Yalnız İngiltere’yi değil, dünyayı sarsmıştı:
"Profuma Skandalı..."
"Profuma", zamanın İngiltere Milli Savunma Bakanıydı...
Yaşamını değiştiren öyküsü “Dr. Ward”le değil, Avam Kamarası'nda bir çok dostu olan "Dr. Ward", kadınlarla ilişki kurmayan, ancak onları başka ellere peşkeş çekmekten büyük zevk alan kişiliğe sahipti!
Bir gün "Bayan Keeler" i keşfetti...
Evine getirdi, onun için büyük bir parti düzenledi...
Profuma, o gün tanıdı Keeler’i...
İlişki aylarca sürdü...
Ve günün birinde, Keeler’in gazetecilerle konuşması ile her şey değişiverdi...
Bakan’la hayat kadınının ilişkisi, muhafazakâr İngilizleri çılgına çevirdi...
Profuma istifasını verdi...
Dr. Ward intihar etti...
Keeler ceza yedi...
Dahası, İngiltere'nin “yıkılmaz” denilen "Muhafazakâr Partisi” eriyiverdi...
………….
Dünya böyle skandallara çok sahne olmuştur.
Ya bizde?
“Çok şükür, hiçbir skandalımız yok!"
Çünkü...
"Harama uçkur çözemeyiz!"
Çözülse bile..
"Erkektir yapar!.."
………
"Skandal" sözcüğü zaten ülkemizde artık tarihe karıştı...
Özal, boşuna söylememiş..
"Alışırsınız, her şeye alışırsınız!"
Anayasa, kimbilir kaç kez delindi?
"Harem selamlık yaşı 10..."
“Namus böyle korunur!”
Neler oluyor, neler ama…
“Muhafazakâr partimiz hala iktidarda!..”
Günün Şiiri
Değişik
Yıkıcı aklın durduğu yerde
Başlar mutluluk sezişten yana
Git gide azalır hayranlığımız
Hayvanlara gün doğar iri iri
Ekmeğimiz kavgasız
En temiz sütler soframızda
Su katmaya yetmemiş aklımız
Geceleri uykumuz bütün
Korkunç rüyalar parça parça
Yaşamamız değişik ve yavaşça...
Cevdet Yeşiltepe (Varlık-1959)
Ali Makas'ı unutmayın
Yıllardır tanırız "Ali Makas"ı...
Sanayide ve Kütahya'da işyerleri olan bir işadamı…
Sevecen, dürüst ve onurlu bir kişiliği vardır...
Ama “duygusu” bir başkadır...
Hiçbir cenazeyi ve düğünü kaçırmaz...
Geçen gün yolda karşılaştık ve hal-hatırdan sonra “haftada 15 düğüne gidiyorum" dedi.
Boş gitmez... Onu da söyledi:
"Haftada bin liralık takı alıyorum..."
Hepsi tanıdık ya da akraba mı?
"Hayır" diyor Ali :
"Davet edilen her düğüne giderim..."
Aklınızda olsun, çağırın Ali'yi...
Adres mi?
"Ali Makas, Düğün-Dernek-Sanayi..."
Kütüphaneci
Yıl 1943... Genç "Mustafa"nın tayini kütüphaneci olarak Ürgün Tahsin Ağa Kütüphane’sine çıkar. Kitap okumaya gelen giden yoktur. 23 yaşındaki memur düşünür taşınır... Bürokratları zorlukla ikna eder ve bir eşek alır. İki tane de sandık yaptırır. İçine 180-200 kitap doldurur. Kütüphaneye bir yazı asar:
"Sadece pazartesi ve cuma günleri açıyoruz."
Eşeğe “deh deh” der, köy köy gezmeye başlar :
"Çocuklar bunları okuyun, aranızda da değişin. On beş gün sonra gelip alacağım. Aman yıpratmayın...
Yıllarca eşeği ile köy köy gezer...
"Mustafa" hakkında sık sık "Görevi dışında işler yapıyor" diye dava açılır. Aldırmaz...
Günün birinde emekli edilir, kendisine bir teşekkür bile edilmez...
"Ya seninle evlenseydim!"
Temel, eski nişanlısı Fadime ile yolda karşılaşmış.
Çok soluk ve üzgün görünüyormuş...
Merak etmiş Temel:
"Hayrola bir şey mi var?"
"Hiç sorma" demiş kadın:
"Kocamı kaybettim..."
Temel’in gözlerinin içi gülmüş. Fadime'nin şaşkın bakışları arasında da "Şükür yarabbim" demiş:
"Seninle evlenseydim, şimdi ben ölmüş olacaktım..."
İkisini de denedim
Mahalle imamı uyarmış:
"Temel, duyduğuma göre domuz eti yiyormuşsun. Bu büyük bir günah, zina etmekle aynı şey..."
Temel, "İşte burada yanılıyorsun hocam" demiş:
"İkisini de denedim, mukayese bile edilmez!"
özdeyiş
Dünyaya gelmek değil, "insan” gibi yaşamak Önemlidir.
Hanri Benazus
Kıssa-dan
Sebep sonuç ilişkisine dayalı iman, batıl inançtır.
Ludwig Wittgenstein
Cuk
Ortak akıl olası krize el koymuş…
“Önce kuyudaki taşı çıkarsınlar!..”
Günün Balı
Ebedi değil, edebi bir aşktı bizimkisi...
"ŞİİR olduk, HÎKAYE olduk, sonra da MASAL...
Mehmet Tuncer
Günün Olayı
Almanya istihbaratı Türkiye’yi dinlemiş.
Yolsuzluk tapeleri yok edilecek diye korkmaya gerek kalmadı.
"Almanlarda kopyası var..."
Akif Kökçe
Günün Biberi
İstanbul’da ortaya çıkan hortumdan korkmayın.
O hortum havuzcu işadamlarının ihalelerden götürdüğünün binde birini götüremez.
"3 liralık kıyma istiyorum"
Olayı yaşayan bir bayan okurumuz anlatıyor:
-Çalıştığım kurumdan dönerken, adı önemli değil, büyük bir markete uğradım… Et, yağ, peynir için sıra bekliyordum…
Kimi tavuk alıyor, kimi bonfile ya da pirzola…
Hemen önümde bir bayan vardı..
Sıra ona geldi…
Görevli kıza usulca seslendi:
"3 liralık kıyma istiyorum…”
Kız şaşkınlığını gizleyemedi:
"Anlamadım!..”
Bayan usulca yineledi:
“3 liralık kıyma istiyorum…”
Aynı anda içimden atılmak geldi :
"Lütfen ona iki kilo verin…”
Ama bir anlık duraksama ile bu fikrimden vazgeçtim…
Olay Vişnelik’te geçiyor…
Bu kadın kesinlikle bir başka semtten tanınmamak için gelmiş…
Üstelik onurlu olduğu da apaçık ortada…
Onun bir daha ki alışverişinde de "3 liralık kıyma" almasının doğru olacağını düşündüm…
Ve aldı gitti…
Marketten çıktıktan sonra inanın içim içimi yedi…
Kimbilir böyle niceleri var…
Para sayma makinelerinin, ayakkabı kutularının, para sıfırlamalarının olduğu bir ülkede böyle onurlu insanları gördükçe, umudunu yitirmiyor insan…
Ben böyle düşünüyorum…