcesine hatalı kararlar veriyor canı burnun da bir takıma. Evet bazı takımlar bizimle oynarken şampiyonlar ligini kazanacak kadar hırslı ama rakiplerimiz de Türkiye Kupası grup maçı kadar isteksiz. Evet bunların hepsiyle mücadele ettiğimiz bir lig de en ufak isyanımıza müebbet cezalar veren bir federasyon var. Peki hagimiz vazgeçtik?
Cumartesi günü İstiklal Caddesini Eskişehir Hamamyolu'na çeviren, Tribüne bakınca sanki Kasımpaşa taraftarı deplasmana gelmiş gibi gözüken bir destek kıskanılacak fotoğraflar bıraktı tarihe. 15 Milyonluk şehrin 200 Milyonluk kadrosu olan şampiyonluk adayları bu kadar destek bulamazken gittiği deplasmanlar da, 800 Bin kişilik bir Anadolu şehrinde, maddi engeller nedeniyle belli kriterde futbolcu transfer edebilen lig 18'ncisi bir takımın taraftarı doldurdu o stadyumu. Daha çok yer verseler, daha çok gelecektik.
Maç sonu tablo ise ezber bozdu değil mi? Yenilmesine rağmen tribüne çağrılan, isimleri bağırılan, alkışlanan futbolcular gördünüz. Dakikalar ca söylenen marşlar galip gelen değil mağlup olan takımın marşlarıydı ve biliyorum şaşırdınız.
Yarım puan'a bile ihtiyaç varken kaybedilen 3 puandan daha değerli olan ona ulaşmak için samimice verilen emek, terleyen forma ve onurlu mücadeleydi.
Belki bu lig de bizi istemeyenler çoktur, belki gördüğü tabloyu kıskanıp bunu kamuoyu'ndan kaçırmak isteyenler de vardır. Hatta bazı kulüpler Eskişehir düşünce rahatlarız, o da tekrar dönünceye kadar bu gücünü kaybeder sanıyordur.
Unutmayın ... Takımlar düşebilir ama bu şehirde sevdalar küme düşmüyor.
Hep önünüzde, ezberiniz de ve zirvede... Kıskanmayın, ibret alın ve korkmayın.. Biz küfürsüz, kavgasız, kardeş dediğimizi taşlamadan seven bireylerin şehriyiz ve hep orada olacağız.