“7 Haziran seçimlerini niçin yaptık”
Çok basit bir soru.
Bir tabak omlet için!..
Bugüne kadar birinin ‘yumurta kafa’ diye tanımladıysanız, herkesçe bilinmeyen ‘frenoloji’ sanatında uzman olmak için yola koyulmuşsunuz demektir.
Frenoloji, kafatası bilimidir.
Bu bilimin verilerine göre, yumurta veya kavun biçimindeki bir kafanın, zeki bir yapıya işaret ettiği söylenir. Yuvarlak bir kafa olumlu ancak huzursuz bir yapıyı da ortaya koyar. Küçük bir benzetme olursa... Selahattin Demirtaş gibi! Yine kafatası bilimine göre kafa kareyse ya da benzeriyse katı ama güvenilir bir kişilik ortaya çıkar. Küçük bir benzetme olursa... Kemal Kılıçdaroğlu gibi! Bir şık daha var. Beynin her iki yarıküresi için uzun uzun konuşarak işin içine biraz ‘yalancı-bilim’ katabilirsiniz. Beynin sağ tarafı uzamsal yeteneklerle ilgilidir ama kimi zaman olur ki Çarkıfelek’teki gibi toplanan puanlar bir anda sıfırlanır.
“Haydiii! Tekrar arka bahçeye”
Üçgen kafa gibi!
Küçük bir benzetme olursa.
Devlet Bahçeli’ye yakışır!
***
AKP, yeni bir seçimde yine birinci parti çıkıyor anketlerde. Oysa herkes biliyor ki yuvarlak, kare ve üçgen kafadan nefis bir omlet çıkar. Ama hala geleceği göremezlerse omlet, Saray’ın bayram tatlısı olur!...
Profesörün köpek isyanı
Geçtiğimiz günlerde Eğit-Der Şube Başkanı Emin Dağlı ile Üniversite Evleri’ne doğru gidiyoruz.
Gece saat 22 suları. Bir doçent arkadaşımızı evine bıraktıktan sonra da dönüyoruz. Tam çıkışta öyle bir saldırı vardı ki araçta olmasak yandık. 4-5 köpek tekerlek peşinde. Gerçekten ne kadar yürekli olursanız olun çekinmemek mümkün değil. Aynı doçent arkadaşımız bundan 3 yıl önce bir yakınmada bulunmuştu: “Eve girmek üzereyken bir saldırıya uğradım ki anlatmak bile ürkütüyor. Köpeklerden eve zor attım kendimi”
Arkadaşımız ertesi gün Odunpazarı Belediyesi’ne açmış telefonu...
Mavi Masa’dan karşılık vermişler.
“O kadar korkmanıza gerek yok hocam! Bir şey yapamazlar hepsini hadım ettik”
***
Ve de geçen hafta yaşadığımız olay...
ESOGÜ’den Prof. Dr. Gazi Özdemir, Kanlıkavak’a doğru gelirken Porsuk kenarında iki köpeğin saldırısına uğradı...
Bacağından ısırıldı ve sol eline bir köpeğin dikenli demir tasması battı.
Kanamayı olay yerinde kendi kendine durduran Özdemir yetkililere isyan etti:
“Ben de hayvan haklarını savunuyorum ama böyle bir özgürlük yok. Gelişmiş ülkelerde sokaklarda başıboş köpekler olamaz...”
Prof. Dr. Özdemir yakınmasında haklı.
Ama bu kadarı da biraz fazla!
Zarar gelmez... “Hepsi hadım edilmişler ya!..”
Hasan Cemal’den
Duayen gazeteci, T24’te şöyle bir yazıyı dile getirdi: Hem Boğaz’da evim var. Hem viski içerim. Hem de HDP’ye oy verdim. Ne olacak şimdi?”
“Şerefsiz, vatan haini, satılmış!” öyle mi?
Haydi oradan, gidin işinize. Ve çizin altını teker teker..
“Bu kafa farklılıklara saygısız. Bu kafada hukuk yok. Hoşgörü yok. Tolerans, tahammül yok. Bu kafa nefret saçan bir kafa. Bu kafa empati duygusundan yok.”
Aynı sitede Oya Baydar da yazmış:
“Ben de yalı yok. Viski yok. Ama HDP’ye oy verdim. Ne olacak şimdi?”
Yani MHP’nin çıkışı ciddiye alınmıyor...
Günün şiiri
Örerler oralarda
Oralarda uyanırlar gezerler
Tek tek, biner biner düşünürler
Sallanır bugün bile ulu yel eserken
Gömütlerine bırakılmış
Çiçeklerin kokusu oralarda
Her soluk bir çağ, her çağ bir evren
Evrenler bir doğa varlığa toz, oralarda
Öyle kalabalık, öyle kalabalık ki
Analar çocuklarını
Daha da yitirmiş oralarda
Bir ışık anısı, yokluklarında
Bir ısı özlemi, çırılçıplak
Birbirlerinin sarı yüzlerini
Överler oralarda...
Fazıl Hüsnü Dağlarca (Varlık 1959)
Günün olayı
Önümde hesap makinesi. Her yer kağıtlar, kalemler
Hiç durmadan...
Topluyorum, çıkartıyorum olmuyor...
“Nerede bu şerefsizler bulamıyorum!”
Özgür Mumcu
Günün biberi
Çoğu insan ömrünün en güzel yıllarını bir apartman dairesinin odasında televizyon izleyerek geçirir.
Çoğu insan 20 yaşında ölür ve 80 yaşında da gömülür...
Robin Sharma
Erich Fromm’dan mutluluk
“Her insan mutlu olamaz...”
çünkü, gereğinden fazla özler dünü, hak ettiğinden fazla düşünür yarını. Ve hiç hak etmediği kadar bilinçsizce yaşar bugünü.
“Her insan mutlu olamaz...”
Çünkü, gereğinden fazla özler hayatından çıkanları, hak ettiğinden daha büyük umutla bekler hayatına gireceklerini ve...
“Asla göremez yanı başındakilerini...”
Tanrı yağmurda gönderiyor
Bekar delikanlıyı işe alırken, “Doğacak çocukların için sana çocuk zammı veririm” demiş patron...
Adam işe girmiş ve bir kaç sonra evlenmiş... ilk yıl ikizleri, ikinci yıl üçüzleri olunca patronun oldukça canı sıkılmış
Üçüncü yılın sonunda altıncı çocuk dünyaya gelince dayanamamış artık “El insaf be adam” demiş:
“Bundan sonra zam falan yok!”
“Aman patron” demiş adam:
“Benim elimden bir şey gelmez ki, Tanrı gönderiyor bu yavruları...”
“Öyle mi?” diye atılmış patron:
“Tanrı yağmurda gönderiyor ama, biz yağmurluk giymesini biliyoruz!..”
Öğretmen Hatırası
Öğretmen bir gün sınıfı toplayıp birlikte fotoğraf çektirmeye çalışıyormuş. “Düşünün çocuklar” demiş:
“Yıllar sonra bu fotoğrafa bakacaksınız. Bu Yeşim eczacı oldu, Mahir mühendis diyeceksiniz...”
Arkalardan bir ses gelmiş:
“Bu da öğretmenimizdi nur içinde yatsın!”
Kıssa-dan
Farkındasınız heralde...
Şuan da Türkiye resmen, AKP hükümetinin “Azınlık tahakkümü altında yaşıyor”!
Kolsuz Yaşar’dan yalanlar, çarpıtmalar, göz boyamalar gerçeğin ışığında gün gelip aydınlanıyor...
Bir “Yeşil Yol Projesi”nin üstündeki örtüyü kaldırsak, biz de yolumuzu bulabilir miyiz abi?
Günün sözü
Özgürlük için gökyüzünü satın almanıza gerek yok.
“Ruhunuzu satmayın yeter!”
Nelson Mandela
Özdeyiş
Haklıysan, eninde sonunda güçlüyü de yenersin...
Günün incisi
Devlet halktan değil, halk devletten mucize bekler...