Sabah yürüyüşü...
"Stadyum Durağı "nın hemen arkasındaki bankta dinleniyoruz...
Önümüzden, iri kıyım, kirli sakallı ve uzun bir adam geçiyor...
Elinde telefon konuşuyor biriyle...
"Her yer taş, her yer heykel be kardeşim" diyor:
"Sanki putperest şehri!.."
…………….
30 Mart seçimlerinden önce dile getirmiştik...
AKP'nin eline geçerse neler olur?
"Önce Mehter Marşı ile heykeller yıkılır!.."
Kulağımızla işittik...
Adam belki bir iş için gelmişti Eskişehir'e...
Gezip dolaşmış...
Ne diyor?
"Sanki putperest şehri!.."
…………
Madalyonun başka yüzü de var tabii...
"Eskişehir bugün Türkiye'nin en değerli kültür ve sanat vahalarından birisidir..."
Üstelik bu başarı, son 12 yıldır "çağdaş kültür ve sanatın dibine darı ekmeye çalışan AKP iktidarının engellerine rağmen" gerçekleşmiştir...
Kim diyor?
"Eğitimci-Yazar dostumuz İbrahim Gerede..."
Torunları için sık sık Ankara'ya gider Gerede ailesi... Devam ediyor:
Ankara'ya her gelişimizde, "dolmuş kültürüne dayalı trafik keşmekeşini, yoz beğeniye dayalı kentsel düzenlemeleri ve gericiliğe dayalı kentsel yönetim anlayışını" gördükçe, Eskişehirimizin değerini daha iyi anlıyoruz...
……….
Ve nokta:
Yani okunası bir kenttir Eskişehir ve...
"Aşkla okunan bir türküdür dudaklarda..."
Teşekkürler Gerede...
Başarının iki önemli sırrı
Büyük işadamı oğluna öğüt veriyormuş:
“İş hayatında başarılı olmak istiyorsan, iki kuralı kesinlikle pas geçmeyeceksin."
Çocuk merakla, "Neymiş bunlar?" diye sorunca da devam etmiş:
"Birincisi şerefli olmak, ikincisi de ihtiyatlı olmak..."
Çocuk bu kez, "Şerefli olmak nedir baba?" diye sormuş…
"Şerefli olmak başına daima dert açsa bile verdiğin sözden asla geri dönmemektir. Ama ikinci kural daha baskın olmalıdır" demiş baba:
"O da hayatta hiç söz vermemektir oğlum!"
Ben mi yaptım?
Bektaşi Galata Köprüsü’nden geçerken önüne bir adam çıkmış. Adam çolak, topal, kambur, bir gözü görmüyor, üstü başı dökülüyor ve "La, la, la" diye sadaka dileniyor…
Bektaşi bir omuz darbesiyle adamı itelemiş:
"Banane lan. ben mi yaptım!.."
Günün Olayı
Erdoğan seçilince herkesi kucaklayacağını vaat eden açıklamalar yaptı ama…
Bir kez daha kanıtlandı ki, siyasete, demokrasiye bakış açısında bir santim değişiklik
yok. Kafa dün neyse bugün de o!
Cüneyt Arcayürek
Günün Biberi
Hırsları akıllarının önüne geçmiş politikacılar “Süleyman Seba” gibi kişilikleri örnek alsalar kendileri de, bizler de rahatlayacağız...
Deniz Kavukçuoğlu
Günün Şiiri
Tedirgin şarkı
Bu gece düşler kaldığı yerden başladı
Dudaklarına bir değdi
Akdeniz bir güldü
Bu gece ışıkları sönüktü evimizin
Bir ah çektim
İçime bin ah döküldü
Bu gece senden yoksunum
Sen sapsarı güzelliğinden
Al gülüm ver gülüm
Bu gece gündüzlere kıran mı girdi ne
Odam ser gülüm...
Sevgini
M. Sami Aşar (Varlık-1958)
Napolyon’dan…
Bir okuyucumuz "güncelliği her zaman geçerli" diyerek göndermiş.
İspanya Kralı, savaşta kendisini yenen "Napolyon" karşısında gururunu savunmuş :
"Siz, yalnız para, altın ve toprak için savaşırsınız..."
"Peki, siz ne için?"
Sesini yükseltmiş İspanya Kralı:
"Onur ve namusumuz için savaşırız..."
Savaşın galibi Napolyon, "haklısınız" demiş:
"Kimin neye ihtiyacı varsa onun için savaşır!”
Günün Balı
Biz Türkler "kim ooo?"' sorusuna verilen standart "beeen" cevabının ses analizini yapıp, kişinin kim olduğunu anlayabilen eşsiz bir gene sahibiz…
Özden Anıl
Günün Sorusu
İslam birleştiriyorsa AKP'liler niye "Gülenciler Gülcüler, Tayyipçiler" diye bölündü?
Akif Kökçe
Cuk
Tarihten aldığımız ders, tarihten ders almadığımızdır...
Balthör
Günün incisi
Sadece erkekler için geçerli olup kadına söylenmiş en büyük yalan:
"Aşkın yaşı yoktur..."
Günün Sözü
Mutluluğun baş düşmanı, saplantıya dönüşen tutkulardır...
Özdeyiş
Korkaklar, ölümü yakından kovalarlar…
Hanri Benazus
Kıssa-dan
Dedikodu, zayıf insanların haber oluşturma tarzlarıdır…
15 yıl geçti, ders almadık!
Yaşayanlar için dün gibi gelir ama, şaka değil 15 yıl geçti büyük depremin üzerinden...
İnşaat Mühendisleri Odası Şube Başkanı "Bülent Erkul"un sözü "Anadolu"nun manşetiydi:
"15 yıl geçti ders almadık!"
Devam ediyor Erkul:
-Siyasi iktidar, kentsel dönüşüm, riskli yapı, riskli alan gibi net tarifleri yapılamayan kavramlara dört elle sarılmış, tek çare olarak gördüğü kentsel dönüşüm projelerini başlatarak yeni rant kapıları açma uğraşı içine girmiştir.
"Yapı stok envanterimizin olmaması, deprem master planının hala yapılmaması, olası bir depremde Eskişehir halkını derinden etkileyebilecek boyuttadır..."
…….
"Yüzyılın Felaketi"nin hemen ardından, Büyükerşen tüm yapıları durdurmuştu...
"Önce denetim" dedi...
Aynı günlerde, televizyonlarda ise bilim adamlarının ağız dalaşı vardı:
"Büyük Marmara depremi ne zaman olacak?"
Önlem yerine, tarihi tartışılıyordu...
Öylesine ileri gittiler ki, vatandaşı bile "sismolog" yaptılar...
Yoldan geçen sormuştu:
"Abi saat 01.00’de deprem olacakmış, doğru mu?"
Yanıtını tebessümle vermiştik:
"Hiç olmayacakmış gibi yat, olacakmış gibi kaç..."
Evet, Bülent Bey doğruyu söylüyor:
"15 yıl geçti, hala ders almadık..."