Öbürü aşağı kalır mı, daha sert ifadeler kullanıyor: “Bu CeHaPe var ya bu CeHaPe, bunlar PKK’nın işbirlikçisi HDP’yle iş tutuyor!”
Yeni bir akım var Türkiye’de ve gittikçe sistemli bir biçimde yaygınlaştırılıyor. Nedir o? Bölücü, ayrıştırıcı ve hizipçi politikalardan bahsediyorum.
*
Oldukça tehlikeli, toplumsal infiale neden olabilecek, Anadolu topraklarına yakışmayan politikalar bunlar.
*
Biri çıkıyor ve diyor ki: “Bunlar zillet ittifakı, bunlar illet ittifakı!”
*
Öbürü aşağı kalır mı, daha sert ifadeler kullanıyor: “Bu CeHaPe var ya bu CeHaPe, bunlar PKK’nın işbirlikçisi HDP’yle iş tutuyor!”
*
Yetmiyor: “Bu CeHaPe var ya bu CeHaPe, FETÖ’nün kucağına oturdu!”
*
Dozajı yükseltiyor: “FETÖ ve PKK’yla iş tutan CeHaPe’ye, Saadet Partisi ile İP de destek veriyor!”
*
Kendini kaybediyor: “CeHaPe’de, HDP’de, İP’te, Saadet’te FETÖ ve PKK ile aynı yatağa giriyor, Türkiye’yi yıkmak için işbirliği yapıyor; bunlar yüzünden ülkenin beka sorunu var beka!”
*
Bununla beraber amaçlanan bir şey var tabii ki: Siyasi rant!
*
Toplumun ahlaki değerlerini çürütenler, hukuku ayaklar altına alanlar, demokrasiyi derdest edenler, Ergenekon’la beraber vatansever bilim insanlarını, gazetecileri, askerleri, sanatçıları hücrelerde çürütenler, bölücü terör örgütü üyelerini Habur’da davulla zurnayla karşılayanlar, Oslo görüşmelerini yapanlar, “ne istediler de vermedik, biz gurbette olup şu vatan topraklarının hasreti içerisinde olanları aramızda görmek istiyoruz” diyenler; kaybettiklerini anlayınca, toplumu iki kutba ayırma, bölme ve parçalama eylemi içerisine girdiler. Ki, kopma eğilimi içerisine giren kendi kitlelerini, konsolide edebilsinler.
*
Bakın…
Türkiye’nin göz bebeği olan, sakinliği ve farklılıklara saygısıyla nam yapmış Eskişehir’de bile, kabul edilemez olaylar yaşanmaya başladı.
*
Önce, Volkan Doğan’ın seçim bürosuna saldırı gerçekleştirildi ve ne faili ne de azmettiricisi, her nedense hala bulunamadı. Bununla beraber bölücü terör örgütünün hedefinde Volkan Doğan’ın olduğu ifade edilirken; Kazım Kurt ve ekibini, terör örgütüyle ilişkilendirme gayreti içerisine girildi.
*
Daha sonra İYİ Parti’nin seçim bürosuna bir saldırı gerçekleştirildi ve yine, ne faili ne de azmettiricisi hala bulunamadı. Bununla beraber iddiaların ardı arkası kesilmedi. “İYİ Parti, CHP’yle işbirliği yaptığı için bu saldırılara alışmalı” algısı yaratılmaya çalışıldı.
*
En son Ahmet Ataç’ı, bir radyo programında yaptığı konuşmadan dolayı, PKK’yla ilişkilendirme çabası içerisine girildi. Broşürler bastırıldı, Tepebaşı bölgesine kuşlama yöntemiyle dağıtıldı. Yetmedi, iktidar partisinin temsilcilerinden biri açıklama yaparak, Ahmet Ataç’a dönük bu kumpas girişimini destekler nitelikte açıklama yaptı.
*
Yahu kardeşim… Kazım Kurt’un ne işi olur PKK’yla? Ahmet Ataç’ın ne işi olur PKK’yla? İYİ Parti’nin ne işi olur PKK’yla?
*
Bakın…
Bu devlet, öyle alelade bir devlet değildir. Türkiye, 2000 yıllık güçlü bir devlet teşkilatının ürünüdür. Devletimizin güvenlik güçleri ve Cumhuriyet savcıları vardır. Kim, terör örgütleriyle iş tutuyorsa, gereği derhal yapılır.
*
Ha, devletin, terör örgütleriyle işbirliği yapanları bulamadığını iddia ediyorsanız eğer, elinizde bir delil de varsa, verin savcılığa. Daha sonra, delilinizi sallaya sallaya kamuoyuna açıklama yapın.
*
Varsa deliliniz…
Kapatın HDP’yi! Kapatın Saadet Partisi’ni! Kapatın İYİ Parti’yi! Kapatın CHP’yi!
*
Varsa deliliniz… Alın içeri Kazım Kurt’u! Alın içeri Ahmet Ataç’ı!
*
Kim itiraz edecek?
*
Ancak deliliniz yok! Delili geçtim, şaibeye zemin hazırlayacak tek bir argüman dahi yok. Fakat faşist bir infaz girişimi var. Bu doğru değil.
*
Hak yemek, insanlara iftira atmak, insanların şerefiyle oynamak, en büyük günahtır. Yapmayın.
*
İnsanları o’cu, bu’cu, şu’cu diye ayrıştırmak, devletimize karşı yapılan en büyük kötülük ve suçtur. Yapmayın.
*
Anadolu coğrafyasındaki insanlar; Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i, Arnavut’u, Arap’ı, Boşnak’ı; Alevi’si, Sünni’si, Nusayri’si; Müslüman’ı, Hristiyan’ı, Musevi’si vesairesiyle, büyük bir millet olmuştur. Ve bu millet, birlik içerisinde FETÖ’yle de mücadele eder, PKK’yla da... Ancak bu milleti, ufak çıkarlar uğruna ayrıştırma girişimi içerisine girenler, en büyük FETÖ ve PKK sevicileridir. Çünkü kutuplara ayırılmış bir millet, millet olmaktan çıkar; terör örgütleri karşısında, sudan çıkmış balık misalidir.
*
O nedenle…
Küçük hesaplar uğruna milletimizi ayrıştırmayın. Sarılalım, barışalım, sevelim, kardeş olalım, birbirimize omuz verelim. Ki, milletimiz yaşasın. Ki devletimiz baki kalsın.
NOT: Bu yazıyı, 6 Mart 2019’da kaleme almıştım. Peki, niçin bir daha paylaşma gereği duydum? Çünkü hala, kentimizde, ayrıştırma faaliyetlerini ısrarla sürdüren kendini bilmezler var!