Salla da salla!..

Önder Baloğlu yazdı

1 Mayıs 2015 00:03
A
a
Sütiş Eskişehir
Büyük torun "ATA", elinde iki oyuncak tabanca ile girdi odaya:

"Eller yukarı... FBI...

Bir gün olsun "MİT" sözünü duymadık... Koymaz mı?

***

1960'lı yılların başında ünlü sağcı yazarlardan biri Boğaz'da kafa çekiyor. Tam öğle saati... Büyük bir Sovyet Gemisi de Boğaz'dan geçiyor...

Hemen yerinden kalkıyor yazar, başparmağını, orta parmağı ile işaret parmağının araşma tıkıştırıp kolunu sallıyor

"Sen misin sallayan yürü!”

 Doğru merkeze, suçu:

"Sovyet gemisine el sallamak!"

Adamcağız, "El sallamadım, nah yaptım!." diyor ama boşuna!.. Günlerce sorgulanıyor, yaşamı boyunca Sovyetlere küfretmiş yazar aylarca yatıyor...

"Sonunda nahladığına inanıyorlar!"

***

Duvarlar yıkıldıktan sonra, İspanyol gizli servisi "CESID", kendine bir dost seçmişti:

"Polonya gizli servisi SB..."

Anıları da var...

1987 yıllıma kadar İspanya'nın Varşova Büyükelçiliği'nde yıllardır dinlenen mikrofonlar...

CESID, olayın farkına varınca SB'ye sitem etmiş:

"Sizin yaptığınız, uzun kulaklı ve kötü sesli bir hayvancılıktır. Mikrofonlarınızı tek tek söktük..”

SB'den yanıt: .

"Tebrik ederiz ama, lütf en söktüklerinizi geri verin. Mikrofonlarımız devlet malıdır..."

Yine duvarlar yıkıldıktan sonra CIA ve KGB'nin bizim "MİT-PKK" görüşmesi gibi gizli bir pazarlık yaptıkları söylenir:

"Bundan sonra insan haklarını birlikte koruyalım…”

“Bundan sonra insan haklarını birlikte koruyalım…”

Tam yarım yüzyıl sürek avı gibi insan kavala, sonra da el birliği ile hakkına ara!

Ne dersiniz? Koruyorlar mı?

Koy başparmağını, işaretle ortasına…

“Salla da salla!..”

 

Unutulmaz “1 Mayıs” anısı

Meslek yaşamımızda asla unutamayacağımız "1 Mayıs"lardan biriydi...

Yıllar önce de dile getirmiştik ama, yeni kuşağın da öğrenmesini istedik...

Özellikle de genç gazetecilerin...

***

Yine güzel bir "1 Mayıs" günüydü...

Gazeteciler Cemiyeti’nin lokalinde hemen tüm arkadaşlar toplandık...

Bir güzel Emirdağ güveci...

Tatlı sohbetler, oyunlar, espriler...

Konuklarımız da vardı...

Zamanın Eskişehirspor Genel Kaptanı "Aydın Begiter", yönetim kurulu üyelerinden "Sami Aytaç", Türkiye Muhtarlar Federasyonu Başkanı "Muhittin Büyükarslan" anımsadıklarımızdan bazıları...

Ertesi gün gazeteye geldiğimizde sekreterimiz Merkez Komutanlığı'ndan arandığımızı söyledi. Yalnız biz değil tabii, Gazeteciler Cemiyeti’nin Şenlier Lokali’nde kimler varsa herkes...

Gerçekten de herkes oradaydı...

Bindirdiler bir askeri araca ve doğru Garnizon'a götürüldük...

Askeri savcı birer birer ifademizi aldı...

İfadeyi verenle de görüşme olanağı yoktu!

"Peki, suçumuz neydi?"

Güveç yemek ya da anastra oynamak mı?

Sıra bize gelince öğrendik:

"Komünist Bayramı'nı kutlamak!.."

İhbar eden de yine bir gazeteci arkadaşımız...

Savcı en son onu çağırmış yanma...

"Nereden çıkardın bu bayram kutlama hikayesini?"

"Valla billa sayın savcım" demiş arkadaş:

"Cemiyet Başkanı kırmızı kravat takıyordu!"

 

Günün Balı

"Düşünen robotla" geliyormuş...

 Hemen arkasından neyin geleceğini de biz söyleyelim :

"Düşünen robot hapishaneleri!"

 

Günün İncisi

En iyi ayna, eski bir dosttur.

George Herbert

 

Günün Sözü

Sahte barış, açık savaştan daha yıkıcıdır.

Hint Atasözü

 

Özdeyiş   

Yapabileceğine inanırsan yolu yarılarsın.

Roosevelt

 

Günün Sorusu

Kıbrıs Türklerinin geleceği kendi ellerinde olmalı. Yoksa Türkiye, 40 yıl önce bir katliamdan sadece bunu başlarına kakmak için mi kurtardı?

Özgür Mumcu

 

Kıssa-dan

Kılıçdaroğlu'na sürekli kaynak soruyorlar. ..

AKP, kurtuluşu muhalefeti vaatleriyle vurmakta buldu...

Cüneyt Arcayürek

 

Arınç ve balon

Hiç şüphesiz ki, AKP'nin en ilginç politikacısı “Bülent Arınç..."

Çünkü çok konuşuyor ve yeri geldiğinde ağlamasını da beceriyor...

Bazen Erdoğan'ı destekliyor, bazen de tepkisini ortaya koyuyor... Melih Gökçek'e karşı "parsel parsel sattı" sözleri de halen kulaklarda...

Kısacası, Bülent Bey ünlü balon fıkrasını anımsatıyor:

- İki kafadar balonla seyahat ederken yollarını kaybetmişler. Bakmışlar bir tepenin üzerinde bir adam duruyor, alçalıp seslenmişler:

"Kardeş, söyler misin biz neredeyiz?"

"Balonun içindesiniz" demiş adam...

Bülent Arınç işte o adama benziyor!

 

Konfüçyüs’ten dostlar...

Dostların kimler olduğu da kendisini ölçebilmesi için önemlidir diyor "Konfüçyüs" ve devam ediyor:

-Faydası olan üç çeşit dost, zararlı olan üç çeşit dost vardır...

"Dürüst insanlarla dostluk, dengeli insanlarla ve tecrübeli insanlarla dostluk faydalıdır..."

Madalyonun diğer yüzüne gelince..

"Yüze gülücüklerle dostluk, içten pazarlıklarla dostluk ve gevezelerle dostluk zararlıdır...

 

Tarla için savaş şifresi

İkinci Dünya Savaşı'nın iyice kızıştığı dönemdir...

Adam karısından mektup alır:

"İzlanda'da eli iş tutar tek bir erkek bile kalmadı kocacığım. Tüm bağ bahçe kurumaya başladı.  En iyisi tarlamızı ben belleyeyim..."

Asker koca hemen yanıtını yazar:

"Sakın haaa! Tarlayı kazayım deme. Orada silahlar gömülü..."

Asker mektupları teslimden önce incelendiği için bir manga görevlendirilip adamın tarlasına silah aramaya yollanır. Uzunca bir uğraşla kazarlar, ararlar ancak ne silah vardır ne de başka bir şey...

Adam bir hafta sonra karısına bir mektup daha yazar:

"Sebzeleri ekme vakti geldi hayatım. Ne de olsa tarla iyice bellendi..."

 

Sarışınların aynası

İki sarışın yolda yürürken yerde bir makyaj aynası gözlerine ilişir. Biri kapağını açıp bakar:

"Ayyy! Bu yüz bana çok tanıdık geldi..."

Diğeri de aynayı alıp baktıktan sonra, "Tabii ki tanıdık gelecek" der:

"Bu benim işte aptal!"

 

Günün şiiri

Kafi değil

Tatlı neşe, kısa ömür biten gün

Böyle miydi sizinle mukavele

Masmavi kubbesi altında göğün

Geçip gidişinizle elele

Beklenenin usancı, gelmemekteki ısrar

Kayboluştukta güzellik bitirdi bizi

Biten bir garkı sonunda bulduk

Ağırca, keder, çılgınca neşemizi

Öylesine isteksiz değil

Gönülden gelişi arzuların

Çılgınca yaşamaktan yana

Verdiğin gün, bağışladığın yarın

Yetmiyor ki insana...

Sadi Cumbul (Varlık-1948)

 

Günün OLAYI

Eskiden Kıbrıs için “Ya Taksim, ya ölüm” sloganları atılırdı... "Taksim" sözcüğü artık sadece

1 Mayıs'ların fidanı oldu...

Aman dikkat!

"Bugün o Taksim’deki ağacın dalma zarar gelmesin!”

Balthör

 

Günün Biberi

Diyanet’e terapi masajı yapan jakuzili lojman için 500 bin lira harcanmış!

Cenneti yaşamak için fazla sabırları yok anlaşılan...

Akif Kökçe

Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi