Şahit yok!..

“Şahit yok ama” diyerek değerlendirmişti:

“Bir erin merak saikiyle bombanın pimini çekmiş olma ihtimali var..”

Meraklı millet olduğumuz doğrudur...

Örneğin..

“Şebekede ceryan olup olmadığını parmağını prize sokarak anlamaya çalışanlar vardır...”

Ya da..

“Benzin deposunun sızdırıp sızdırmadığını, kibrit çakarak anlamaya çalışanlar olabilir...”

Kimsenin itirazı da yok!

“Cumhuriyet aydınlığından ümmet karanlığına geçerken mantıcını yitiren bir ülkede her şey olabilir...”

***

Bir maden kazasından sonra bakan ne demişti?

“Güzel ölmüşler!”

 Soma faciasından sonra Erdoğan ne demişti?

“Bu işin fıtratında var...”

Son olarak 18 işçi madende mahzur kaldı...

Bakan Yıldız ne dedi?

“Özel bir şirkete ait!..”

 İstanbul'daki asansör faciasından sonra da bir yetkili açtı ağzını:

“Hata çalışan işçilerde!”

***

Son yıllarda meydana gelen bu kadar facia, bu kadar insanın ölümü, “Ateş düştüğü yere yakar!” mantığına sığmıyoruz sanki!..

Ne demek “Fıtrat?”

 Ne demek “Şahit yok?”

Ne demekîm

“Güzel güzel ölmüşler!”

 Bu yazının da yukarıdaki sorulardan pek farkı yok!..

Sadece bir “merak yazısı” işte!

“Şahit yok!..”

ETO'dan sıra dışı açıklama

-Büyümenin sürekli olarak devam edebilmesi, 2014 yılında kaybettiğimiz ivmenin 2015 yılında sürdürülebilmesi için sanayi üretiminin artırılması, üreticilerimizin yeni pazarlarda boy göstermesi çok önemlidir. Geçmişte sanayi üretimi iyi olan, malını tüm dünyaya pazaklamayı başaran ülkelerin kriz ortamlarını bile fırsata çevirdiğini yakından gördük.

“Ekonomik gelinmemizin devamlılığı için üretim şart. Ekonomimizin de bu düşünceden yola çıkılarak yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir."

***

Yazının başlığı  “Deniz Çağlar Fırat”ait...

Yukarıdaki sözler ise Eskişehir Ticaret Odası Başkanı “Metin Güler”in...

Deniz bu açıklamayı öyle güzel yakalayıp değerlendirmiş ki, kendisini ayrıca kutlarız...

Diyor ki:

-Bu açıklama aslında son yıllarda hiçbir ticaret ve sanayi odası başkanından duyduğumuz türden bir açıklama değil. Hatta bırakın odaları ve birkaç akademik oda hariç hiçbir örgütten duyduğumuz türden bir açıklama değil...

Sanayi Odası Başkanı “Özaydemir"in kendi çizdiği dışında, hiçbir oda balkanı bugüne kadar hükümetin çizdiği ekonomik tablonun dışında yorum yapamadı. Metin Güler, hükümetin revize ettiği büyüme rakamlarının beklentinin altında kalacağını ifade ederek, tablonun aslında pembe olduğunu ortaya çıkarmış oldu...

***

Yazısının son bölümünde de, tek cümle ile noktayı koyuyor deniz:

“Türkiye şimdi normalleşiyor...”

Metin Güler'i biz de kutluyoruz...

Kıssa-dan

“Atatürk” ve laik Cumhuriyet’in soluğu yılların ötesinden dolanıp “bugüne, Tunus'a kadar ulanıyor. Ona saygı gösterenlere yol gösteriyor. Darısı başımıza...

Melih Aşık

Günün Balı

Yasalarına korkuyla değil, tutkuyla uyulan bir Cumhuriyet'ten daha güçlü rejim yoktur.

Montesquıeu

Gerilim

Dünya Ekonomik Forumu’nun raporuna göre, “kadın-erkek eşitliği” için 80 yıl daha varmış...

“Türkiye bekler, sıradakiler düşünsün!”

Günün İncisi 

Kendi iç dünyamızın mimarı, sevdiğimiz insanın kimliğidir...

Hanri Benazus

Özdeyiş

Haklı ya da haksız her sözünüze bir cevap çıkar. Ancak susmanıza verilebilecek hiçbir cevap yoktur...

Kolsuz Yaşar’dan

Yaşamın “hacı hayat!” olduğu ülkemizde, “acı hayat” dizeleri tükenmez abi!..

Cuk

Atatürk, kazandığı zaferlerden de büyük adamdı...

Fatih Rıfkı Atay

 Vahşi partilerden birinde mi?

  Markette alışveriş yapan adam, çekici bir kadının kendisine  gülümseyerek selam vermesiyle şaşırır ve sorar:

“Tanışıyor muyuz?”

Kadın, “Kusura bakmayın, sizi çocuklarımdan birisinin babasıyla karışmıştır olmalıyım” der ve uzaklaşır.

Adam dünyanın ne hallere geldiğini, bu görüşte bir kadının çocuğunun babasını bilmeyecek olmasının garipliğini düşünürken, birden aklına üniversite yılları gelir.. Partiler gelir ve “Olamaz mı?” diye düşünüp peşinden koşar:

“Kusara bakmayın, acaba geçmiş yıllarda katıldığımız vahşi partilerden birinde, çok sarhoş olmuştuk da sonra delice yapmıştık! 0 kız siz olabilir misiniz?”

“Kesinlikle hayır” der kadın:

“Ben sadece ilkokul ikinci sınıftaki çocuğunuzun öğretmeniyim...”