Partilerin “gençlik” notları 39 gün sonra açıklanacak!

Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem milletvekili seçimlerine 36 siyasi parti katılmaya hak kazandı.
Seçmen sayısı yaklaşık 62 milyon. Bu seçmenlerden 20 milyonu, 30 yaş altı gençlerden oluşuyor.
Bu gençlerin de 7,5 milyonu ilk kez oy verecek yaşta.
“Genç” diye tanımlanan seçmenin oranı yaklaşık yüzde 30.  İlk defa oy kullananlar ise toplam seçmenin yaklaşık yüzde 12’si.
Bu 30 milyon gençten 9 milyonu ne okulda, ne işte. Yani evde.
Gençler, seçimlerde kritik rol üstleniyor. Siyasi partiler, gençleri yok sayamayacak durumda.
Konunun öznesi gençler olunca merceği onlara tutmak faydalı olacak.
Çocuk sahibi her ailenin, üniversiteyi bitirip işsiz kalmış, aldığı eğitimle alakasız işlerde mesai harcayan asgari ücretli her gencin sitem ettiği konu; ülkedeki eğitim sisteminin bozukluğu.
Bir başka konu liyakatsizlik.
Başka…
“Dayın” olmadan bir işe girememe durumu…
Buna bir ilave de “parti devleti” haline gelen Türkiye’de iyi bir üniversiteyi bitirsen dahi artık iş, aslanın ağzında değil midesinde olması.
İşsizlik öyle Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı gibi yüzde 10’lu seviyelerde değil maalesef.
Yüz binlerce “ev genci” ailesinin desteğiyle utana sıkıla bir hayatı yaşamak durumunda kalıyor.
“İş çok, beğenen yok” diyenleri duyar gibiyim…
Doğru.
Ben de “Üniversiteli çoban” haberlerini hatırlıyorum o zaman.
Organize Sanayi Bölgesi’nde fabrikalara ara eleman, yani teknik eğitimini görüp, makine parkında pratik yapmış kişi aranıyor değil mi?
Niye bulunamıyor biliyor musunuz peki?
Yine dönüp dolaşıp eğitim sisteminin yanlışlığına geliyoruz…
İstihdama geçişte fonksiyonu bulunmayan eğitim sistemine neşter vurmayıp, her şehre üniversite açmayı marifet sanan 21 yıllık AK Parti zihniyetinin maalesef ülkeyi getirdiği nokta bu.
OSB’lerde fabrikaların aradığı özelliklere sahip çalışan, aradığı ücretle yok. İşveren, teknik eleman arıyor ama buna mühendis iş başvurusunda bulunuyor.
Mühendis de teknik ara elemanın işini yapmıyor.
Eğitim düzeyi üniversite olunca, pas kir içinde iş istenmiyor.
Herkes masa başı iş istiyor. 
Yani arz ve talep arasında bir sıkıntı var.
Geniş tanımlı işsiz sayısı 8 milyon 353 bin, oranı ise yüzde 21,9. Resmi işsizlerin yüzde 87’si işsizlik ödeneği alamıyor.
Bu veriler, DİSK Araştırma Merkezi’ne ait.
Herkesin şikayet ettiği eğitim sistemindeki yanlışlık ve ağır faturasını bu satırlara sığdıramayız kuşkusuz…
Ancak, birkaç kelamla özet geçeyim istedim.
Gençlerin geleceği şu anda ipotek altında…
Gençler için bir dinamizm gerekiyor.
Aslına bakarsanız yeni bir hikaye, yeni bir ruh, güzel yarınlara ilişkin umut vadeden siyasetçi ya da siyasetçiler…
Hadi onu geçtim, geleceğin güzel günlerine işaret fişeği çakan bir siyasal anlayışın ete kemiğe bürünmesi gerekiyor.
Kuvvetli bir gençlik paketi şart.
Belki, ne okulda, ne işte olan bu “ev gençleri”ni ailelerinden bağımsızlaştıracak önlemler almak gerekecek.
Gençlerin apolitize olduğunu söylemek doğru değil.
Dijital çağdaki gençlik farklı bir politik tavır alıyor. Bu kesimin sözünü kamuya anlatacak bir liderlik gerekiyor.
Yakında bu boşluğun doldurulacağını, sinerji yakalayacak bir genç liderin onlara öncülük yapacağını düşünüyorum.
Bu bir gençlik popülizmi olmamalı tabii ki.
 
 
Gençliğin ruh halini anlayamayan ve beklentilerine ilişkin çözüm önerisi getiremeyen siyasi partilerin başarılı olma şansı çok düşük olacak.
Fazla değil 39 gün kaldı şunun şurasında…
Bu seçim partilerin gençlik sınavı olacak.
Benden söylemesi.