Şeker de gidiyor!...

"Tayyare-Şeker ve Demiryolu..."

Bugün çoğumuzun babası, dedesi bu üç kurumdan geçmiştir...

Kız babaları yıllardır bu üçgende çalışan delikanlılara hemen "olur" vermiştir.

Yıllar yılları kovalarken, Eskişehir bu üçgenin ayrıntılarına giren okullara da kavuşmuştu...

Tayyare için "Astsubay Okulu.."

Demiryolu için "Meslek Çırak Okulu.."

Şeker Fabrikası için de..

"Kooperatif..."

Bugünün gençleri için pek bir şey ifade etmez ama, hayal gibi yıllardı bunlar...

Önce "Astsubay Okulu" kapatıldı.

Sonra, Demiryollarımız temel direği olan "Meslek Çırak Okulu" türlü politik oyunlarla yitirildi...

Bu okul Türkiye'de tekti...

Ülkemizin en iyi lokomotif makinistleri sadece bu okulda yetişirdi...

Düşünün... Bugün "Hızlı Tren"le övünüyoruz ama, makinist yetiştiren o güzel okul yok artık...

Şeker'e gelince...

***

"Sözcü" gazetesinin "Ekonomi" manşetiydi:

"10 milyon kişi seçimden sonra işini kaybedecek..."

-AKP, seçimden sonra şeker fabrikalarını özelleştirmek için harekete geçti...

Şeker İş Genel Başkanı "İsa Gök" diyor ki:

"Petrol gibi, şeker ithal eden ülke haline geliriz..."

Evet... Eskişehir'de de kala kala Şeker Fabrikası kaldı...

Bugün yarın o da yolcu...

Kimsenin gözü de fabrikada değil..

"Güzelim arazisinde..."

Kısacası, Cumhuriyet tarihimizin üç önemli kurumundan biri olan "Şeker"imiz için de son durağa geliniyor gibi...

Küspeği bile özlemek istemiyorsanız...

“7 Haziran’ı milat bilin!...”

Vahşi bir seçim sürecindeyiz!

2009 yerel seçimlerinden önce bu başlığı kullanarak kaleme almıştı rahmetli "Deniz Som..."

Cumhuriyet’ teki "Vaziyet" köşesinde dile getiriyordu... Bugün yaşasaydı 7 Haziran seçimleri için neler yazardı bilemiyoruz ama, bakın o gün nasıl anlatmış:

- AKP seçimleri kazanmak için her türlü yolu deniyor.

Seçim rüşvetinde sınır tanımıyorlar. Suyu olmayan evlere çamaşır makinesi, elektriği olmayan evlere buzdolabı dağıtıyorlar.   Yüksek Seçim Kurulu’nun seçim rüşvetlerine ilişkin uyarısını valiler umursamıyor.

"Valiler, iktidarın memuru haline gelmiş." İçişleri Bakanlığı'nın memurları tarafından bir yıl içinde peydahlanan 6 milyon yeni seçmenin hesabı verilemiyor. Seçmen listelerindeki sahtekârlıkların sonu gelmiyor. İnşaat halindeki binalarda, ahırlarda yüzlerce seçmen oturuyormuş gibi gösteriliyor. Binlerce seçmen buharlaşıyor, binlercesi gökten iniyor!

-Türkiye'de gerçekten hiç bu kadar vahşi bir seçim süreci yaşanmamıştı. İktidar partisi, her ne pahasına olursa olsun seçimlerden "zafer"le çıkmak için devletin bütün olanaklarını kullanıyor, arkasında mide bulandıran sayısız soru işaretleri bırakıyor.

- İktidar belki amacına ulaşacaktır ama, bunun bedelini Türkiye çok ağır ödeyecektir. Çünkü böylesine kuralsız, böylesine gözü dönmüş, böylesine vahşi bir seçim sürecinin bir tek kaybedeni olacaktır ve o da ne yazık ki demokrasidir.

"Bu gidiş, iyiye gidiş değil!.."

Kolsuz Yaşar'dan

Doktor olacakların şu "kadavra" dersi kimbilir ne kadar faydalıdır abi...

Ama bilmezler ki..

Ölüme ne "kadar-va!”

Günün Sözü

Uçmayı biliyorsan, düşmeyi de bileceksin.

Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredeceksin...

Nietszche

Günün İncisi

Boş zaman yoktur.

Boşa geçen zaman vardır...

Tagore

Günün sorusu

Türkiye'de asgari ücrete yapılan zam miktarının ülkedeki genel atmosfere en büyük faydası nedir?

"Kolay kolay gülümsemeyen insanlarımızı gülümsetmesi!"

 Cuk

Ne kadar yüksekte olursan ol, yasalar senden de yüksektir...

Thomas Fuller

Günün Balı

Tenekeden altın olmaz ama, gidenin arkasından çok iyi ses verir!

Balthör

Tatil aptallığı...

ABD’de Miasouri Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olan "Haris Cooper", binlerce öğrencisiyle 4 yıl süren bir araştırma yapmış.

4 hafta gibi uzun tatil yapan öğrenciler, derslere girdiklerinde öğrendiklerinin neredeyse tamamını unutmuşlar.

2 hafta tatil yapanlar bir kısmını unuturken, hiç tatil yapmayıp evde vakit geçirenler ise neredeyse hiçbir şey unutmamışlar.

Yaş ilerledikçe, tatilde unutulan bilgilerin sayısı ve niteliği de artıyormuş...

Bu nasıl seçim?

Valiler, kaymakamlar, okul müdürleri, öğretmenler, imamlar, TRT'si, YSK'sı açık açık AKP'nin seçim kampanyası için çalışıyor. Koca koca mülki amirler memurları ve öğrencileri mitinglere sürüklüyor.   Katılmayanları işlem yapmakla tehdit ediyorlar. Devletin araçlarına sivil plaka takılıp AKP'nin emrine veriliyor. Pek çok seçim gördük ama, yasaların, hukukun ve seçim adaletinin böylesine istismar edildiği bir seçim öncesi anımsamıyoruz.

Darbe dönemlerinde yapılan seçimlerde bile devlet araçları böylesine pervasızca kullanılmadı. YSK bu kadar aciz kalmadı. TRT bu kadar canlı yayın yapmadı. Türkiye askeri vesayetten kurtuldu!

"Peki neye yakalandı?"

Bebek neden zenci?

Kocası devamlı iş seyahatinde olan bir kadın doğum yapar. Kocasına müjdeyi vermek için mesaj atar:

"Sevgilim, bebeğimiz doğdu ama sütüm gelmediği için bir tane sütanne tuttum. Zenci bir kadındı ve bu yüzden bebeğimiz artık bir zenci." Adam müjdeyi annesine vermek için yazar:

"Anneciğim, bebeğimiz doğdu ama eşimin sütü gelmediği için zenci bir sütanneye emzirmiş.

O nedenle torunun zenci..."

Annesi de hemen oğluna yanıt verir:

"Benim sevgili oğlum, seni doğurduğumda sütüm gelmemişti. Ben de seni inek sütü ile büyütmüştüm. Şimdi anladım neden bu kadar öküz olduğunu!.."

Peki, ya boğa?

Çocuk annesine sordu:

"Öküz nedir?"

Annesi yanıtladı:

"İneğin kocasıdır yavrum..."

"Peki, ya boğa anne?"

Kadın biraz düşündükten sonra yanıt verdi:

"O da aile dostudur..."

Günün Olayı

Yeni bir bilimsel araştırma insanların yalan söylemesinin zamanla daha da kolaylaştığını ortaya çıkardı.

"İşte bunun için ABD başkanlığında 8 yıl sınırı var..

Jay Leno

Günün Biberi

Tanrı, iradesini hâkim kılmak için iyi insanları kullanır, kötü insanlar ise kendi iradelerini hâkim kılmak için Tanrı’yı kullanırlar.

Giordano Bruno

Günün Şiiri

Düşsel sevgi

Bir öğlen tarafın vardı ılıca

Günaydın gibiydi esmerdi saçların

Bir doluşum oldu kalbime sorma

Çiçeğe durduğu gibi ağaçların

Aşka doğru büyüyen pencerelerde

Bir rüzgarın olacaktı inceden

Kaldın ıslak aynalarda tedirgin

Erte kalır ya sevgiler geceden

Şimdi bir el büyük sıcak mermerlerde

Çırpınır uzak sahillerde bir avuç su

Karşı akşamlarda bir yıldız göz kırpar

Düşler dolusu...

Fevzi Halıcı (Varlık-1954)