Yıllardır petrol işi yapıyorsunuz. Eskişehir ve civarında yaklaşık 10 petrol istasyonunuz var. Bundan yıllar önce bir arsa almışsınız. Burada da diğerlerinde olduğu gibi petrol istasyonu açmak için Büyükşehir Belediye Meclisi’nden onay çıkması gerekiyor. Bunun içinde talepte bulunuyorsunuz. Diğer benzin istasyonları gibi ihtiyaçlar göz önünde bulundurularak buna onay çıkıyor.
Bu sizin, benim, herhangi birinin başına gelse garip, olağanüstü, çok enteresan bir durum gibi yansıtılır mıydı? Elbette hayır. Eşyanın tabiatına uygun olarak son derece doğal bir akıştır bu ve en ufak rahatsızlık vermez.
Ancak adınız Harun ise Eskişehir’de aynı partide tekel kuran ve yıllardır tüm imkânları kendi lehine akıtan, partinin akışını bozan ve hatta geriye sardıran insanların işini bozarsanız, Vekil sayısını 3’e çıkartan ve bunu parti içinde aleyhinize çalışan insanlara rağmen yaparsanız. Yetmez Hükümetin en yetkili isimlerinden biri olur, Genel Başkan Yardımcılığı gibi üst düzey bir pozisyona ilerlerseniz, işte o zaman bu tür sıradan işlerde bile algı kurbanı yapılmak için sizinle uğraşılır. Siz 1 Kasımdan sonra rutin devlet ihalelerine bile bir kez daha girmeyecek kadar dikkatli ve özenli olsanız da bunu yaparlar. Sen misin bizim işimizi bozan diye intikam almaya çalışırlar.
Harun Karacan’ın Oda TV’de Kadir Topbaş ile kıyaslanacak kadar zavallıca mantıkla yapılmış ve habercilik mantığından çok uzak haberini okuyunca sesli güldüm adeta. Olayın akışına, ortaya çıkış ve kulaktan kulağa abartılış mekanizmasını biraz deşip, düşününce Ak Parti içinde partili gibi gözüken ama partinin altına dinamit koymayı kendine şiar edinmiş isimlerin beyhude çabasından başka bir şey çıkmayacağını da bir çırpıda bulmuş oldum.
Nasıl yapar, nasıl eder bilmiyorum ama Ak Parti’nin artık kişisel ihtirasları için CHP ile bile işbirliği yapacak kadar, kendi partisi başarısız olsun diye elinden gelen çabayı gösterecek kadar virüs haline gelen bazı isimlerden net bir şekilde kurtulması gerekiyor. Bu konuda en başta Dündar Ünlü olmak üzere çok kişiye görev düşüyor ve 2019 Hedefindeki Ak Parti’nin en büyük sorunu da bana göre bu. Yoksa daha çok kaoslara gebe bir sürece tanık olacağımız su götürmez bir gerçek.
Bu yangın şehri yakar
Cristina Lübgı, Alman seramik sanatçısı. Dünya üzerinde marka isimlerden biri ve biliyorsunuz özellikle Almanya sanat ve pişmiş toprak konusuna önem veren bir ülke.
Mikrofon uzatıyorlar Lübgı’ya bu sene 11.si gerçekleşen Pişmiş Toprak Sempozyumu nasıldı diye soruyorlar. “
Keşke Berlin’de, Almanya’da burayı örnek alsa, böyle bir işe kalkışsa” diyor.
Diğer sanatçılarda aynı görüşte, Harayama, Hoşikbang ve niceleri uzatılan mikrofona Türkiye, Eskişehir, Kültür ve Sanat adına harikulade ve duyanların şaşıracağı kadar ezber bozan söylemlerde bulunuyor. 15 gün boyunca kazandırdıkları eşsiz eserlerle açık hava müzesine çevirdikleri şehre ve ülkeye dair bu kadar sıcak söylemler bence eserler kadar önemli.
Ne dersiniz, aklınızda ne canlanır, nasıl bir yere koyarsınız bilmiyorum ama Tepebaşı Belediyesi’nin bu dev organizasyonu, sadece şehrin değil bu ülkenin sanat fitilini ateşleyecek kadar ayrıcalıklı.
2001 Yılında başlayan ve bugün bu noktaya gelen bu işin içinden birisi, en azından sesi ve sunumuyla küçücük bir parçası olarak inanın çok şeyler yazabilirim ama özellikle dünyada ki algısı bence çok çok önemli. Bir de geceyi gündüze katanlar 15 gün kusursuz olsun diye 45 gün emek verenler hocasından, temizlik işçisine kadar bu işi hakkıyla yapanlar, hepsine teşekkür edelim. Görünen o ki bu iş sadece toprağı, ruhu değil şehri de yakıyor fazlasıyla ..
Volkan Doğan öncü oldu
Geçen hafta Ak Parti Odunpazarı, bu hafta da Tepebaşı kongrelerini hem Es TV’den canlı yayınladık hem de yakından takip etme şansım oldu. Katılımı, organizasyon detaylarını, konuşmaları, teşkilatın davranışını diye sıralanan birçok detayı analiz etmeye çalıştım.
Gördüğüm en önemli detay Kongrelerde Volkan Doğan’ın çıtayı yükseltmesiyle birlikte diğerlerine örnek olduğuydu. Alandaki organizasyon, katılım, görev dağılımı, yayın v.s. gibi unsurlar değil sadece gördüm ki konuşmalar bile birbirine çok benziyor. Öyle ki dün İbrahim Yılmaz Kaynarca’nın yaptığı konuşmayı dinledikçe acaba geçen hafta Volkan Doğan’ın konuşma metinlerimi var önünde diye düşünmeden edemedim. Sesleri benzese diyeceğim ki sanki Volkan Doğan konuşuyor. İçerik, akış işaret edilen hedef derken neredeyse aynı konuşmanın başka bir tonu, rengi gibi hissettim. Ancak yanlış anlaşılmasın bunu olumsuz bir gözle değil bana kalırsa son derece olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyorum. Çünkü feyz alınan örnek yanlış bir örnek değil, bilakis son derece doğru. Ancak bu detayı belirtmek de bizim görevimiz olsun. Doğan gibi Kaynarca’ya da başarılar, kolaylıklar diliyoruz. Hayırlı olsun.
Mevcut Başkanların işini zorlaştırdı
Başta seçim gününe çok az kalan Ticaret Odası olmak üzere TOBB’a bağlı tüm oda seçimleri bakanlar kurulu kararıyla Nisan 2018’e ertelendi.
Bu erteleme bana göre çok zamansız olduğu gibi erteleme diyemeyeceğimiz kadar uzak bir tarihe tehir edilince işler, hesaplar, düzen tamamen yerle yeksan oldu.
Seçim büroları açılmış, bilboard ve gazetelere ilanlar vermiş, tanıtım işini hızlandırmış ve 10 gün sonrasına odaklanan insanlara hadi 7 ay daha bu tempoda ilerleyen demek, harcanan onca emek ve para’dan sonra gerçekten eza oldu.
Ancak olayın başka bir yönü var ki Özellikle ETO’da zamanı lehinde kullanmak için yasal sürenin bile ilk haftasını tercih eden mevcut yönetimin işini daha da zorlaştırdı. Sadece ETO değil ESO’da dahil mevcut yönetime karşı olan, muhalif olan ve aday olarak çalışacak isimlerin eli güçlendi. Komitelere yetki belgelerine, iktidarın kendine avantaj olarak gördüğü birçok detaya artık geniş geniş çalışarak uzanabilecek ve daha çok proje, daha çok temas, daha çok güven kazanabilecekler.
Erteleme kararının ardından ETO adayı Erdoğan Tekgöz ile karşılaştım. 7 Ekim de seçim olacakmış gibi çalışmaya devam edeceklerini, daha çok dinleme, esnafın sesini daha çok duyurabilme adına gayretlerinin eksilmeden süreceğinin altını çizdi. Süre uzun ama kucaklayacağımız çok insan var değişimi onlara da anlatma şansımız olacak. Her işte bir hayır vardır diye düşünüyorum dedi.
Evet, tüm adaylar için uzun bir süreç yeniden başladı. Belki seçim bütçeleri biraz daha artacak, bugün ki tempo kadar olmasa da muhakkak daha uzun günler, aylar boyunca çalışacaklar. Belki bürolarını açık tutmak zorunda kalacaklar Hatta ve hatta Nisan seçimlerine 1 ay kala belki her şeye sil baştan yeniden başlayacaklar ama bu ertelemeyi artıya çevirmek için önlerinde çok ama çok fazla imkân olacak.